Gloucester traduction Espagnol
246 traduction parallèle
Gloucester?
¡ ¿ Gloucesters? !
Bu ıskuna, Massachusetts'teki Gloucester'dan geliyor.
Este pesquero es de Gloucester, Massachusetts.
Ben Gloucester'a gitmek istemiyorum.
No quiero ir a Gloucester.
Ambarlarımızı balıkla doldurup Gloucester'a döndüğümüzde... aileni bulmana yardım ederiz.
Cuando volvamos a Gloucester con un cargamento de pescado te ayudaremos a buscar a tus padres.
Burada hepimiz birlikte avlanıyoruz. Gloucester'a şimdi dönersek... kendimiz ve ailemiz için çıkaracağımız bütün kışın rızkını kaybedebiliriz.
Aquí todos somos pescadores y si volvemos a Gloucester ahora podríamos perder el sustento de nuestras familias para el próximo invierno.
Hiç yolcu taşımayan bir sürü tekne... Gloucester açıklarında kayboldu.
Muchos barcos que han zarpado de Gloucester se han perdido y no llevaban pasajeros a bordo.
Bu, Gloucester'daki en güzel ıskuna.
Oye, éste es el mejor pesquero que haya zarpado de Gloucester.
Bu av seferinde de Gloucester'a bizden önce dönecek galiba.
Y otra vez llegará a Gloucester antes que nosotros.
Ambarımızı doldurup, ağustosun birinde... Gloucester'a demir atacağız, o hâlâ burada... balık tutmak için cebelleşecek. Haksız çıkarsam halibut balığına ondan daha beter benzeyeyim.
Tendremos un cargamento lleno y estaremos en Gloucester para el 1 de agosto, y él aún estará aquí dando vueltas, intentando pescar algo o tendré más cara de mero que él.
O da bizim gibi Gloucester'dan.
Es de Gloucester, igual que nosotros.
Walt Cushman Gloucester'a benden önce dönerse, kendimi yılan balığıyla asarım.
Si Walt Cushman llega antes que yo a Gloucester, me ahorco con una anguila.
Flying Swan'dan Gloucester'a mektup gönderecek olan var mı?
¿ Hay alguien en el Flying Swan que quiera mandar una carta a Gloucester?
Gloucester'a gönderilecek bir şey var mı?
¿ Tienen cartas para Gloucester?
Gloucester'a gönderecek bir şeyin yok mu?
No tendrá correo para Gloucester, ¿ verdad, señor?
Belki de Gloucester'a kadar kürek çekersin ya da yüzersin.
¿ Vas a remar o a nadar hasta Gloucester?
Karinamı dağıtacak değilim, ama Gloucester'a... Walt Cushman'dan önce varacağım, işte o kadar.
No quiero romper ninguna quilla, pero voy a llegar a Gloucester antes que Walt Cushman, eso está claro.
Gloucester'da beş altı tane sevgilim var.
Tengo cinco o seis chicas en Gloucester.
Burada, Gloucester'da seninle kalmak ve yine balık avına gitmek istiyorum.
Quiero quedarme contigo en Gloucester y salir a pescar otra vez.
Daha Gloucester'a varmadık.
Aún no estamos en Gloucester.
Üç yüzyıl boyunca... Gloucester erkeklerinin karıları ve çocukları bu kıyıda durup ağlaştılar : "İşte gemiler gidiyor."
Durante tres siglos las mujeres y los niños de Gloucester han venido a esta costa y han gritado "Allá van los barcos".
Yıllar boyunca... Gloucester kadınları, gözleyip bekleyecekler. Ufkun ötesindeki erkeklerine dualarını ve inançlarını gönderecekler.
En los años venideros las mujeres de Gloucester mirarán y esperarán mandando sus rezos y su fe a los hombres más allá del horizonte.
Hatırladım da... Gloucester'te bir ölüyü dört yıl sonra mezarından çıkarmıştık.
Recuerdo que... en Gloucester, exhumamos un cadáver a los cuatro años de muerto.
Shields burada kalıyor. Glouster Hotel.
El señor Shields está en el Hotel Gloucester.
Glouster Hotel lütfen.
Al Hotel Gloucester, por favor.
Meg, "The Lost Duke of Gloucester"'i sattım. 5 dolar!
Meg, no lo creerás! Vendí "El Duque de Gloucester"! Cinco dólares!
Clarence ve Gloucester sevin sevgili kraliçemi.
Clarence y Gloucester, amad a mi hermosa reina.
