Foreigner traduction Espagnol
35 traduction parallèle
Bu yabancı Ganga'yla evleniyor.
That foreigner is marrying Ganga.
Rajiv yabancı değil.
Rajiv is no foreigner.
Bu kemeri her kim giyerse 70'lerin süper grubu Foreigner'ın güçlerine sahip olacakmış.
"Quien lleve este cinturón poseerá todos los superpoderes del supergrupo de los años 70, Foreigner".
Çaresizsin! Foreigner kemeri var bizde.
- Tenemos el cinturón de Foreigner.
Bu arada Foreigner'ın albümlerini getirdim.
Algún tonto animal que sepa lo que es trabajar para vivir.
Siparişleri yazmıyor, getirdiği yemek sıcak olmuyor, senin olmuyor. Çöreklerle açmaları ayırt edemiyor. Popo peçeteleri veriyor ve burada çalışmaya başladığından beri o Foreigner tişörtünü giyiyor.
- No apunta los pedidos, no te trae tu pedido, no distingue los bagels de los donuts da servilletas del culo, no se ha cambiado nunca de Camiseta
Bu kadarı yeter!
¡ Es suficiente! ¡ Si quisiera una tarjeta de salutación o la letra de una balada de los Foreigner iría al centro comercial, Sr. Barnell! ¡ Demonios!
Bu Foreigner'ın şarkısı biliyorsun değil mi?
¿ Sabes que esta en una canción de Foreigner, no? - Sí.
Söylemiyorlar. Foreigner taklit grubunu getirdim onun yerine.
Tengo en cambio una banda tributo de Foreigner.
Bu nasıl buraya geldi? Oh, lütfen! Herkes Foreigner sever.
- Vamos, todo mundo ama a Foreigner.
Evet. Foreigner.
Sí, Foreigner.
İşte böyle, mesela sen bana "Foreigner" diyebilirsin.
Me pueden llamar Extranjero.
Hey, Foreigner, üçüncü dünya ülkelesi vatandaşı olmak nasıl bir duygu?
Oye Extranjero, ¿ como es que se siente ser de un país del tercer mundo?
Dinle, dostum. Foreigner. Yanlış olan şey, senin beni sanki bir laboratuvar faresiymişim gibi gözetlemen ve etiketlemen.
Escúchame Extranjero, no está bien que me observes como si yo fuera una rata de laboratorio.
Doğru, Foreigner. Bir orospuydu.
Si, así es Extranjero una prostituta.
Evet, doğru Foreigner. O diğer düzenli müşterilerden biriydi.
Si, así es Extranjero, el era solo un cliente regular.
Çok komik, Foreigner. Çok komik.
Eres muy gracioso, eso es.
Bütün gün onları bekledim. Camdan baktım ama Foreigner ve Blacky dönmedi.
Los esperé todo el día,... seguí mirando por la ventana pero no regresaron.
Foreigner grubundaki davulcuya benziyordu.
Se parecía al baterista de Foreigner.
Foreigner yedi kişilik bir grup.
Los extranjeros vienen de Francia.
İnsana müstehcen bir şey söylemiş gibi bir hava katıyor. Söylemedim aslında. - Foreigner çok iyi bir grup, değil mi?
Hace que parezca que he dicho algo lascivo, pero no lo he hecho.
Foreigner grubunun bateristi olabilecek gibisin.
Pareces el baterista de Foreigner o algo así.
Bana Foreigner gibi gelmişti.
A mí me parece más bien de Foreigner.
Biraz Foreigner söyleyelim.
Toquemos algo de los Foreigner.
Temamız, "Foreigner."
El tema es "Extranjero".
Yabancı dilde Foreigner şarkıları söyleyeceğiz ve farklı ülkelerin kostümlerini giyeceğiz.
Vamos a cantar canciones por extranjeros en idiomas extranjeros, llevando todos los disfraces de las naciones del mundo.
* He's just like us, but he is a foreigner.
Él es como nosotros, pero es un extranjero.
# Foreigner - I Want To Know What Love Is #
# Debo tomarme un poco de tiempo #
Foreigner, en sevdiğim grup.
Foreigner, mi banda preferida.
- Foreigner - # Ateşliyimdir, bak da gör # # 40 derece ateşim var #
* Tengo la sangre caliente * * compruébalo y verás * * Que tengo 40º de fiebre *
Foreigner grubunu kim sever?
¿ A quién le gusta la banda Foreigner?
Özellikle de beni Foreigner ve Blacky'ye teslim ettiğiniz için.
Especialmente por darme a Ford y a Blacky.
Bu yol daha iyi, Foreigner.
Es mejor así, extranjero.
Hot-blooded - Foreigner.
- Foreigner.
Eczanenin oradaki bir grup beni ikna etti işte. # Foreigner - I Want To Know What Love Is #
Algunos chicos de la farmacia me convencieron, así que... Resulta que Harold Grossman, nuestro farmacéutico, es una estrella del rock.