English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ F ] / Frontera

Frontera traduction Espagnol

6,452 traduction parallèle
Kaybolduktan bir hafta sonra cesedi şehir dışında,.. ... Indiana Marquette Park'taki bir köprü altında bulundu.
Pero una semana después de que Silvie desapareciera, su cuerpo apareció al frente de la frontera estatal debajo de un puente en el Parque Marquette, en Indiana.
Bu adamlar sınırdan geçmek için, uyuşturucu ve kızlar için başka bir yol bulacaklar.
Estos tipos solo encontrarán otra manera de pasarlo todo por la frontera... las drogas y las armas y las chicas.
simdiye çoktan siniri geçmistir.
Probablemente ya esté cruzando la frontera.
-... para aklama operasyonuyla ilişkilendirdik.
- en ambos lados de la frontera.
Eyalet hattı üzerinde birden fazla cinayet. Oooooh! "Federaller" geliyor mu?
Múltiples asesinatos más allá de la frontera del estado. ¿ Y vienen los federales?
FBI, sınırda alçaktan uçan küçük bir uçağı izliyordu. Şüpheli kaçakçıları taşıyor.
El FBI ha estado siguiendo un pequeño avión que volaba bajo sobre la frontera, llevando presuntos contrabandistas.
Sınırın yakınındaki kartelleri indiriyorduk.
Estábamos desmantelando a los cárteles cerca de la frontera.
Kaynaklar dün gece sınırdan bir Rus konvoyunun daha geçtiğini doğruladı.
Las fuentes confirman que Rusia envió otro convoy anoche a la frontera.
Küçük toprak pist Kolombiya sınırından 5 km uzaklıkta.
De la pista de aterrizaje a la frontera con Colombia hay 5 Km.
Sınıra kadar 5 saat, dostum.
Cinco horas hasta la frontera, amigo.
Pist Kolombiya sınırının 5 km ötesinde.
De la pista de aterrizaje cinco klicks a la frontera con Colombia.
Sınıra beş saat var dostum.
Cinco horas a la frontera, amigo.
Artık sınırdan geçemeyiz.
No podemos cruzar la frontera ahora.
Bunu telefonda da halledebilirdik ama onun yerine sınırdan geçmeyi yüzümüze vurabilmeleri için bizi buraya kadar getirttiler.
Podríamos haber hecho esto por teléfono pero en su lugar, hacer que nos conducimos todo el camino hasta aquí para que puedan frotar la cara en el cruce de la frontera.
Annie'den mesaj aldım, sınırda durduruldular ve...
Acabo de recibir un texto de Annie. Han estado detenidos en la frontera, y el hombre no ha mostrado aún.
Sınırı iyice geçene kadar göze batmayın.
Quédate abajo hasta Usted está mucho más allá de la frontera.
Sınırın arkasında ne olduğunu hiç kimse bilmiyor.
Nadie sabe qué existe en realidad del otro lado de esta frontera.
Fausto, sınırın iki tarafında da çok güçlü.
Fausto es poderoso a ambos lados de la frontera.
Değildin çünkü bir kiralık katil, seni sınırın diğer tarafına sürükledi.
Y no estabas, porque un asesino a sueldo te arrastro a través de la frontera.
- Soyadım "Solano" iken sınırı geçemem.
No puedo cruzar la frontera con el apellido Solano.
San Isidro'daki sınırdan arabayla geçeceğiz.
Así que conduciremos a través de la frontera en San Isidro.
Evet. Beni sınırdan o geçirdi.
Sí, él... me trajo de la frontera.
Bu projeyi sınırın iki tarafında da yapılan para aklama operasyonuyla ilişkilendirdik.
Hemos vinculado esta urbanización a una operación de lavado de dinero en ambos lados de la frontera.
Tüm arkadaşlarımı inatçı Meksika ilaçlarıyla sınırı geçerken kullanabileceğini düşünür.
Cree que está usando a todos mis amigos como mulas farmacéuticas para cruzar la frontera con México.
