English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ F ] / Fıça

Fıça traduction Espagnol

667 traduction parallèle
Ve ayrıca diliyorum ki kudretli halifemiz fırıncıyı affetsin.
Y también deseo que mi bienamado Assad sea nombrado panadero de nuestro poderoso Califa.
Bay Egelbauer sadece birinci sınıf bir şarkıcı olmakla kalmıyor kendisi ayrıca Strump ve E -
El Sr. Egelbaur no sólo es un gran cantante también es el presidente de Strump y...
Ayrıca o, birinci sınıf bir adam.
Sí, y a un hombre de primera también.
Hepsinden öteyse birinci sınıf bir kaplıca gibi zaten aksini iddia etmek zor neticede şaşırtıcı bir hastalığı iyileştiriyor.
Es lo que parece, y es lo que es. Porque aquí venimos en busca de una cura.
Ayrıca bozuk parayı sol elden sağ ceket koluna geçirerek de çalışma yapabilirsiniz
Pueden intentarlo también con una moneda de 20 F... pasándola de la mano izquierda a la derecha.
Ayrıca fırında koyun eti, Kentish tavuk göğsü haşlama gümüş balığı fırında sığır filetosu, pirzola, ızgara böbrek ve ya da fırında ördek var.
- Eso para mí. Cordero asado, pastel de pollo, ternera asada, chuletas bistec riñones o pato asado.
Ayrıca cuma günküler de, 2. fıkranın tümü.
Y las del viernes. El artículo 2 entero.
Zayıf ve esmer, ayrıca...
Delgado, moreno y...
Fırsatı varken dinlenmesi akıllıca.
Es inteligente en descansar mientras puede.
Ayrıca Bayan Marley'in kahyası birinci sınıf bir menü hazırladıklarını söyledi efendim.
Y además, el mayordomo de la Sra. Marley dice que su nueva cocinera es de primera categoría, señor.
Ayrıca sınavlar için de, çok zayıf olduğunuzu düşünüyorum.
¿ Sabe qué otra cosa pienso? Que es demasiado frágil para los exámenes.
Ayrıca günde 1000 liret daha, kimse karışamaz. Sakın geri çevirmeyin, hayatınızda bir kere karşılaşacağınız bir fırsat bu.
Oiga, usted no puede tirar una fortuna por la borda, así como así.
Bir tanesi birinci sınıf bir borsacı ile evli. Paralarıyla nasıl daha akıllıca yatırım yapabileceklerini biliyor.
Una de ellas se casó con un agente de bolsa... que sabe invertir su dinero "más sensatamente".
- Ayrıca fındığı dişimle kırabiliyorum.
Puedo partir nueces con los dientes.
Ayrıca, babam Warwick yüzünden benden nefret ediyor ve hiç şüphe yok ilk fırsatta benden kurtulacaktır.
Además, me odia por mi padre Warwick, y quiere, sin duda, desembarazarse pronto de mí.
Biraz fırsat ver be.
- Ça va pas!
Ayrıca, belki de her insana olduğu gibi, karşısına bir fırsat çıkacak. Belki bir yaz gecesi, uğraştığı işten kafasını kaldırıp atlıkarıncanın uzaktan gelen müziğini dinlediğinde ve geçmişine ait yerlerin ve insanların seslerini ve kahkahalarını duyduğunda.
Y también como todos los hombres quizás habrá una ocasión, tal vez alguna noche de verano, cuando quite la vista de lo que está haciendo y escuche la distante música de un organillo, y oiga las voces y risas de la gente y los lugares de su pasado.
Ayrıca, bu gece bölgende şiddetli fırtına bekleniyor.
También se esperan fuertes tormentas esta noche.
Ayrıca bildirmeliyim ki füze fırlatılmayacak.
También debo informarle que decidí no disparar el misil.
Horie, sen ayrıca sınıf başkan yardımcısıydın değil mi?
Horie, tú eras vicepresidente de tu clase, ¿ no?
