Facetime traduction Espagnol
78 traduction parallèle
FaceTime kullanıyorum.
Estoy haciendo el Face Time.
FaceTime'da kulağını telefona dayamana gerek yok anne.
Mamá, la idea de FaceTime es no ponerte el teléfono en la oreja.
Jennifer... Telefonuyla Face Time kullanıyordu. Vücudunda aniden oluşan kabarcığı göstermek için
Jennifer... estaba usando FaceTime con su teléfono para mostrar una erupción que de repente le salio en el cuerpo.
Bu face time görüntülerini her izlediğimde, çok kötü hissediyorum.
Siempre que veo esos videos en FaceTime, me deprime.
Ama internette görüntülü sohbet yapmana izin veriyorlar.
¿ Pero sí te dejan utilizar FaceTime?
Arkadaşlarınla sürekli bağlantıda olmak için görüntülü sohbet programını kullanmak dahice bir fikirdi.
Gracias por la brillante idea de usar Facetime para estar en contacto con lo que tus colegas hacían.
Bir de Kaykaylı Captain Facetime.
"¡ Y el Capitán Videollamada en patineta!"
Captain America Facetime ile bağlıyken insanlar benim Hulk olduğumu nasıl anlayacak?
¿ Cómo va a averiguar la gente que soy Hulk cuando el Capitán América está en una puta videollamada?
FaceTime yapıyordu.
Era una video-llamada.
Telefonumda FaceTime * var. Beni görebiliyor musun?
Le instalé FaceTime a mi celular.
Evet telefonunda FaceTime olan başka bir yayaya çarptım.
Sí, choqué con alguien que también tenía FaceTime en el teléfono.
FaceTime ya da Skype'tan görüşelim mi?
¿ Quieres hablar por FaceTime o Skype o algo así?
Görüntülü konuşmayı ne zaman öğrendin sen?
Vaya, ¿ cuándo aprendiste a usar Facetime?
Makyaj yapmak için görüntülü konuşmadaki küçük resmimi kullanıyorum.
Estoy usando la cajita en FaceTime para maquillarme.
Görüntülü konuşmada kim karşı tarafa bakıyor ki?
No. ¿ Quién mira a los demás en FaceTime?
Ve bunu yaptığımda Skype, Facebook ya da Facetime ile bağlanman mümkün olmayacak.
Y si lo hago no podrás contactar con ella ni por Skype, Facebook o Facetime.
Baba, birbirimizle görüntülü konuşuyorduk.
Papá, estamos hablando por FaceTime.
Peki ortağımla FaceTime üzerinden konuşmaya ne dersin, sana rozetini gösterebilir ve benim de kimliğimi doğrulayabilir.
, ella te mostrará su placa y puede confirmar mi identidad.
Hayır, canım, kabul et. görüntülü konuşabiliriz.
No, cariño, quédatelo. Podemos usar FaceTime.
Görüntülü konuşma isteği? !
Es una petición de FaceTime.
- FaceTime'dan konuşsak?
- ¿ Por videoconferencia?
FaceTime zamanı.
Hora de la videoconferencia.
Zorlu bir FaceTime konuşması.
Vaya videoconferencia.
Bazen sorunlar bir anda üst üste gelince... FaceTime'da konuşurken... baban donup kalıyor ve FaceTime bozulmuş gibi yapıyor. Böylece o anda sorunlarla başa çıkması gerekmiyor.
A veces, cuando de pronto se siente abrumado con tantos problemas... por videoconferencia, papá se congela y finge que la conexión falló... para no tener que hacer frente a las cosas en ese momento.
Shurmur geçen gün beni FaceTime'dan aradı.
Sherman trató de hablarme por cámara el otro día.
Arayan Karen, FaceTime'dan arıyor!
¡ Es Karen en FaceTime!
FaceTime. Karen.
FaceTime. ¡ Karen!
- Bu tıpkı cadı Skype görüşmesi ya da cadı FaceTime gibi.
Es como una... brujillamada de Skype o... una reunión de brujas en el tiempo...
Bayan Greggory, belki telefon numaralarımızı paylaşırız falan ve mesajlaşırız veya FaceTime yaparız, yani bilemiyorum...
Señorita Greggory, tal vez podríamos intercambiar números telefónicos, y nos podríamos escribir, llamar por FaceTime, no lo sé...
Demek istediğim, aslında en zor kısmı Piper ile görüntülü konuşuyor olmam ve o daha üç yaşında.
Lo más difícil es usar FaceTime con Piper, de tres años.
Her akşam FaceTime yapıyoruz ve giydiğimi göstermek istedim.
La idea es que hablamos cada noche por vídeo-llamada, y quería enseñarla que lo llevaba puesto.
Nicki'yle FaceTime yapacağım.
Se supone que ahora mismo debería tener una video-llamada con Nicki.
Ve senin kamera, telefon, internet, FaceTime şeylerin gerçekten işe yaradı.
Y tu cosa de la cámara-celular-Internet de hecho funcionó.
FaceTime'dan falan anlamam ben.
No sé como hacer una videoconferencia.
Onunla FaceTime yapmam gerektiğini biliyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Sé que debería hablar por videoconferencia con él, pero no sé cómo hacerlo.
FaceTime'dan görüşürüz.
- ( Gemidos ) - Lo haré FaceTime usted.
Colin Salmon. FaceTime'dan arıyor. Açmam lazım.
Me llama Colin Salmon por Face Time.
Sürekli görüntülü konuşan çiftlerden mi olacağız?
¿ Ahora seremos de esas parejas que se hablan por FaceTime?
Sonra arayanın belirsiz olduğu garip görüntülü aramalar başladı.
Entonces empecé a recibir llamadas raras por Facetime, anónimas.
Görüntülü konuşmanın hiç sırası değil.
No, FaceTime...
"Annem FaceTime yapmak istiyor"
_ ¡ Uf!
FaceTime kullanıyorum.
Estoy haciendo lo del FaceTime.
FaceTime'da kulağını telefona dayamana gerek yok anne.
Mamá, el punto de FaceTime es que... no tengas que poner tu teléfono en la oreja.
FaceTime'a geçer misin?
Así que pásate a FaceTime, ¿ sí?
Tamam, iyi.
Vale, bien. ¿ Qué hay de... un FaceTime con mi compañera?
Geysyalı Lloyd görüntülü konuşmak istiyor.
LLOYD GAY ASIÁTICO QUIERE HABLAR POR FACETIME...
FaceTime.
¿ CON QUÉ LO PUEDO AYUDAR?
Karen.
- FaceTime.
FaceTime değil.
No FaceTime.
Telefonsuz görüntülü konuşma gibi.
FaceTime sin teléfono.
Ayrıca ne zaman istersek görüntülü konuşabiliriz.
Además, podemos llamarlo por FaceTime cuando queramos.