Gorebilirsin traduction Espagnol
2,396 traduction parallèle
Her şeyin içini görebilirsin.
Poder ver el interior de lo que sea.
Sikimi görebilirsin ama hamile kalmana izin veremem.
Puedes verme el miembro, pero no tengo permitido embarazarte.
Onu yakında görebilirsin.
Lo vas a poder ver pronto.
Seni bir ele geçirirsem gözlerini koparıp boğazına tıkacağım. Böylece, seni tekmelerken beni görebilirsin.
Cuando te atrape, te arrancaré los ojos y los empujaré por tus pantalones, así verás cómo te hago defecar a patadas, ¿ de acuerdo?
Sen zarar görebilirsin.
Para no herirte
Canının istediğini görebilirsin.
Puedes ver lo que quieras.
Evet ama, denemeden önce bilgisayarla da görebilirsin.
Sí, pero ya sabes, puedes darle vida en un ordenador antes de el jucio.
Evet, ama 18 dakika ileri aldığımızda, minibüsün gittiğini görebilirsin.
Sí, pero si pasamos rápido hacia delante 18 minutos puedes ver que la furgoneta ha sido movida.
İstersen beni işyeri sponsorun olarak görebilirsin.
Si quieres, podrías considerarme tu... Patrocinante en tu lugar de trabajo.
Dediğini yaparsan, belki aileni tekrar görebilirsin.
Haz lo que dice.
Onlardan binlerce var istediğin zaman görebilirsin onları.
Hay miles y se los ve perfectamente.
Şimdi de görebilirsin.
Si quieres, le puedes ver ahora.
Eğer ona güvenini gösterirsen ve kurallarına sadık kalırsan, Dünyayı yeniden yeni yoldan görebilirsin, bu mükemmel.
Si tú pones tu confianza en él, y obedeces sus normas, verás el mundo de manera distinta, es maravilloso.
O zaman gözlerinin içindeki korkuyu görebilirsin.
Ahí verás el temor en sus ojos.
Ve yakından bakarsan şimdi bile yaklaşmaya korktuklarını görebilirsin.
Y si miras muy cercamente. Incluso ahora notarás que lo hicieron para que te quedes.
Ve yakından bakarsan şimdi bile yaklaşmaya korktuklarını görebilirsin.
Y si observan muy detenidamente. Notarán que incluso ahora tienen un poquito de miedo a parar.
Herkes aynı değildir. Bunu uygunsuz davranışlar repertuarını zenginleştirme yolu olarak görebilirsin.
Bueno, no todo el mundo será de esa manera, y solo, ya sabes, piensa como si fuera una manera de expandir tu repertorio de comportamiento desagradable.
Evet, ama dar yolda caddenin iki tarafına da bakabilir ve kesişim noktalarını görebilirsin.
Pero el callejón permite ver la calle y la intersección.
Aynısını, Bir kartta da görebilirsin değil mi?
Quizás puedas comprar la postal, ¿ verdad?
Ofisin her yerinde görebilirsin.
Los veo por toda la oficina
Temas edilen yerlerin hemen yanında sönük ve daire biçiminde bir kaç çıkıntı görebilirsin.
Pude ver algunos de los surcos profundos había una tenue cresta semicircular. cerca del punto de contacto
Dolayısıyla kenarlarda daha önce göremediğin şeyleri de görebilirsin.
Así puedes ver todas las cosas de los lados que antes no podías ver.
Cray, bu boş zamanları bir fırsat olarak görebilirsin.
Sabes, Cray, podrías ver todo esto como una oportunidad.
Homer, kalbini bu yerin manevi değerlerine bir açabilsen çok faydasını görebilirsin.
Saber, Homer, saldrás realmente beneficiado de abrir tu corazón a la espiritualidad de este lugar.
Şu taraftan devam edince çarpışan otoları görebilirsin.
Tienes autos chocadores por allí.
Sen bile adamdaki şeytani hüneri görebilirsin.
Seguramente puedes ver las ventajas de tratar con él.
Sen bile adamdaki şeytani hüneri görebilirsin.
Dudo que lo tenga en cuenta tratándose de usted.
Beni bu konularda doğal bir kaynak gibi görebilirsin.
Solo piensa en mí como un recurso sin encintar.
Sen eğer izin verirsem beni görebilirsin.
Pero sólo puedes verme... si yo te lo permito.
Yanaklarında ve leğen kemiklerinde birbirine paralel kırılmaları görebilirsin.
Puedes ver que comparten fracturas simétricas en sus pechos y pelvis.
- Hala küçük jartiyerleri görebilirsin.
Aún se ven los portaligas.
İçimi görebilirsin, ruhumu geçip kalbime bakarsın.
Puedes ver a través de mí, directamente a mi alma a mi corazón.
Oradan, tüm koyu görebilirsin.
Puedes ver toda la bahia desde alla arriba
Onları yalnızca akvaryumda görebilirsin.
En el único lugar donde se los ve es en el acuario.
Artı, artık istediğiniz zaman Jacques'ı görebilirsin.
Además, puedes venir a ver a Jacques siempre que quieras.
Babanı yarın görebilirsin.
Puedes ver a tu papá mañana.
Ne kadar değiştiğini kendin de görebilirsin.
Puedes ver tú mismo cuánto.
Artık görebilirsin.
Bueno, tú puedes verlo.
- Zarar görebilirsin.
- Podrías lastimarte.
Ama sen bile, onun kaderini görebilirsin.
Pero hasta tú debes darte cuenta que está condenada.
Minos'un ne kadar güçlü olduğunu görebilirsin.
Buscaba dónde esconderse. Cuando Minos inició su reinado, ya era un hombre poderoso.
- Şimdi kendi gözlerinle görebilirsin.
- Bien, ahora puedes verlo por tí misma.
Ne kadar iyi olduğumu görebilirsin.
Podrías ver que soy buena.
O gece gelebilirsin ve nasıl olduğumu görebilirsin.
Podrías venir y ver lo que hago.
Ağaçların salındığını ayışığının camlardaki yumuşak yansımasını görebilirsin.
Se pueden ver los árboles balanceándose y la luz de la luna brillando suavemente en el cristal.
- Yerini görebilirsin.
- Usted puede ver dónde.
Onu görebilirsin.
¿ Puedes verlo?
Lisa unutma, sen onları görebilirsin. Onlar seni göremez.
Lisa, recuerda que puedes verlos y ellos no te verán.
Buradan her şeyi görebilirsin.
Puedes verlo todo desde aquí.
Dikkatlice bakarsan şuraya gizlenmiş bir kadın görebilirsin.
Si mirás más atento, parece que hay una mujer escondida ahí.
Yaraların derinliğini, açılarını ve kurbanın pozisyonunu görebilirsin.
Puedes ver la profundidad de las heridas, el ángulo de los golpes,