Evrak traduction Espagnol
3,007 traduction parallèle
Evrak işleri, bilirsin?
Papeleo, ¿ sabes?
Ama şimdi yeni yeni evrak işleri çıktığını söylüyor.
Pero ahora dice que tiene que presentar más documentos.
Ana ofis evrak işlerini halletmen gerektiğini söyledi.
Sede de la que dice tener el papeleo.
Yoksa tonla evrak işi oluyor.
De otra manera hay que hacer mucho papaleo.
Evrak işinden nefret ederim.
Odio el papeleo.
Evrak işlerindeki talihsiz bir hatadan dolayı FBI, Salgın Kontrol Merkezi'ne yanlış cesedi gönderdi.
Debido a un snafu papeleo desafortunado el FBI acaba de enviarse el cuerpo equivocado al CDC.
Ofisim evrak işlerini yapar ve biz de size ulaştırırız, olur mu?
Mi oficina preparará todo el papeleo, y se los haremos llegar, ¿ de acuerdo?
Sabah evrak işleri yaptım. Öğlen hasta kontrolleri vardı.
Papeleo por la mañana, algunas pacientes nuevas al mediodía.
Evrak işi...
El papeleo está...
Sonra da evrak işleri var.
Y, por último, hacer el papeleo.
Evrak işlerinin size bir yardımı olmaz. - İçeri girdi.
No podemos ayudarte con el papeleo pero...
Sanırım artık adamınızın evrak işlerini halledebilirsin.
Creo que le puedes pedir a tu compañero que se encargue del papeleo.
Burada, galeride evrak işleriyle uğraşıyordum.
Estaba aquí en la exposición revisando algo de papeleo.
Ben... Sanırım evrak işlerini erteleyebilirim ama bu durum tek gecelik olacak. Yani Joey Malone sizin sorumluluğunuz altında.
Supongo que puedo atrasar su trámite, pero sólo por una noche, y significa que Joey Malone es su responsabilidad.
- Bu meslekte... -... senin gibi bir adam için çok evrak işi var.
Es un trabajo con mucho papelerío.
Şu aptal evrak parçasını imzalar mısın lütfen?
¿ Firmarás el estúpido papel?
Cüzdanımı her açışımda bir ton evrak doldurmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?
¿ Esperan que aguante esta situacion de tener que presentar documentos cada vez que abra mi billetera?
Ülkeye giriş yapar yapmaz bana ondan gelen bir mesajı ve evrak çantasını teslim ettiler.
Justo después de el aterrizaje, recibí un mensaje y un maletín de él.
Evrak işlerini de yeni tamamladık.
Estamos terminando el papeleo.
Bu, CIA'deki mevcut bir programdan bahseden bir evrak. Ve bu evrak diyor ki, - Kamu Bilgilendirme Ofisi - ülkedeki tüm kablolu servisler, gazeteler, haftalık haber bültenleri, ve televizyon ağları ile ilişkisi var.
Este es un documento que habla de un programa actual de la CIA, y dice que la Oficina de Relaciones Pública tiene relaciones con reporteros de cada uno de los mayores servicios de cable, periódicos, periódicos, semanarios,
Evrak işleri de tamam.
El papeleo terminado.
Evrak, temel bilgi, ruhsat hiçbir şey.
No tenemos papeles, ni antecedentes, ni carné.
Bana sorarsan bu evrak işleri tamamen saçmalık.
- Gracias. Si me preguntan, todo ese papeleo no tiene sentido.
Evrak saçmalıklarıyla uğraşmak için zamanım yok.
Joder. No tengo tiempo para lidiar con el papeleo mierda.
Galina, evrak çantami açmama yardim etsene.
Galina, ayuda para abrir la maleta.
İşten söz açılmışken birkaç evrak hazırlayıp anlaşmamızı tamamlasak nasıl olur?
Bueno, hablando de trabajo... ¿ qué tal si traigo los papeles y cerramos el trato?
Tamam, şu evrak işlerini halledelim.
Vamos a hacer el papeleo.
Bir evrak parçasındaki bir imza unutulmuşsa ne olmuş yani!
Una firma no se encuentra en un pequeño pedazo de papel. ¿ Y qué?
Salağın teki yüzünden karının katili serbest bırakılmışsa... Evrakı imzalamayı unutmuşlarmış!
Pero no si el asesino de tu esposa sigue suelto porque algún payaso... se olvidó de firmar un pedazo de papel.
Bize önceden evrak veren tek inşaat müdürü.
El único director de construcción que nos daba los trámites con antelación.
Anlıyorum tatlım ama evrak işi, evrak işidir.
Entiendo, querida, pero el papeleo es el papeleo.
İmzalı evrakınızla geri gelin.
Vuelvan con un formulario firmado.
İstediğiniz evrakın boş bir kopyasını almak için geldim.
Yo... vine a conseguir una copia en blanco de ese formulario que pediste.
- Evrak işleri tamam mı? - Evet. Jetimiz de pistte.
Todos los papeles están aquí y el jet está llegando por ahí.
- Hayır, evrak imzaladın mı?
- ¿ Tienes la planilla W2?
- Eski evrak çantamı çıkardım.
Acabo de sacar mi maletín.
Bir evrak çantası için.
Por el maletín.
Coke Norris'sin evrak çantasını bulduk Vic.
Tenemos el maletín de Coke Norris, Vic.
Sizle gelmeyip birkaç evrak işi yapmam lazım.
Tengo que... quedarme a hacer papeleos.
Evrak işleri yarın biter, bu gece bile bitebilir.
El papeleo finalizará mañana, tal vez incluso esta noche.
Marty, Carlson anlaşmasında bana yaptığından sonra uşaklık yapmak için lanet evrak çantanı taşımaya peşinden Vegas'a gelmem.
Marty, Yo no voy a Las Vegas después deque me jodieras el Acuerdo Carlson Así que ya puedes conseguir que uno de tus lacayos lleve tu maldito maletín.
Ah, kız bebek, Vegas'a gidecek tek kişi sen değilsin ama evrak çantamı taşırken lanet büyük gülümsemeni giyiyor olacaksın ya da lanet DeMark anlaşmanı havaya uçururum. Bum!
Pequeña, no solo vas a ir a Las Vegas, ademas pondrás una jodida gran sonrisa mientras sostienes mi maletín o voy a reventar tu maldito trato con Demark.
- Evrak işlerini konuşalım diyorsun.
Quiere hablar de mi papeleo.
Kol ya da evrak çantası da yoktu. Demek ki işten çıkmamıştı.
Sí, no lleva ni bolso ni maletín, así que probablemente no venía de trabajar.
Şimdi git şu dağ gibi evrak işine giriş.
Ahora manos a la obra con la montaña de papeleo.
Kulübün bazı evrak işlerini halledebilirim kesinlikle.
Debería ponerme al día con el papeleo del club.
Evrak işi mi?
¿ Documentación?
Sana evrak vermiştim.
Yo te proporcioné documentos.
Bu adama Marsilya'ya kaçabilmesi için evrak vermiştim.
Yo le di documentos a este hombre para que se pudiera ir a Marsella.
Evrak işleriyle ben ilgilendim.
Yo manejé el papeleo.
O iş evrak işi.
Es trabajo de oficina.