Evinde traduction Espagnol
14,389 traduction parallèle
Görünüşe öre geçici evinde biraz daha fazla zaman geçireceksin.
Parece que tendrás que vivir en tu segundo hogar por otro tiempo.
Bir süre Steph'in evinde kalacağım.
Así que voy a quedarme con Steph durante un tiempo.
Kenny'lerin evinde ninjacılık oynuyor.
Está jugando a los ninjas en la casa de Kenny.
Kenny'lerin evinde ninjacılık mı oynuyor dedin? - Evet.
¿ Está jugando a los ninjas en la casa de Kenny?
Wally'nin evinde sadece 3 kişiydiler.
Eran solo tres de ellos en lo de Wally.
Evinde baskın olacağına dair bir ihtar almış.
Él tiene un consejo : a alrededor de un allanamiento en su casa.
- Bu oldukça hassas bir gözetleme cihazı. Ve ben bunu Jane'in güvenli evinde çalışır durumda istiyorum.
Este es un muy sensible dispositivo de vigilancia, y lo quiero dentro de la casa de seguridad de Jane.
Ajanlar üç saat önce evinde silahla öldürülmüş halde buldular.
Agentes descubrieron lo mataron a tiros en su apartamento hace tres horas.
Lanet olası pastırma evinde ikiyüzlü bir hayat yaşamak da öyle.
Tambien es vivir una doble vida en una loca casa del tocino.
Dün akşam fark ettim ki evinde ses sistemi var ve 20. kanalda da Game of Thrones var...
Bueno... noté anoche que tienes sonido envolvente, y Juego de Tronos empieza en 20, así que...
- Jackson Bailey'nin evinde kalıyor.
- ¡ Penny! - Jackson está viviendo en casa de Bailey.
Laverne'in ailesi akşam yemeği için evinde toplanmışlar.
Familia de Laverne estaba en su casa para la cena,
Satis Evinde, Amelia'yı ziyarete gitti.
En Satis House, fue a visitar a Amelia.
Yeni Yıl getireceğini getirsin ama bugün annenizin anısına Barbary evinde kahkahalar dışında bir şey olmasın.
Que el año nuevo traiga lo que traiga, pero por hoy, en recuerdo de su madre, que no haya nada en la casa Barbery, excepto risa.
Günlüğüne göre saat 8'de evinde bir randevusu varmış.
Según su diario, tenía una cita, a las ocho de la noche en su casa.
Öğleden sonra birkaç saat Cyril'ın evinde olsam çok güzel olur.
Ya sabes, me encantarían un par de horas en la casa de Cyril esta tarde.
Dün gece Shaw evinde karısını öldürmekten tutuklanmış.
Anoche, Shaw fue arrestado por asesinar a su esposa.
Ama evinde, Kristen'ı öldürdüğün yerde, tahmin et ne bulamadık.
Pero en tu casa, donde asesinaste a Kristen, adivina qué no pudimos encontrar.
Çiftlik evinde bir at az olur.
Uno menos caballo por su casa.
Kuzeninin evinde insülin aradığını biliyoruz.
Sabíamos que aparecerías en casa de tu primo, buscando insulina.
Annenin evinde bir misafiri öldürmeye iznimiz yok.
No permitiremos... que alguien mate a un huésped en la casa de mamá.
- Çok alçakgönüllüsün. Ama dün babamın evinde gördüğüm şey bir Yaşayan Ölü'yse tehlikede demektir.
Muy humilde, pero escucha, si lo que vi en casa de mi padre era un Deadite, él está en peligo.
Yağı Anna'nın evinde bırakmıştım.
Dejé ese aceite en la casa de Anna.
O gece onun evinde tekrar buluşmamız gerekiyordu, ama gelmedi.
Se suponía que nos encontraríamos en su casa esa noche más tarde pero nunca apareció.
Yıllar önce Cherry'nin evinde bırakmıştım.
Me lo dejé en casa de Cherry hace años.
Freddie için yaptıklarını takdir ediyorum, ona örnek olmanı ama burada kendini biraz fazla evinde gibi hissediyor.
Aprecio lo que estás haciendo por Freddie, el ejemplo que está configurando, pero él está haciendo a sí mismo demasiado en casa por aquí.
Bunu Eddie Ross'un evinde yangın çıktığı zaman yapıyormuş.
Y lo hizo a la vez el incendio en casa de Eddie Ross.
- Ve şimdi de tüm mahalle ona gülerken, maçı Vic'in evinde izlemek zorunda kalacak.
- Y ahora tendrá que ver la pelea en casa de Vic ¡ y el vecindario entero se burlará de él!
Steven Avery artık evinde. Ancak 18 yılını işlemediği bir cinsel saldırı yüzünden hapiste geçirdi.
