Eşten traduction Espagnol
14,427 traduction parallèle
Maalesef Şeftali ve sen buradan gidiyorsunuz. Kalsaydınız her gün oynayabilirdik.
Es una lástima que tu y Morita se esten alejando si te quedas podemos hacer esto todo el tiempo
İşiniz bitince, nöbet değiştiririz.
Cambiamos de lugar cuando estén limpios.
Ne kadar alçalır ve o şekilde kalırsanız o kadar az direnç ve çok hız kazanırsınız.
Mientras más tiempo estén agachados menor será la resistencia y mayor la rapidez.
Her halükarda, oraya çıktığınız anda tek başınasınız!
Sea lo que sea, cuando estén allá fuera, estarán por su cuenta.
Tabii Sam ve Marty koşabilirsin demezse.
A menos que Sam o Marty estén de acuerdo.
Hepimiz orada olmalıyız.
Les sugiero que estén todos ahí. Tenemos buena información, que ha resultado bien, y que seguro vamos a transmitir.
İlk başta burada olduklarına inanmıyordum.
No puedo creer que estén aquí.
Tamam! Etrafa bakının!
¡ Estén atentos!
Yani, büyük ihtimal izliyolardır kamerandan seni.
Es decir, probablemente te estén viendo a través de esa cámara.
Bence anlaşıyor olmaları iyi bir şey.
Me parece bueno que se estén llevando bien.
Dördünüzü de gömene dek tereddüt etmeyeceğim ve vazgeçmeyeceğim.
Y no dudaré ni me detendré hasta que ustedes cuatro estén bajo tierra.
Seni burada, bu tutacaksa tamam sorun değil.
Así que debo tenerte aquí, para que ellos estén bien.
Herkes iyi olur.
Que estén bien.
Bir varis olmadan da... Umalım da üstatlar haklı çıkar ve Leydi Walda bir erkek doğurur.
Y sin un heredero, bueno... esperemos que los maestres estén en lo correcto y Lady Walda vaya a tener un niño.
Analizler biter bitmez bulguları gönderirim.
Les haré saber los resultados en cuanto estén listos.
Doğrusu, çocukların polis öldürmeye hevesli olduklarını sanmıyorum.
No creo que los chicos estén demasiado interesados en matar a un policía.
Külleri saçtım, mezar taşı var gerçi.
Ella no estará allí, aunque sus placas estén al lado.
Salak ile Avanak'ın orada olmasını istemiyorum sadece.
Solo necesito que Tonto y Aún Más Tonto no estén aquí.
Buraya geldiklerinde o adamlar ne diyecek peki?
¿ Qué van a decir cuando estén ahí?
Kate ve senin iyi geçindiğine sevindim.
Estoy muy contenta de que tú y Kate se estén llevando bien.
Kesin bahislerinizin sıraya göre hazırlandığından emin olmanızı öneririm.
Sugiero de que se aseguren de que sus apuestas finales estén en orden.
Bir kuş yavrusu, yuvasını terk etmemeli uçmaya hazır olmayana kadar, Sarman.
Las crías de pájaro no deben salir de su nido Hasta que estén listos para volar, Sarman.
Karşı olanlar yumruklarını göstersin!
Los que estén en contra, muestren sus puños.
Maham'ı destekleyenler, ellerini kaldırsın
Los que estén de parte Maham, levantan las palmas.
Tanrım, uyanmış olmanızı beklemiyordum.
No esperaba que estén despiertos.
Kımıldamayın! Geliyorum.
Estén listos, estoy yendo.
Nereye gitseler, ne kadar kötü şey olsa da çocuklarını yanlarına alırlar. Ve bazen hata yaparlar, diğer herkes gibi.
Se llevan a sus hijos con ellos sin importar a dónde van... o cuan malas estén las cosas, y a veces cometen errores como cualquier otra persona.
Gelecek yıl iş görüşmesi yaparken, bir adres ararken... - hep nasıl olmanız lazım?
El año que viene... cuando tengan entrevistas y estén buscando lugares... siempre deben estar...
