Gracia traduction Espagnol
7,867 traduction parallèle
Tanrı seninle ;
Dios te salve María, llena eres de gracia.
- Seni nasıl eğlendirdim?
¿ Qué te hace gracia?
Benim gördüğüm ise... merhametlik ve fedekarlık
- Lo que yo veo... Es gracia y sacrificio.
Kızıma gösterdiğin kibarlığından ötürü ben sana minnettarken senin şüphe duyman.
Que una sospecha supere a la gracia que le debo por la amabilidad que mostró para con mi hija.
- Zarafetin işe yaramadığı yerde sağ kalmayı.
Cómo sobrevivir cuando la gracia falla.
Fırtına yaklaşıyor majesteleri.
Una tormenta en el camino, Su Gracia.
Sebeb-i ziyaretimiz de budur majesteleri, Kral Ferrante ile konuşmak.
Es por lo que estamos aquí, Su Gracia, para hablar con el rey Fernando.
- Zarafet var.
- Hay gracia.
Kimse bana bakınca zarafet görmez.
Nadie me mira y ve gracia.
Zariflik işe yaramayınca nasıl hayatta kalacağını.
Cómo sobrevivir cuando la gracia falla.
Sana karşı biraz zarif olmak için kendimi mecbur hissediyorum.
Me vi obligado a mostrarte algo de gracia.
- Bunu komik bulduğuna sevindim.
- Me alegro de que le haga gracia.
Hiç komik değil.
No tiene gracia.
Ve bunu kabul etmiyor.
A él tampoco le hizo mucha gracia.
Ben de ebeveynlerimizin nişanlamasını dört gözle beklemiyorum tepemin tasını attırma.
A mí tampoco me hace mucha gracia que nuestros padres se hayan prometido, pero no me toques las narices.
Anne, bunları duymak senin için zor ama Lauren... Amy!
Mamá, sé que no te va a hacer gracia lo que te voy a decir, pero Lauren está... ¡ Amy!
Okulda ünlü olduğumuza göre özel hayatları ortada olan ünlüler gibi davranmalıyız.
Somos famosos en la escuela, así que vamos a actuar como parejas de celebridades que se han separado con gracia en los ojos del público.
Sizin aksinize majesteleri, ben açlığın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
A diferencia de Ud., Su Gracia, yo sé lo que es ser pobre.
Sınır polisinin taşıdığımız yükten pek memnun kalacağını sanmıyorum.
Tengo la sensación de que la patrulla fronteriza no le hará mucha gracia nuestra mercancía.
Biraz rahatlamayı hak ediyorsun.
Te mereces un pequeño... periodo de gracia.
İnsanların gözünden düşmek, Tanrı'nın gözünden düşmekten iyidir.
Prefiero perder la gracia a los ojos del hombre que a los ojos del Señor.
Bu kutsal vaftizliyi,... Tanrı, sevgi ve merhametiyle sana yardım edip, ruhunu kutsasın.
Que con esta santa unción pueda el Señor en su amor y misericordia ayudarte con la gracia del Espíritu Santo.
O'nun lütfu olmasa hepimiz günahkarız. Amin.
Todos somos pecadores salvados por la gracia divina.
Olaydaki espriyi arabaya geçince açıklayacağım.
En el coche te explicaré dónde está la gracia.
Güzel espri.
Tiene gracia.
# Manevi hazineler hediye etmek. #
Donante del libro de los tesoros espirituales. Donante del libro de los tesoros espirituales. Usted es una gracia para el mundo.
# Manevi hazineler hediye etmek. #
Donante del libro de los tesoros espirituales. Usted es una gracia para el mundo.
# Tanrı'ya deli oluyorum. #
Usted es una gracia para el mundo.
Abhimanyu Kaul bu zaferi garantiledi.
Usted es una gracia para el mundo. que estoy loca por el Todopoderoso.
Komik değil.
Eso no tiene gracia.
Ne komiktir ki ben de aynı talimatlarla geldim.
Tiene gracia, yo vine con las mismas instrucciones.
Tanrı'nın izniyle, onu asla bulmayacaksın.
Por la gracia de Dios, vos nunca le encontraréis.
Panik yaptım... Majesteleri...
Quiero decir, su gracia es inconmensurable, Su Majestad.
Efendim, sizin sayenizde kesinlikle iyiyim.
Señor, estoy absolutamente bien con tu gracia.
Umarım herkes senin bereketine ve lütfüne nail olur.
"Que todo el mundo obtener sus bendiciones y la gracia."
Bunu söylemek gerçekten eğlenceli.
Qué gracia que digas eso.
Çaldığın öz ne durumda?
¿ Cómo está funcionando la Gracia robada dentro de ti?
Cennetten ayrıldığında ödünç aldığın öz tükenmeye başladı.
Cuando te fuiste del cielo, tu Gracia prestada estaba fallando.
Daha çok öze ihtiyacın var.
Necesitas más Gracia.
- İçinde iyilik ve zarafet var.
Hay bondad en ti, hay gracia.
- Bana bakan hiç kimse zarafet görmez.
Nadie que me mire ve gracia en mí.
- Yüzünü bir arada görmek çok güzel.
Me alegra que tu cara no se esté cayendo a cachos. No hace puta gracia.
Nasıl hareket ettiğini görmeliydin. Atletikliği, çevikliği, nezaketi.
Debiste ver cómo se movía... lo atlético, la gracia, la agilidad.
Bir şekilde tüm dikkat dağınıklıklarına rağmen piyangoyu onurla ve yüreklilikle tamamlamayı başardınız.
A pesar de las distracciones, han manejado la lotería con gracia y coraje.
Avukatın çok hoşuna gitmemişti ama ciddi bir andı.
Al terapeuta no le hizo mucha gracia pero fue un momento genial.
Hiç komik değil.
El vudú no tiene ninguna gracia desde que vi Vive y deja morir cuando era niño. Eso no tiene gracia.
Artık şakanın tadı kaçtı.
Ya no hace gracia.
Bundan hiç memnun olmayacak.
No creo que le haga mucha gracia.
Sizin için inayet ve merhamet var burada.
Hay gracia y perdón para usted.
Facianın merkezinde Grace var.
La gracia está en la base de la tragedia.
Çok gülmüşlerdi ama.
Me hizo mucha gracia.