Gelmiş traduction Espagnol
25,909 traduction parallèle
Sarhoşum ve midem bulanıyor ama evindeysem hatalarımı telafiye gelmiş olmalıyım.
Estoy ebrio y tengo náuseas, pero si estoy aquí debe ser para redimirme.
Eğer Fort Collins'te yaşıyorsanız tüm mailleriniz ve internet geçmişiniz insanlara açık hâle gelmiş olma olasılığı olduğunu belirtelim.
y otra vez, si vive en la ciudad Fuerte Collins, es probable que todos sus e-mails, y historial entero de internet, hayan sido hechos accesibles al publico.
Kim gelmiş?
¿ Quién es?
Wow, sanırım haklısın. Evet, yani, kadınlar ne zaman bir vajina esprisi yapsalar bence gelmiş geçmiş en komik şey oluyor. Evet, yemin ederim Amy Schumer'ın kaç kere vajinası hakkında konuştuğu umrumda değil.
Wau, estas en lo cierto si, cuando las mujeres bromean de sus vaginas es lo mas divertido de todo si, no importa cuantas veces lo mire, siempre me rio cuando Amy Schummer habla de su vagina
Pariah başıma gelmiş olabilecek en iyi şeydi.
Pariah fue lo mejor que pudo haberme pasado.
Clara, inşaat şirketinden adamlar gelmiş.
Los hombres de la constructora están aquí.
Babanla konuşma zamanın gelmiş gibi duruyor.
¿ Ya es hora de que tengas "la charla" con tu padre?
Hastaneden mesaj gelmiş gibi.
Parece que el hospital me ha dejado un mensaje.
Sadece "Büyükbaba" diye birinden gelmiş bir düzine acil mesaj.
Solo una docena de mensajes urgentes de alguien llamado "Abuelo".
Gelmiş olmamız gerekmiyor mu?
¿ No deberíamos haber llegado ya?
Kimden gelmiş?
¿ Que es eso de?
Birkaç dakikaya eve gelmiş olur.
Llegará a casa en cualquier momento.
Normal hâlinden bile daha berbat hâle gelmiş.
Más de lo habitual.
Seni görmeye gelmiş.
Está aquí para verte.
Boşuna mı gelmiş yatağıma oturuyorsun?
¿ No estás en mi casa por nada?
Başına bir şey gelmiş olmalı.
Algo le ocurrió.
- Tavşan adam gelmiş!
- ¡ Es el hombre conejo!
Dışarıda kovboy gibi giyinmiş iki tip vardı ama daha çok Clerkenwell'deki bir bardan çıkıp da buraya rast gelmiş gibilerdi anladın mı?
Iban vestidos como vaqueros, pero sonaban más como dos tipos que se acabaran de salir a trompicones de un bar de Clerkenwell, si sabes a lo que me refiero.
Çocuk katilinin biri kendini o kadar kötü hissetmiş öyle bir duruma gelmiş ki, üst ranzadan kafa üstü atlama balıklama dalma noktasına gelmiş.
Bueno, este asesino de niños se sentía tan poco bienvenido que llegó hasta el punto en que... saltó, o se arrojó de cabeza desde su litera superior.
Senatör, Non ile savaşımızda DEO'ya daha fazla parasal destek bulmak için Bütçe Kurulu'yla görüştüğünü söylemek için gelmiş.
El senador vino a decirle nosotros que ella ha estado trabajando con la Comisión de Presupuesto para obtener el DEO más dinero, más recursos para luchar no.
Lütfen. gelmiş geçmiş en saçma konuşma bu.
Por favor, esta es la conversación más tonta.
Idaho'lu 1999 yılında Portland'a gelmiş ehliyetini aldığı zaman.
Es oriundo de Idaho, y parece que llegó a Portland alrededor de 1999 cuando sacó su licencia de conducir en esta ciudad.
Benim asistanım çağrı EDECEĞİM, birisi beni almaya gelmiş.
Llamare a mi asistente, hare que alguien me venga a buscar.
Bakın kim gelmiş!
Mira quién está en casa.
Vay, kimler gelmiş.
Bueno, miren quién está aquí.
Belediye başkanının ofisinden biri sana gelmiş.
Chico de manos del Alcalde de Oficina está a su disposición,
Adamın biri geçen gece gelmiş ve sağlam dövmüş.
Un tipo la visitó anoche, la golpeó.
- Gelmiş.
- Ya llegó.
- Gelmiş!
- ¡ Ya llegó!
Mağaradaki bir günün ardından eve gelmiş gibi.
Después de un día en las cuevas.
Oyun fuarına Vip giriş izinimi bırakmaya gelmiş
Está mandando mis pases VIP a Game Con.
- Siyasetle işbirliği zamanı gelmiş olabilir.
Este sería el momento de cooperar con la política.
Peki gelmiş mi onu söyleyebilir misin?
Bueno, ¿ podrías decir si volvió para algo?
Dedi ki Jamie 8 ay önce dükkana gelmiş hiçbir hatırası olmadan sadece adını tekrarlıyormuş.
Dijo que Jamie vagó en la tienda hace ocho meses con prácticamente ningún recuerdo, simplemente repitiendo su nombre.
Çin'in gelmiş geçmiş en büyük pop starı.
- Coco Soo. Ella es la estrella del pop más grande de China.
Çünkü Diamond gelmiş geçmiş en büyük süper kahraman.
Porque Diamond es el mayor superhéroe que ha existido.
Babam yarınki kurul toplantısı için şehre gelmiş.
Papá está en la ciudad para los del hospital reunión de la junta de mañana.
Gelmiş geçmiş en iyi dava avukatıydı o.
Este era uno de los mejores abogados.
Üzerine atlamak için gelmiş.
Ella está aquí para llegar a ti.
James gelmiş!
Ana, es James.
Bakın hele, koca oğlan gelmiş.
Vaya, pero si no es otro que el grandullón.
1940'da şeker tarlalarında çalışmak üzere geçici vizeyle gelmiş.
Vino aquí con un visado temporal para trabajar en los cañaverales en el verano de 1940.
Musaka buraya tek bir amaç uğruna, bize zarar vermek için gelmiş.
Mira, Musaka vino aquí con un propósito, y ese fue el de hacernos daño, ¿ vale?
Bu halde gelmiş olamaz.
No ha venido así.
Bakın kim gelmiş... hayır.
Esto es una muestra mediante cita previa... No
Kampa gelmiş gibiyim.
Se siente como si estuviera en un viaje de camping.
Kibirli asker abi gelmiş.
Es el soldado presumido.
Ne çabuk gelmiş.
Eso fue rápido para él.
30 mesaj gelmiş.
Tengo 30 mensajes.
Hele bak sen kim gelmiş.
Mira lo que el perro arrastró.
Bizi soymaya gelmis! - Kimse kipirdamasin.
¡ Nadie se mueva!
gelmişsin 38
gelmiyorsun 22
gelmiyor musun 122
gelmiyor 63
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18
gelmiyorsun 22
gelmiyor musun 122
gelmiyor 63
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18