Otizmi nedeniyle Owen... senaryolaştırılmış şeylere bayılıyor.
Owen, dado su autismo, le gusta que las cosas estén guionadas.
- Umarim hazirlardir.
- Espero que estén listos.
Dostum, buradakiler, kuzeydekiler falan... Ya uyuşturucu satmaktan ya da cinayetten buradalar ama tek bir ortak yanları var.
Los tipos aquí los del norte, los lugares en los que he estado ya sea que estén aquí por vender droga u homicidio todos tienen una cosa en común.
Göz ardı edilen bazı toplumsal konulara değiniyor. Yani single'ımı bekleyin.
Toca temas sociales sensibles que creo que se están ignorando así que estén atentos.
Belki de rakamlar yanlış.
Tal vez los números estén mal.
Bütün enstrümanların iyi durumda olmasını sağlarım.
Me aseguro de que los instrumentos estén perfectos.
Olma.
No estén nerviosos.
izliyordur ve kendilerini bombok hissediyorlardır. "
¡ Toné! estén viendo y se sientan como la mierda ".
- Umarım fazla sarsılmamışsınızdır.
- Hola. Espero no que no estén muy conmocionadas.
Kim olduğunuzu ya da niyetinizin ne olabileceğini bilmiyorum. Ancak savaş başlatmaya çalışmadığınız sürece benimle iletişime geçmeniz gerek.
No sé quiénes son, o qué intentan hacer, pero a menos que estén tratando de comenzar una guerra, necesitan contactarme.
Sizi gayet açık ve net duyuyoruz BM1 ancak sizin bizi duyduğunu sanmıyoruz.
Sí, los oímos fuerte y claro, NU1, pero no creemos que nos estén escuchando.
Mars'a ait üç ticaret bölgesinden geçeceğiniz konusunda bilgilendirildiniz.
Estén avisados de que cruzarán tres zonas de comercio marcianas.
Hayır, efendim. Ne gaydanın sesini duymaya hazırlar ne de uzun yıllar boyunca olması da muhtemel.
No, sire... no están listos para escuchar el llamado de las gaitas ni es probable que lo estén en muchos años por venir.
Bombok durumda olsanız bile gelmeye çalışın. Gelin ki ölmediğinizi bileyim.
Vayan aunque estén arruinados, así sé que no están muertos.
Bak, paraya ihtiyacımız var, ben de ona anlattım ve gerçekten Chepe ve Yunan'ın görünürde herkese çökeceğini tasavvur edemiyorum, ama sen bilmiyorsun.
Necesitamos dinero, y le dije lo mismo a él, no me imagino a Chepe y Grecco pegándoles a todos los que estén a la vista, pero uno nunca sabe.
Gelişmeler oldukça size aktaracağız.
Les traeremos detalles actualizados a medida que estén disponibles.
Sana açıkladığım gibi odaları paylaştır.
Asegúrate de que las habitaciones estén asignadas como te expliqué.
Sağlık sorunları için burada olduklarına inanmıyorum.
Y no creo que estén aquí por su salud.
Um, yanımda beklediklerine emin olacağım ve zaman geldiğinde fiziksel olarak iyi olacağım.
Voy a asegurarme de que estén esperándome y de estar bien físicamente cuando llegue el momento.
"Lütfen hazır olun."
Maleteros, por favor estén preparados.
Kasabadaki kızların sana vurulmasına şaşmamalı.
No es de extrañar que las chicas de la ciudad estén prendadas de ti.
Arınmaya ve saflaşmaya, arınmaya ve saflaşmaya.
Estén alerta. ¡ Salgan a depurar y purificar!
Bununla birlikte, bu adada hisarın onarımını görmeyi en çok isteyenler kişilerin listesinde, herkes var ve bir isim daha var o, listenin en başında.
Dile eso a la lista de personas en esta isla que estén más interesadas que ninguna otra persona en que la fortaleza sea reparada, y luego solo quedará un nombre... arriba de todo en la lista.