Steven Avery ya volvió a su hogar, pero durante 18 años estuvo en prisión por una agresión sexual que nunca cometió.
Evinde kalmama izin verdiğin için çok teşekkür ederim.
Muchas gracias por dejar que me quede en tu casa.
Kendini evinde hisset!
¡ Siéntete como en casa!
Aslında şu an evinde olduğunu ve bir keşiş yengeci hiç çıkmadığını sanıyordum.
Ha pasado, no sé, un pedazo de tiempo. Creía que ahora te quedabas en tu casa... y nunca salías, como una especie de cangrejo ermitaño.
- Onun evinde.
En su casa.
Pekâlâ, yani kısacası Mart'ın 1 ve 2'sinde o arama izinleri çıkarıldığında soruşturma başlayalı 4 ay olmuş ve o tarihe kadar Bay Avery'nin ne evinde ne de garajında Teresa Halbach'e ait tek bir DNA bulunamamıştı.
Así que, en resumen, para 1 ° y 2 de marzo... cuando se emitieron las órdenes de registro... en cuatro meses de investigación no se había encontrado ni una pizca de ADN de Teresa Halbach en ningún lugar, ni en el tráiler ni el garaje del Sr. Avery.
Yani size, bu testleri daha yapmadan Bay Fassbender'ın, Teresa Halbach'in Bay Avery'nin evinde ya da garajında bulunduğunu gösteren sonuçlar bulmanızı istediği söyleniyor. Öyle değil mi?
Así que ya se le había dicho antes de que hiciera estas pruebas que el Sr. Fassbender quería que lograra resultados que ubicaran a Teresa Halbach en la casa o el garaje del Sr. Avery, ¿ cierto?
O kurşun haricinde, yaptığınız testlerin hiçbirinde, Teresa Halbach'in Avery'nin evinde, garajında ya da aracında bulunduğunu gösteren...
además de esa bala, ninguno de sus otros exámenes ubica a Teresa Halbach en su casa, en su garaje
2006 yılının Mart ayında, sizi bu odada, Teresa Halbach'in Steven Avery'nin evinde bıçaklandığını düşündüğünüzü söylediğinizi duyduk ve sizi Steven Avery'nin, evin içindeyken saldırdığını anlatırken dinledik.
El 6 de marzo, lo escuchamos decir en esta habitación que creía que Steven Avery acuchilló a Teresa Halbach en su tráiler... FISCAL ESPECIAL FISCAL DE DISTRITO CALUMET... y oímos versiones de la participación de Steven Avery en el caso y que la atacaba en su tráiler.
Steven Avery'nin evinde kendisinin açtığı davada ifadesi alınmamış birisi arama yapmış olsaydı daha doğru olmaz mıydı sizce?
¿ habría sido más justo para Steven Avery que alguien que no hubiera declarado en su demanda hubiera hecho el allanamiento?
Brendan'ın evde bulunduğunu kanıtlayacak DNA kanıtı yok. Steven'ın evinde kıza ait DNA da bulunamadı.
Ningún ADN que demuestre que estuvo en el remolque, ni ADN de ella en el remolque de Steven.
O gün memurlarla yaptığın diğer bir görüşmede Brendan'ın Teresa'yı, Steven'ın evinde canlı olarak sandalyeye bağlı hâlde gördüğünü söylemişsin.
También les dijiste a los agentes en otra conversación que tuvieron ese día que Brendan había visto a Teresa viva en el remolque de Steven y que estaba atada a una silla.
Chun Baek Gyung'un arabası ile Kwon Jae Hee'nin evinde.
[En la casa de Kwon Jae Hee con el auto de Chun Baek Gyung]
Evinde kartalı olan herkes gerçek bir avcı olmuyor.
No todo el que tiene un águila en casa es un cazador con águila real.
Kadın, evinde 3. sınıf bir hayalet olayı tanımlıyor.
Esta mujer esta describiendo una aparicion clase 3 en su casa.
Amcam cenaze evinde çalışıyor!
¡ Trabaja en una funeraria!
Evinde ki küçük pencere neden var sanıyorsun? New York'a karşı çakışmak için.
Tienes un tiempo limitado para saborear el sexo neoyorquino.
Beni evinde ağırladığınız için çok teşekkürler.
Muchas gracias por recibirme en su hogar.
Misafir evinde uyuyor.
Está durmiendo en la casa de huéspedes.
Bu gece göl evinde kalacak.
Se va a quedar en la casa del lago esta noche.
Mutluluklar evinde bir efsane olacaksın.
Tú serás una leyenda en la casa de la felicidad.
- Vic'in evinde mi?
¿ Vic?
Neden senin evinde kızın kanı var?
¿ Por qué hay sangre suya en tu casa?