Goren traduction Espagnol
8,559 traduction parallèle
Oh, Taco, yüzünü gören cennetlik!
Oh, Taco, mucho tiempo sin verte!
Yüzünü gören cennetlik, uzay polisi.
Cuánto tiempo sin verte, cop espacio.
- Siz tenekelerden Chester'ı gören var mı?
¿ Alguien vio a Chester, hijos de puta? - Yo no.
Görmeyen gözlere ben gösteriyorum, gören benim çünkü.
Yo veo la verdad, soy un visionario.
- Sen her şeyi olduğu gibi gören birisin.
- Pokémons. - Sólo eres una persona que ve las cosas como son.
Gören de yemekte geyik yahnisi var sanır.
Ni que sirviéramos guiso de νenado.
- Bir şey gören var mı?
- ¿ Ven algo?
Etrafa sordum ama bir şey gören veya duyan olmamış.
Pregunté por ahí, pero nadie vio ni escuchó nada.
Şu an Abraham nöbette ama Sasha dönmemiş ve gören de olmamış.
Abraham está de guardia ahora, pero ella no ha vuelto y nadie la ha visto.
Kralı sabahları ilk gören sen olacaksın ve yatmadan önce son gören de.
Serás el primer hombre que el rey vea por la mañana... y el último que verá antes de que se acueste.
Başkan Bush, Amerikan askerlerinden kötü muamele gören Iraklı tutukluların fotoğraflarından dehşete düştüğünü söyledi.
El presidente Bush dijo hoy que estaba disgustado por las imágenes de prisioneros iraquíes... siendo abusados por soldados estadounidenses.
Başkan Bush ise, Vietnam'dan kaçmak için Teksas Hava Milli Muhafız Teşkilatı'nda çok rağbet gören bir mevkiye girdiği ve sonrasında Teşkilat'taki bazı yükümlülüklerini yerine getirmediği için eleştiriliyor.
El presidente Bush ha sido criticado para evitar Vietnam... por su aterrizaje de un lugar muy codiciado en la Guardia Nacional Aérea de Texas... y luego, al parecer, no cumplir algunas de sus obligaciones en la Guardia.
Büyük resmi gören, benim tarafımda birine ihtiyacım var, benim için vizyonu olan birine.
Necesito a alguien de mi lado que tenga una visión global, que lo haga por mí.
Bunları gemide gören olmuş mu?
¿ Vieron a estos dos alguna vez en el barco?
Çökmüş olan da sensin her gece yüzümü gören de!
Tú eres el humillado.
Kertenkelemi gören oldu mu?
¿ Alguien vio a mi iguana?
E-sigaramı gören oldu mu?
¿ Vieron mi cigarro electrónico?
Yüzünü gören cennetlik.
Eres un regalo para la vista.
Beni gerçekten kendi ailesinden gören insanların yanında bulurum artık.
Iré a buscarme una por mi cuenta... de gente que me trate realmente como familia. ¿ Sí?
... ve Japon markası liderliğimizi arasında bir köprü görevi gören ve Amerikan satış ekibimiz.
Y ser el nexo entre el equipo japonés y el equipo de ventas local.
Kralı düzenli olarak gören biri olmalı. Bir general olabilir mesela. Kendi isteğiyle hareket eden bir general.
Tendría que tener a alguien que vea al rey con frecuencia... un general, por ejemplo... con aspiraciones propias.
- Ona yakın biri. Kralın yaralanmasını saldırmak için fırsat olarak gören biri.
- Alguien cercano al rey... que vio su lesión como una oportunidad para atacar.
Onu bir daha canlı gören olmamış.
Nunca más la encontraron con vida.
Bu kızı gören var mı?
¿ Alguien ha visto a esta chica?
Düştüğünü gören olmuş mu?
¿ Nadie lo vió caer?
Ama her şeyi bilen, her şeyi gören şeyler ile işim bitti.
Pero he terminado con eso de saberlo todo, verlo todo.
Brooke'u gören olmuş mu diye soracağım.
A ver si alguien ha visto a Brooke.
Riley, bu dünyada gerçekten olan bitenleri ve ne kadar boktan olduğunu gören herkes için geçici veya kalıcı olarak nalları dikmek mantıklı olan tek seçenektir, canımın içi.
Riley, cualquiera que se dé cuenta de las cosas que suceden en este mundo, lo jodido que está todo prefiere desconectarse, temporal o permanentemente. Cariño, es la única opción que tiene sentido.
Onu gören var mı?
¿ La han visto?
Geleceği gören adama kulak verin.
Tómalo del tipo que puede ver el futuro.
Seni burada gören oldu mu? Hayır.
- ¿ Alguien te vio llegar aquí?
Sizi gören oldu mu?
¿ Te ha visto alguien?
Geldiğinizi gören oldu mu?
¿ Os ha visto alguien entrar?
Onu silahı ateşlerken gerçekten gören olmuş mu?
¿ Alguien lo vio disparar el arma?
Ateş ederken gören bir tanık varmış.
Hay un testigo del tiroteo.
Okul hemşiresini gören var mı?
¿ Alguien a visto a la enfermera?
Bunu gören bir tek ben varım.
Soy el único que lo ve.
Bizim Altınmobile Cutlass'ı gören bir komşuyla konuştum. Birkaç gün önce yol kenarında görmüş ama sürücüye iyice bakamamış, efendim.
He hablado con un vecino que vio nuestro Cutlass... el Oldsmobile, en la entrada hace unos días pero no vio al conductor, señora.
Çünkü beni kardeş olarak gören ilk kişi sendin ayrıca ailene çok uzun zamandır göz kulak olduğun için düşündüm de bir kez olsun sana göz kulak olacak bir kız kardeşi hak ediyorsun.
Porque tú fuiste la primera en verme como una hermana, y dado que has pasado tanto tiempo cuidando la familia, pensé que por una vez, merecías una hermana que te cuidara a ti.
Adamı Peter Pan'leyeni gören var mı?
¿ Alguien vio quién lo hizo volar como Peter Pan?
# Sen toplumundan utanıyorsun # # Senin yüzünü gören bebekler ağlar #
"Eres una verguenza para la constelación." "¿ Qué pasa si tu cara hace llorar a los bebés?"
Aranızda Pekin Olimpiyatlarındaki açılış seromonisini gören var mı?
¿ Nadie vio la ceremonia de apertura de los juegos olímpicos en Pekín?
Ve senin iyilik meleği Blyer'ı canlı gören son kişi olduğunu biliyorum.
Y sé que fuiste el último en ver a ese blando de Blyer con vida.
Bu ağaçlardan biri caddeyi engelsiz gören bir şekilde görüyordur.
Cualquiera de estos árboles tiene una vista sin obstáculos de la calle.
Onun ofisi Franklin Parkın batısını tepeden gören bir yerde.
Su oficina tiene vistas a la parte oeste del parque Franklin.
Şimdiye kadar onu ateş ederken gören tek kişi o.
Por lo que sabe, es la única persona que podría vincularle con los disparos.
Bayan, zarar gören birşey var mı?
Señora, ¿ está usted colocada?
Kuşbakışı gören var mı?
¿ Quién tiene vista aérea?
Kızımı gören oldu mu?
- ¿ Alguien vio a mi hija?
Carol'u gören oldu mu?
Oye... ¿ alguien ha visto a Carol?
Geldiğini gören oldu mu?
Hola. ¿ Alguien te vio entrar?