English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ F ] / Fizik

Fizik traduction Espagnol

2,293 traduction parallèle
Bir taraftan ünlü Stephen Hawking diğer taraftan Leonard Susskind bu yaratıcıların sicim kuramlarıyla fizik böIümünde adı çıkmış kişilerdi.
A un lado, el famoso físico Stephen Hawking, en el otro, Leonard Susskind, uno de los creadores de la teoría de cuerdas, una dificultosa rama de la física.
professor frank close fizik teorisyeni oxford universitesi 00 : 09 : 31,532 - - 00 : 09 : 35,535 anti madde maddeyi tamamlayan rolü var. 00 : 09 : 35,536 - - 00 : 09 : 38,872 eğer ben anti maddeden yapıldıysam 00 : 09 : 38,873 - - 00 : 09 : 42,809 bugünden sonra bazı şeylere bakışım kesin farklı olacak
El profesor Frank Close es un físico teórico de la Universidad de Oxford.
bevatron en büyük ilk parçacık hızlandırıcısıydı şimdi ise onun büyüklüğü geride kaldı dünya çapında fizik araştırmaları için bu merkez yani bevatronun teknolojik özelliğini kullanılır.
El Bevatron fue el primer Acelerador de Partículas gigante. Ahora está un poco desfasado, pero en los cincuenta, fue el centro mundial de investigación de la física.
temel bir fizik sorusu karmaşa neden?
La física es una búsqueda de la sencillez. Esto era un caos. ¿ Por qué?
fizik dünyası hep beraber nefes tutar lhc ilk kez güç verilecek ilk önce düşük enerjili ışınları
La física mundial contiene la respiración cojuntamente, el poderoso LHC va a funcionar plenamente por primera vez.
o zaman sadece, şaşkın değilim demek ki fizik büyük bir delilin ardında olduğunu, ben, şimdi daha iyi anlıyorum anlayamadıklarımı higgs'in teorisi, yanlış ise tabii ki, birçok fizikçiler teorisyenlerine göre ikinci kattaki pencerelerinden dışarı atlayacak
Si resulta que la evidencia experimental nos dice que no existe, entonces estoy simplemente confundido, porque, significaría que un gran grupo de físicos, los cuales, pienso que ahora entienden las cosas y podrían no entenderlas nunca más. Si la teoría de Higgs es incorrecta, por supuesto, muchos físicos teóricos saltarán al vacio por las ventanas del segundo piso.
Yaptığı her şeyin aynını yapıyorum ve yaptıklarını fizik ve teknoloji ile açıklıyorum.
Voy a reproducir todos y cada uno de sus movimientos pero a través de la física y la tecnología.
"İşin özü fizik kurallarındadır."
La línea de fondo es la física.
Bu bir çeşit fizik şakasıdır. Çünkü... Taramayı baştan yapacağım.
Es una especie de broma física, porque... voy a volver a hacer los escanners.
teması daha ağır, içeriğinde felsefe veya fizik olan, sunulanları çözmek için zihni zorlayan bir yapım, olsun istedik.
Que intente ser inteligente, que trate de introducir cosas Que son digamos de tematicas pesadas Basadas en Filosofia o Fisica.
Belousov'un salınım yapan kimyasallarının, değil fizik yasalarını çiğnemek, Turing'in denklemlerinin öngördüğü davranışlara aslında tam tamına uyan bir gerçek dünya örneği olduğunu ortaya çıkarır.
Demostraba que las sustancias oscilantes de Belousov lejos de contradecir las leyes de la física, eran un ejemplo del mundo real del comportamiento exacto previsto por las ecuaciones de Turing.
Hayır, şu fizik tedavi bokuna başlamamı istediler.
Si. Querían que me haga esa mierda de terapia física.
Hayır, fizik tedavi zırvasına başlıyordum.
Estaba haciendo la mierda de terapia física.
Fizik konusunda bir dahi olabilirsin ama iğrenç bateri çalıyorsun, haberin olsun.
Puedes ser un genio en física, pero no te soporto tocando la batería. - Solo para que lo sepas.
Fizik ile.
Física.
Fizik kuralları izin vermez buna.
Las leyes de la física no lo permiten.
Yani bir iki hafta o dizinize yüklenmeyecek ve fizik tedavi göreceksiniz. Bir de size birkaç antienflamatuar yazacağım.
No podrá usar la rodilla un par de semanas, tendrá terapia física, y tomará antiinflamatorios.
Elementlerin birleşmek istemesi fizik kanunlarından biridir.
Es una ley física la de que los elementos quieren unificarse.
Bu kızla fizik dersinde aynı sınıfta olduğumuza eminim.
Estoy seguro que está en mi clase de física.
Kanka, sanırım fizik hocasının karısıyla yapıyorum.
Creo que lo estoy haciendo con la esposa de nuestro profesor de física.
Benim Anthony Reese. Üniversitede fizik sınıfındayım.
Soy yo, Anthony Ritz estoy en su clase de física.
Kanka, sen odadan çıkınca fizik kanunları gitti, yerine süperlilik kanunları geldi.
Amigo, saliste del cuarto, las leyes de física pararon y las leyes de lo maravilloso se triplicaron.
Ameliyat, fizik tedavi, hepsi...
Cirugía, rehabilitación, todo.
Güzel fizik.
Buen trabajo.
Kanka, sen odadan çıkınca fizik kanunları gitti, yerine süperlilik kanunları geldi.
Saliste de la habitación las leyes de la física se detuvieron y las de lo fabuloso se triplicaron.
Frekansı veya genliği bizim ses olarak algılayamadığımız bir bantta olabilir ancak, fizik açısından baktığımızda hala sestir çünkü havada bir basınç dalgasıdır.
Podría ser a una frecuencia o amplitud donde ya no se oye como sonido. pero desde el punto de vista físico, todavía es sonido, porque es una onda de presión en el aire.