Ah, ama o daha küçük üstelik velayeti de Richard Gloucester'ın üstünde. Bu adam ne beni sever ne sizleri.
Es joven, y su minoridad ha sido confiada... a las manos de Richard Gloucester... un hombre que ni me quiere ni os quiere.
Kardeşim Gloucester da gemide. Kamarama gelip güvertede yürümeyi öneriyor.
en compañía de mi hermano Gloucester, quien me invitó a salir del camarote para pasear por cubierta.
Güvertedeki gevşek tahtalar üzerinde yürürken birden Gloucester dengesini kaybediyor.
Mientras recorríamos bamboleantes la cubierta, creí ver a Gloucester tropezar,
- Evet efendim herkesi barıştırmak istiyor, Gloucester Dükü ile Kraliçenin kardeşlerini.
Desea que el duque de Gloucester y los hermanos de la reina se reconcilien.
Hadi hadi, birader Gloucester, biz biliyoruz ne demek istediğinizi.
Ya sabemos lo que deseáis decir, hermano Gloucester.
Lord Gloucester, bu kabalıklarınıza acı alaylarınıza fazlasıyla tahammül ettim.
Milord de Gloucester, ya he soportado demasiado vuestros groseros insultos y vuestras amargas ironías.
Sayın Lord Gloucester, geçmişi anarak, o olaylı günlerde size karşı olduğumuzu söylüyorsunuz. O dönemde efendimiz Kralın emrine uyuyorduk. Kralımız siz olsaydınız, sizin emrinize uyardık.
Milord de Gloucester, en aquellos tiempos que evocáis para considerarnos enemigos, seguíamos a nuestro señor, el rey legítimo, como os seguiríamos a vos si lo fueseis.
Bu kutsal huzur ortamının tek bir eksiği kaldı o da kardeşimiz Gloucester.
Sólo nos falta nuestro hermano Gloucester para coronar este bendito período de paz.
Ama amcam Gloucester : "Narin bitkiler zarif olur, kaba otlar çabuk büyür." dedi.
Sí... respondió mi tío Gloucester, las plantas pequeñas tienen virtud, las malas hierbas crecen con rapidez.
Yüce Gloucester ve Buckingham Dükleri.
Los poderosos duques de Gloucester y Buckingham.
Peki Gloucester amca, kardeşim gelince taç giyene kadar nerede kalacağız?
Decidme, tío Gloucester, si viene mi hermano, ¿ dónde nos alojaremos hasta el día de nuestra coronación?
Hiç aklınıza gelir miydi Sayın Belediye Başkanı yani biz Tanrı'ya şükür hayatta kalıp bunu anlatmıyor olsaydık bu sinsi hainin Kurul binasında bugün beni ve aziz Lordum Gloucester'ı katletmeyi planladığını?
Lord Corregidor, gracias a la protección de Dios vivimos para contarlo. Este sutil traidor planeaba asesinarnos hoy en pleno Consejo a mí y a mi querido lord de Gloucester.
Bir süredir Gloucester'da gözü olan ve olup biteni takip eden üvey oğlum Richmond Kontu'nun yanına sığının. Britanya'da ikâmet ediyor.
En Bretaña vive mi hijastro, el conde de Richmond, quien, celoso, observa las acciones ilegítimas del ambicioso Gloucester.
- Bunların türü Gloucester Meteors.
Motor De Gloster Meteor.
GLOUCESTER
GLOUCESTER
Gloucester Adasında her yer yazın bile böyle olur.
Siempre será la húmeda casa de verano de la isla de Gloucester.
Glok-ister. - Glo-kister Limanı.
Puerto de Gloucester.
Hayır, Gloucester'de hiç üs yok.
No, no hay ninguna base en Gloucester.
Glokester... Gloucester, ha?
¿ Gloucester?
Gloucester. Polis teşkilatı. Polis karakolunun kaç üyesi burada?
Policía. ¿ Cuántos miembros de comisaría aquí?
- Glo-kester İzlandası.
La isla de Gloucester.
- Gloucester Adasında Rus paraşütçüsü mü?
- ¿ Un paracaidista ruso? - Así es.
- Gloucester Adasının her yerindeler.
- Están portodo Gloucester.
Gloucester'in yerini biliyor musunuz, Ayin? Denizdeki balıkçı?
¿ Conoce Gloucester?
Kral Lear'den Gloucester kılığında peşlerine düştüm.
Les seguí como Gloucester, del Rey Lear.