.. ve fırtınaların merkezi, ayrıca yüzen adalar, .. ağaç kadar yüksek Orkideler.
Y en el centro hay remolinos e islas flotantes, con orquídeas, altas como árboles.
Ayıca bünyesi çok zayıf dayanacak gücü yok.
Está muy débil. No tiene fuerzas.
Ayrıca isim yapmak için de iyi bir fırsattı.
Era mi oportunidad para hacerme de un nombre.
Ayrıca, kolaylıkla uçurumlar halatlar, fırınlar, hatta plastik torba bile bulabilirsin.
También puedes probar con cuerdas, hornos y bolsas de plástico.
Ayrıca sanki birisi... Tanığın birinin adını fısıldıyormuş gibi de gelebilir.
Puede sonar también como una voz familiar pronunciando tu nombre.
Slater'n devriyesi, güneye.. Wallingham konvoyu istikametine doğru devam ediyordu, ve büyük şef Beş Fıçı ile mavi gözleri yüzünden kızılderililer arasında ayrıca Gökyüzü Gözlü olarak da bilinen, kalıtımsal olarak daha doğrusu soyu bozuk olduğundan, küçük görünüşü sebebiyle Eğilerek Yürüyen de....... denen şef yardımcısı liderliğindeki... bir grup Sioux savaşçısı hareket halindeydi,
La patrulla de Slater se dirigía al sur, hacia la ruta de la caravana de Wallingham, y un grupo de guerreros Sioux estaba en marcha, al mando del gran jefe 5 Barriles y su ayudante Andacorvado, también conocido en ciertos círculos indios como Ojos de Cielo,
Şu iyi niyet sembolünü al ve şef 5 Fıçı'ya geri iade et. Ayrıca, Slater, fiyatı aşağıya çek.
Slater, devuelva a ese gesto de buena voluntad al jefe 5 Barriles.
Başlıca tartışma konuları "Sputnik Digest" ti. Doğrusu hakikaten de iğrenç bir dergidir bu ama yine de Komünist Parti'nin tavrını sistematik olarak lanetlemelerini mazur göstermez bu.
Su gran argumento era el "Sputnik Digest", una revista asquerosa, de acuerdo, pero esa no es razón para condenar sistemáticamente al P.C.F.
Ayrıca eğer 20 gün önce ekersen Eylül'de fırtınaya da yakalanman sorun olmaz pirinç çabuk yetiştiğinden hiç bir sorun da çıkmaz öyleyse!
Además si comienzas a plantar veinte días antes no importa las tormentas que caigan a primeros de septiembre porque el arroz ya ha crecido por completo para entonces.
Ayrıca bu iki birinci sınıf baş müfettişin dediği gibi "yırtıcı dedektifler" bu adamın niçin arandığından bile bihaberdiler.
Además... estos dos... "cualificadísimos agentes", como les llama el inspector jefe, ni siquiera sabían por qué se le requería.
Bugün önemli bir suikast olacak. Asya'da tehlikeli bir hükümet darbesi, ayrıca ABD'nin yörüngesel nükleer savaş başlığı platformu fırlatacak olması, tabi, bu diğerlerinin başlatmasına neden oluyor.
Tendríamos un asesinato hoy, un golpe de estado en Asia mañana, y los EE.UU. habrían lanzado una plataforma de cabezas nucleares, para contrarrestar el lanzamiento de otros.
Dieppe komando birliğinden iki Kanadalı subay paraşütle kurtulmuş üç RAF pilotu ve ayrıca Almanlarca idam cezasına çarptırılmış iki Belçikalı.
Dos oficiales canadienses, del comando Dieppe, tres aviadores de la R.A.F., y también dos belgas sentenciados a muerte por los alemanes.
Ayrıca yemeklerde birinci sınıf.
Y la comida, primera clase
Ayrıca o, senin aptal nişanlından çok daha zayıf.
Y es mucho más elegante que tu tonta prometida.
Vakıf fonundan yılda yirmi beş bin gelecekti. Ayrıca beş bin dolar daha.
