Gente traduction Espagnol
195,002 traduction parallèle
Üçüncü kitabım "Kimler Yemek Yapamaz?" ın önsözünde söylediğim gibi bazı insanlar yemek yapamaz.
Como digo en el prólogo de mi tercer libro, "¿ Quién no sabe cocinar?", hay gente que no sabe cocinar.
Fakat bazı insanlara yazdığın notlar beni biraz şaşırttı.
Aunque no entiendo tus notas sobre alguna gente.
Pekala. Eşler arası interneti oluştururken karşılaştığımız sorun şu ki, Kaliteyi yüksektene kadar insanlar bu işe girişmek istemeyeceklerdir.
Al construir esta Internet P2P, nos enfrentamos a la paradoja de que la gente no querrá usarla hasta que no sea de buena calidad.
kalite de hemen yükselmeyecektir, ta ki kalite de hemen yükselmeyecektir ta ki sisteme yeterince insanı dahil edene kadar.
Y la calidad no será buena hasta... Y la calidad no será buena hasta que no tengamos a mucha gente dentro de la red.
Muhteşem simetrik suratını zeki insanların işinin içine sokmakta çok başarılı.
Está metiendo su rostro perfectamente simétrico en asuntos de gente inteligente.
Bu küçük insanlara karşı olan tutumunu gayet iyi anlatıyor Richard.
Conoces a la gente por cómo trata a sus inferiores.
Bu çok normal çünkü benim gibi görünen insanlar, bu sektörde asla ciddiye alınmazlar.
Típico. Porque la gente que se ve como yo jamás es tomada en serio en este negocio por gente que se ve como tú.
Ama sizin gibilere göre, ben güzelinden bir ünite kanım.
Para gente como tú, solo soy una bella bolsa de sangre.
Teknoloji benim gibi insanlara ayrıldı, tamam mı?
La tecnología es para gente como yo. ¿ De acuerdo?
FBI'ın güzel insanları, size ne söylendi veya size kim söyledi bilmiyorum ama, hiç bilemeyeceğiz sanırım, fakat sizi temin ederim, bu kadın...
Gente amable del FBI, no sé qué les contaron o quién, quizá nunca lo sepamos, pero les aseguro que esta joven...
İnsanlar onlara sunduğumuz şeyi bir görseler zaten şaşıracaklar.
O sea... Si la gente mirara lo que ofrecemos, enloquecerían.
İnsanların içeri girdiklerinde ilk yaptığı şey nedir?
¿ Qué es lo primero que hace la gente cuando entra?
Sen... sen bizim kodumuzu insanlara sormadan onların telefonuna mı yerleştirmek istiyorsun?
Perdón, ¿ hablas de poner nuestro código en los teléfonos de la gente sin que ellos sepan?
Kodumuzu o uygulamaya yerleştirsek bile, insanlar konferans bittikten sonra uygulamayı silecektir.
Esperen, aun si ponemos el código en la app y en todos esos teléfonos, la gente borrará la app al final de la convención.
İnsanlar uygulamaları silmiyorlar.
La gente no borra las apps.
Bazı insanların yolları başarıdan geçer, bazılarınınki de geçmez.
Hay gente destinada a la grandeza y gente que no.
İnsanlığın gelişmesine yardım etmek.
Ayudar a progresar a la gente.
"Sanal evsizlere sanal para bağışlayın."
Mira su página. " Dale monedas virtuales a gente virtual sin hogar.
Gerçekten aç olan insanlara, gerçek mısır mı yetiştirsek?
¿ Qué tal si planta maíz real para alimentar a gente real?
Kapatma tuşu elinde olacak. Bulduğun en yoğun alanda yürüyeceksin, o kadar. Tamam mı?
Tendrás este interruptor e irás a la zona con más gente que encuentres.
Richard, bunlar gerçek insanlar ve onların kasıkları, ve alev almışlar.
Richard, es gente de verdad, con entrepiernas de verdad y se están quemando.
Milletin telefonlarımızın uçakta patladığına inanmasına izin veremeyiz, her ne kadar Gavin ve / veya Keenan bunu istemiş olsa da.
