Grams traduction Espagnol
46 traduction parallèle
Kesinlikle bir St-Emilion ya da bir Gravet değil.
Desde luego no es ni un Rosette, ni Lyon,... ni un Grams.
Grams her zaman, o merdivenin günaha davet çıkardığını söylerdi.
La abuela dice que la escalera es una invitación al pecado.
İnan bana, biliyorum Pacey. Ama ne yazık ki, Grams'in Şükran Günü Şöleni filiz veren seks yaşamımızdan daha öncelikli.
Lo sé, pero la fiesta de Acción de Gracias de la abuela tiene precedencia ante nuestra vida sexual.
Kremalı soğanlara bile rağmen Grams'i bir alternatif sunduğu için sevmek gerek.
A pesar de las cebollas con crema amarás a la abuela por ofrecer una alternativa.
- Grams!
- ¡ Abuela!
Grams, biliyorum.
Abuela, ya lo sé.
Şükran Günündeyiz. Grams'in bu birbirine uymayan gruba evsahipliği yapması bence oldukça güzel.
Es Acción de Gracias y es genial que la abuela reciba a este grupo de inadaptados.
- Grams'e mutfakta yardım etmeliyim.
Debo ayudar a la abuela.
Grams, ben giderim.
Abuela, voy yo.
Seni Grams'in yanına yollamak.
Al enviarte a vivir con la abuela.
Grams, fileli çoraplar sadece siyah renkli oluyor ve ona uygun deri kamçının da siparişini verdim.
Abuela, las medias caladas sólo vienen en negro y no permiten látigos de cuero.
- Hadi ama Grams. Amigo kızlığının tüm fikri, kadın bedenini objeleştirmeye çalışan bir cinsiyet ayrımcılığı girişimidir.
Abuela, el propósito del porrismo es de ver el cuerpo femenino como un objeto.
Grams, seni kırmayı hiç sevmem ama sen, takım ruhundan biraz daha fazlasını sergiliyordun.
Odio atacarte, pero lo tuyo fue más que espíritu de equipo.
Komşuda birini gördüğümü sandım, ama aslında o Jen'miş Grams'ı rahatsız etmemek için sessizce camdan giriyormuş.
Creí haber visto algo al lado pero era Jen que entraba por la ventana para no molestar a la abuela.
Özür dilerim, Grams.
Lo siento.
- Eve, son olarak Grams'lerin evinde ne işin vardı?
Por última vez, ¿ qué hacías en casa de Jen?
- Yani, senden önce Grams'i şutladık. - Evet.
-... ya lo hicimos con la abuela.
Ne ironiktir ki, Grams bunu onaylamıyor.
Lo que la abuela desaprueba.
- Büyük anne, neler oluyor?
Grams, ¿ qué demonios le ocurre?
Ama büyük anneyle ne konuştuğunuzu bilmiyorum.
Pero no sé lo que tú y Grams habéis discutido.
Büyük anne sağlığı yerinde olmadığı için durumun ciddiyetinin farkında.
01 : 23 : 19,200 - - 01 : 23 : 26,000 La chica que causaba problemas, que revolucionó el riachuelo y desequilibró la delicada balanza emocional de Capeside, y... no quiero que Amy sea ese tipo de persona. Grams es consciente de la realidad de la situación, con su salud y todo lo demás... y las dos sabemos que tú serías un excelente padre.
Büyük anne burada olduğunu söyledi.
Grams dijo que estabas aquí.
Grams, ben zaten seks hakkında her şeyi biliyorum.
Abuela, ya sé todo sobre el sexo
Grams, lütfen!
Abuela, por favor...
- Merhaba, Grams.
- Hola, abuela.
- Grams sadece büyüyü tersine çevirmek için vardır.
- La abuela tiene que deshacerlo.
Oh lütfen, Doktor, Bana Grams deyin.
Por favor, doctor llámeme Abue.
Tamam, Grams.
Bien, Abue.
Gel Grams, sana taksi ayarlayayım.
Venga, Abue, le pediré un taxi.
- Tamam, hücre sayımı, kan kültürü Grams ve Bafe testleri için gönderin.
Llévalo para un recuento celular, cultivo de gram y plasma.
Grams, konsantre olmalısın der.
La abuela dice que me tengo que concentrar.
- Büyükanne, bar nerede?
- Grams, ¿ dónde está el bar?
Grams!
¡ Granos!
Yayına.
Entra Grams.
Grams, biziz.
Grams, somos nosotros.
Yangında iki üniversiteli gencin ölmesinden olsa gerek, Grams.
Bueno, si. Es probable que los dos estudiantes que murieron en el fuego, Grams.
Sağ ol, Grams.
Gracias, yaya.
N'aber, Grams?
¿ Cómo te va, abu?
Büyüklerimin bana öğrettiği birşey varsa, o da asla yalan söylememem gerektiğidir.
Si hay algo que Grams me enseñó, Es nunca decir mentiras.
Sam... 32 grams şeker içeriyor.
Sam... 32 gramos de azúcar.
Sana 300 $ için 4 grams vereceğim. Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.
Te daré 4 gramos por 300 dólares.
- Grams nerede?
- ¿ Dónde está la abue?
Yardımın lazım nine.
Necesito tu ayuda, Grams.
Hiç bu kadar mutlu olmamıştım, nine.
Nunca he estado así de feliz, Grams.
- Büyük annemin.
Oh, son de Grams.
- Günaydın, Grams.
Buenos días, abuela.