Ve öğrendim ki, onun mekanı hemen ülke sınırında.
Y mira esto, su casa está justo en la frontera.
Ama dudaklarınızı uçuklatacak güney sınırı tecrübelerim var çocuklar.
Pero he tenido experiencias al sur de la frontera que los aterrorizaría a todos.
Sizi sınıra götürmem için beni işe aldınız.
Me contrató para llevarlo hasta la frontera.
- Sınırda daha bir hayat mı buldun?
¿ Encontrar una mejor forma de vivir cerca de la frontera?
Ben de sınırın ötesinde yaptığın bir şeyden dolayı peşinde birileri olduğunu biliyorum.
Y yo sé que te están pisando los talones por algo que hiciste al otro lado de la frontera.
O, Frank'in ülkesi ve sınırı kapalı.
La implosión es el terreno de Frank Winter y esa frontera está cerrada.
Sizinki sonuna kadar açık.
Creo que su frontera está totalmente abierta.
Bak, bunlar sınırın öte tarafında bu kızlarla ne yapıyorlar. bu Rico'nun işi.
Mira, lo que hagan con estas chicas al otro lado de la frontera es asunto de Rico.
Ve bu sana yaptığım son yardım, ülke dışına kaçakcılık Dört ayak gerektirmez.
Y esta es la última vez que te ayudo a pasar contrabando a de la frontera que no tenga cuatro patas.
Dedektif Cross, bu katliam sınır güvenliğimizin tehdit altında oluşunu gözler önüne seriyor.
Detective Cross, esta masacre representa una amenaza muy seria a la seguridad de nuestra frontera.
Eminim ki kendini vatansever sanıyorsun ve bir uyuşturucu savaşını idare ettiğini sadece sınırın diğer tarafında kan döküldüğünü düşünüyorsun.
Y estoy seguro de que te llamas a ti mismo patriota, y te dices a ti mismo que diriges una guerra contra las drogas, que estás manteniendo la sangre del otro lado de la frontera.
İki hafta önce Ajan McKenzie'den bir telefon aldım. CIA'in Fausto'ya eroin kaçakçılığı yapmasına yardım ettiğine dair kanıtı olduğunu söyledi. Bunu biliyoruz.
Hace dos semanas, recibí una llamada del agente McKenzie, diciendo que tenía pruebas de que la CIA estaba ayudando a Fausto a contrabandear heroína a través de la frontera.
Sınır Of Kuzey.
Norte de la frontera.
Sınır Of North kulüp.
El Norte de la Frontera es un club.
Öyleyse bu ikisi arasındaki kritik yoğunluk sınırı nedir?
así que lo que es la densidad crítica, la frontera entre los dos?
Sadece bizim sınırın dışında Oldu.
Pasó fuera de nuestra frontera, justo al lado.
Bu bir notilus ve sokak lambaları afişten çok daha fazlası.
Es un nautilo, y los postes de luz son algo más que una frontera.
Sınırdan geçiş satın almaya çalıştım.
Intenté comprar un pasaje hasta la frontera.
Sınıra götürüldü.
Fue llevada a la frontera.
Sınırı geçip Fas'a gidiyoruz.
Del otro lado de la frontera. A Marruecos.
Fas sınırına 10 km var, eğer buradan gidersek.
Son 10 kilómetros hasta la frontera marroquí si tomamos este camino.
Sınırın ihtilafta olduğunu biliyorsun?
¿ Sabes que esa frontera está en disputa?
Sınır!
¡ La frontera!
Sınırı geçmeme yardım ettin, Frank.
Me llevaste al otro lado de la frontera, Frank.
Sınırdan geçerken taşımamanız daha iyidir.
Es mejor no llevar ninguna a través de la frontera.
Sınırda durduruldum.
Me pararon en la frontera.
Gerek olması hâlinde eyalet geneline yetecek kadar tedarik yaptık.
Estamos preparados farmacéuticamente hablando... para llegar hasta la frontera del estado si es necesario.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]