La gente no puede pensar que nuestros teléfonos explotan aviones. Por mucho que Gavin y / o Keenan lo hayan querido.
Birileri burnuma vurduğu zaman.
Cuando la gente me golpea en la nariz.
İnsanlar bir şeyler görüyor, bir şeyler duyuyor, ondan sonra da güm.
La gente ve y oye cosas, y luego, bam.
Halloran insanların bir şeyler gördüğünü anlattı.
Halloran me dijo que la gente ha esto viendo cosas.
Burada insanların çılgınca davranmasına ne neden oluyorsa onun ne olduğunu öğrenmemiz lazım, beni duyuyor musun?
Sea lo que sea qué esté haciendo que la gente actúe como locos aquí arriba, necesitamos saber qué es, ¿ entiende?
Şu anda iyi bir işim var çok iyi kazanıyorum yani Marpy sana rahatça bakabilir.
Tengo un buen trabajo ahora ; me pagan buen dinero para que gente como Mary pueda cuidar de tus viejos huesos.
En tuhaflar yine sahnede!
Le pasa a la gente más rara.
İnsanlar beni tanımaya başlarsa ramen restoranlarına gidemem.
No puedo ir a restaurantes de ramen y que la gente empiece a reconocerme.
- Çabuk yürüyün!
- ¡ Moveos, gente! ¡ Rápido!
Halkım buna çok alışkın. Anlaşılacağını sanmıyorum bile.
Mi gente está acostumbrada a la escasez, no creo que ni lo noten.
Ne olursan ol, Ben ne söylersem söyleyeyim bu insanlara zarar verme.
Sea lo que seas, si soy lo que dices, no le hagas daño a esta gente.
İnsanlar her haltı öğreniyor.
La gente se entera de todo.
Birileriyle tanışmalısın.
Tienes que conocer a gente.
İnsanlar kuaförlerine her şeyi anlatıyor.
La gente se lo cuenta todo a su peluquera.
İnsanlara ne diyeceğiz?
¿ Qué le decimos a la gente?
Sen nasıl adam kovardın?
¿ Cómo despides tú a la gente?
Herkesin her şeyimizi bildiği bir kasabada yaşamak zorunda olmak da boktan.
Y también vivir en un pueblo donde la gente se entera de todo.
Annemin kulübesinde yalnız yaşayıp millete sıçan fırlatmak istemiyorum.
No quiero vivir solo en la cabaña de mi madre tirándole ratas a la gente.
Şimdi de takdir ettiğim insanlar bana kazık atıyor.
Ahora me jode la gente a la que admiro.
Bu nadir fırsatı az kalsın mahvediyordum.
La gente mataría por él y yo por poco la cago.
Tanıdığım herkes içmeyi bırakacağına araba kullanmayı bırakır.
La gente que conozco antes dejaría de conducir que de beber.
İnsanlar burada hayatlarını yaşadı.
La gente ha vivido su vida aquí.
Hikâyelerinin çoğunda birileri kusuyor.
Muchas de tus historias son de gente que vomita.
Zaten fazla mesai yapmış olan ekibimi hafta sonu da mı çalıştırmamı istiyorsun?
¿ Quieres que haga trabajar a mi gente otro día entero este fin de semana?
"Onun gibiler" hakkında konuşuyorlardı.
Hablaban de su gente.
Her gece yeni insanlarla tanışman için seni farklı bir masaya oturtuyorlar.
Te sientan cada noche en una mesa distinta para que conozcas a gente nueva.
Şimdi de insanları tanıyamadığımı, doğru karar veremediğimi mi söylüyorsun?
Entonces, ¿ no soy capaz de juzgar a la gente ni tomar buenas decisiones?
Belki insanları tanıyamayan benim.
Igual soy yo la que no sabe juzgar a la gente.
Atlanta zenginlerinin gerçek ev hanımı gibi konuşuyorum.
Hablo más real como las amas de casa de gente rica de Atlanta.
Onlar da şimdi gidiyordu.
Esta gente ya se está marchando.