Antik astronot teorisyenlerince, anahtar belki de fizik kanunlarını incelemekte değil de, bilimin alt dallarından akustik biliminde ve de akustik kaldıraç kanunundadır.
Para los teóricos de los antiguos astronautas, la clave podría encontrarse, no estudiando las leyes de la física, sino más bien explorando la ciencia interdisciplinaria de la acústica y los principios de la levitación acústica.
Ancak, ister antik çağlarda isterse yakın zamanda olsun görünen, uçan daire tabir edilen şeylerin genelde yerçekiminden veya temel fizik kurallarından etkilenmiyor olmalarıdır.
Pero ya sea en tiempos antiguos o mucho más recientemente de los llamados platos voladores normalmente se dice que no los afecta la gravedad o las leyes básicas de la Física.
Melekler ortaya çıktıklarında, fizik kanunlarımızı aşan şeyler yaparlar.
Cuando los ángeles aparecen, comienzan a hacer cosas que desafían nuestras leyes de la física.
Açıklanabilir tek şey ; daha üst düzeyde bir fizik ve yerçekimi bilgisiyle, tek bir kişinin kendi başına, modern teknolojinin dahi onun yaptığı gibi yapamayacağı bir şekilde ; dev taşları kaldırabildiğidir.
Lo único que se puede explicar es que alguien con una mayor forma de... Física y entendimiento de la gravedad, ha creado la habilidad para que una persona levante piedras y que la tecnología moderna no podría hacerlo como él lo hizo.
J. Robert Oppenheimer, teorik fizik alanındaki çalışmalarının, atomik silahların geliştirilmesi sonucunu doğurması...
J. Robert Oppenheimer, cuya investigación en física teórica dio como resultado el desarrollo de armas atómicas...
Artık fizikçiler, hiper boyutlu fizik modelleri geliştiriyorlar, ve bunlarda gerçekte daha üst boyutlarda matematik modelleme ve yapılaşmayı hesaplayarak neye benzediklerini görmeye çalışıyorlar.
Ahora hay físicos desarrollando modelos de física hiperdimensional en las cuales están estableciendo las matemáticas de como se construyen estas dimensiones mayores y como se ven.
Bana etkileyici gelen ise.. .. fizik kanunlarının bunun olmasına imkan tanımaları.
Lo que es impresionante para mí, es que las leyes de la física permiten que eso pase.
O yaradılış anında, tüm fizik kanunları,.. .. evreni oluşturan güçler.. .. şekillenmeye başladılar.
En aquel instante de la creación, todas las leyes de la física, las verdaderas fuerzas que construyeron nuestro universo, comenzaron a tomar forma.
Ancak bir saniye, bu fizik kanunlarından birine aykırı değil midir?
Pero esperen ¿ no viola eso una de las leyes de la física?
Belki de her evrende farklı fizik kanunları geçerlidir.
tal vez con diferentes leyes de la física dentro de cada universo.
Galaksilerin, yıldızların dağılımı evrende gördüğümüz elementlerin oluşumlarının temellerini hatta fizik kanunlarının da yaratılış anında oluştuğuna inanıyoruz.
La distribución de las galaxias y las estrellas. Puso en marcha la creación de los elementos que vemos en el universo, e incluso las leyes mismas de la física creemos que nacieron en el instante de la creación.
Belki de fizik dünyasının bir numaralı gözlemsel kaynaklı problemi aslında şu anda budur.
Es tal vez el principal problema observacional en toda la física hoy en día.
Aslında fizik kanunlarına göre galaksilerin birbirlerinden uzaklaşıp dağılmaları gerekirdi.
De hecho, según las leyes de la física, las galaxias deberían deshacerse.
Fizik ve kimya kanunlarına tabii idiler. Ancak çok önemli bir şey tamamen şans eseri oluştu.
Ellos obedecían las leyes de la física y la química... pero las cosas más importantes ocurrieron por pura casualidad.
Gezegenler fizik ve kimyanın mevcut kanunlarına göre oluştular.
Los planetas se forman de acuerdo a las leyes de la física y química.
Gerçekten de çok heyecan verici. Laboratuvar ortamında Güneş'in yüzeyindeki fizik kurallarının aynısını burada yaratmak.
Es muy estimulante poder replicar en un laboratorio la física de la superficie solar.
Bu gelişmeler sürücülere nasıl frenleyecekleri konusunda birçok seçenek sundular ama onları ne kadar sert sıkacağımızı hala fizik kuralları belirler.
Estas mejoras le dan muchas mas opciones a los pilotos respecto a cómo frenar. Sin embargo, las leyes de la física siguen determinando con qué tanta fuerza podemos usarlos.
Mükemmel bir fizik, mükemmel oranlar ve olağanüstü bir cazibe.
Un rostro aristocrático y una sensualidad que quita el aliento.
- Fizik kuralları böyle
Te guste o no, la física es así.
Bay Hiedermann fizik 101 dersindeki sunum ödevi için benimle konuşmak istiyor.
El Sr. Hiedermann quiere hablar conmigo para hacer una presentación sobre su clase de física.
Fizik 101 nasıl, eğleniyor musun?
¿ Está disfrutando de Física 101?
Fizik, benim işim de bu.
La física es lo mío.
birkaç gram yapmak anti-madde için ve bu bir temel fizik sorunu.
Y ésta es una cuestión física fundamental.
Elementlerin birleşmek istemesi fizik kanunlarından biridir.
Es la ley de la física que los elementos tienden a unificarse.
Fizik kuralıdır bu. Bu gözler bu adamın tonla hatun soyduğunu gördü.
Ese chico tiene mucha suerte

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]