Mi cuenta fiduciaria era de 25 mil por año más un adicional de cinco mil...
Bence bu kız birinci sınıf bir sanatçı olabilirdi... tabii şu lanet olasıca hormonları araya girmeseydi.
Recuerdo que podría ser una artista de primera, si no fuera por las malditas hormonas que se interponen.
Ruth, birkaç şişe su al yanına... anlaşıldı. ayrıca, yan yana yürüceğimizi unutmayın, bu çok önemli... en zayıf avı almayacaklardır, lideri alıcaklar ve daha sonra dağılanları, yani birlikte kalın... ewet birlikte kalalım, deneyelim ve kimsenin ölmeyeceği bir gün yaşayalım.
Ruth, toma suficientes botellas de agua... También, recuerden caminar juntos, es muy importante... tomarán la presa mas débil, tomarán al líder, para que el resto se disperse, asi que permanezcan juntos...
Ekonomi sınıfı 585 dolar. Birinci mevki 798 dolar. Ayrıca hayvan için 40 dolar.
Segunda clase le costará $ 585 y primera clase son $ 798 más $ 40 por el animal.
F.B.I. yüzünden. Ayrıca polis de dört farklı eyalette peşindeydi.
Porque el FBI y la policía de cuatro estados iban tras sus talones.
Bay Weinberger, Dawn Davenport sınıfın ortasında köfteli bir sandviç yiyor... ayrıca sağa sola notlar yazıp gönderiyor.
Señor Weinberger, Dawn Davenport esta comiendo un bocata albóndigas... no atiende en clase, y ha estado pasando notitas.
Sana bu ülkedeki çalışan sınıfın % 6,7 sinin işsiz olmasının gerçek nedeninin, durgunluk veya ücretler ve hayat pahalılığı değil de... iyi tertiplenmiş, hesaplanmış ve akıllıca oluşturulmuş bir entrika olduğunu tartışmasız bir şekilde ispatlamamı ister misin?
¿ Quieres que te dé pruebas irrefutables de que el 6.7 % de los trabajadores está desempleada no por una recesión de salarios y precios altos sino por un complot bien organizado y brillantemente concebido?
Ayrıca casusu ortaya çıkarmışsan ve lakin casus bunu bilmiyorsa bu durumu kendi avantajına kullanmak için fırsatın olur.
Además cuando se trabaja con un espía, nunca se sabe, puede aprovecharse de uno.
Konu edilmeyecek kadar önemsiz aslında : öncelikle hoşa gitmeyen şeyler yenmeli. Ayrıca çoğunlukla, bozulmuş yiyecekler birinci sınıf isale neden olur.
No tiene sentido hacer un tema comer cosas que no like, aunque con frecuencia, echado a perder los alimentos producir una excelente diarrea.
Capetown 1 - 4 - fokstrot - 3 - 4 - iki tane 2.
CA 1-4-F-3-4-doble 2.
Ayrıca, böyle birinci sınıf bir yer, senede 400,000 yapabilir.
Además, un antro de lujo como éste puede hacer 400.000 al año.
Uzun, siyah yelelerini sıkıca tutmuş ve şimşek gibi fırlayıp uzaklaşmışlar.
Se sujetó de esa crin larga y negra y se alejaron como relámpago.
Fıstık gibi. Şu kıça bak.
Es hermosa, mira ese trasero.
Barmen, bana hızlıca dört paket fıstık verebilir misin?
Camarero, rápido ¿ puede darme cuatro paquetes de cacahuetes?
Ayrıca, kan kaybettim ve kendimi zayıf hissediyorum.
Además, perdí sangre y siento que me desmayo.
Sonra da bir "B" bir "C", "D", ve "E" ayrıca bir "F", "G", "H", "I", "J"...
Luego una letra B una C D, una E Y una F G H I J...
Paraşüte sıkıca sarılıp, kendini dışarı fırlat.
Apriétalo contra el pecho y salta lejos de la estela de turbulencia. ¿ Me oyes?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]