Gögüs traduction Espagnol
6,025 traduction parallèle
" Sertifikali Gögüs Teftisçisi.
" Inspector Certificado de Senos.
Ben gögüs kompresyonu yaparken sen ağız yolundan nefes vericeksin!
Asumo las compresiones en el pecho, Usted respiración boca a boca.
Bu istem dişi gögüs spazmiydi. Bak.
No fue risa, fue un espasmo involuntario.
Mary hastalandigindan beri. 4. derece gögüs kanseri. Temiz olacagima yemin ettim.
Porque cuando Mary se enfermó, cáncer de mamas en estadio cuatro, juré que cambiaría para que Caitlin tuviera siempre al menos un padre que la cuidara.
Zorluklara göğüs gerdi...
Es un superviviente...
İlk defa o havuzda göğüs görmüştüm.
Vi mis primeros pechos en esa piscina.
Beni yanlış anlama, göğüs cerrahisi hakkındaki ünlü konuşmana bayıldım.
No me malinterprete, me gustó su discurso sobre ser una gran cirujana torácica.
Göğüs kafesine değmeden, tek darbeyle hızlı bir şekilde öldürmüş.
Una sola perforación, evitó el tórax, la mató rápido.
Programa gastro-j koymam gerekiyor, ve eğer Grey'e ameliyathaneye 7.00'a kadar giremeyeceğini söylersem, göğüs kafesime elini sokacak ve kalbimi pençeleriyle söküp alacak.
Tengo que poner un j-gastro en el calendario, y si le digo a Grey que no puede entrar a quirófano hasta las 7 : 00, va a introducir su mano en mi pecho y a arrancar mi corazón con sus garras.
- Göğüs duvarında çürüme.
- Contusiones en la pared torácica.
- İyi göğüs yükseldi.
- El pecho se mueve.
Kalbimi hisset, sanki göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atıyor.
Siente mi corazón, porque está a punto de abandonar mi pecho.
Zorluklara göğüs germeye alışkınım.
Estoy acostumbrado a pasarlo mal.
Ve göğüs kemiğinin arka yüzünde bir kırık var. Mücadele izleri.
¿ Y la fractura en el plano posterior del esternón?
Hayır, aslında "Mali-göğüs" yazmış.
No, en realidad, dice "Maliboobs".
Ö'nün içine de göğüs uçlarını çizmiş.
Puso pequeños pezones en las O.
Göğsünden, ve göğüs kafesinden vurulmuştu.
Había sido disparada en el pecho, caja torácica.
Göğüs büyütme kanalı.
El canal de aumento de senos.
Eski moda göğüs kuşaklarına güle güle! Tamam, tamam.
Los canadienses también ayudaron a ganar dos guerras mundiales y le dieron al mundo a Neil Young, William Shatner,
Mercedes infilak ettiğinde, içerdeymiş. Ölenin oğlu olduğunu öğrenince, göğüs ağrısı hissetmeye başlamış.
Estaba adentro durante la explosión, sintió molestias al saber lo de su hijo.
Göğüs germek her erkekten beklenen bir şeydir.
Defenderse es algo que se espera de cualquier hombre.
Ve hemen göğüs kafesinin altından onu bıçakla.
Y apuñálalo justo debajo de la caja torácica.
Biliyorum, göğüs cebinde kimliğini görebiliyorum.
Lo sé, puedo ver su identificación en el bolsillo de la camisa.
İnan bana, göğüs kılları yeniden moda oluyor.
El pelo en el pecho está volviendo a ser popular.
Bilin diye söylüyorum, Danielle bu 10 bin doları göğüs implantı için kullanacak.
Para su información, muchachos, Danielle ha prometido usar estos diez mil dólares para implantes de senos.
Sanatçılar eleştirilere göğüs germeli.
Los artistas deben tratar con las críticas. Ya lo sé.
Tam orada, göğüs cebinde.
Es ahí, en el bolsillo.
Göğüs kafesinde yırtık yoktu.
El pecho no estaba abierto.
Sadece göğüs, Judd.
Solo son tetas, Judd.
Ben sadece göğüs kılı olan bir erkek gibiyim.
Yo justo como hombres con pelo de pecho.
Göğüs sesi.
Voz de pecho.
Yırtık belkemiği, kırık göğüs kemiği parçalanmış köprücük kemiği, delinmiş karaciğer ve deli gibi bir baş ağırısı.
Laceraciones en la columna, esternón roto, clavícula destrozada, hígado perforado y un dolor de cabeza de mil demonios.
Buradakini bir Kree kızı yaptı, göğüs kafesimi söküp çıkarmaya çalıştı.
Aquí, una chica kree intentó arrancarme el tórax.
Göğüs ağrısı vardı, vücudu kasılmaya başladı ve bayıldı!
¡ Le empezó a doler el pecho y cayó sobre el manubrio!
O zaman neden göğüs uçların sertleşiyordu?
¿ Por qué se endurecieron tanto tus botones? Sí.
Göğüs dekoltem onu büyüledi.
Mi escote lanzó un hechizo sobre él.
Ben göğüs seni vururum.
Te voy a pegar un tiro en el pecho.
Evet, doğru lanet göğüs...
Sí, justo en el...
Göğüs basışını görene kadar inanmamıştım.
No le creí, hasta que vi lo que levantó.
Anne Maureen... Göğüs kanseri, dördüncü evre.
Mamá Maureen, cáncer de mama etapa 4.
Göğüs kaslarına baksana.
Mira los músculos pectorales.
Terliyorum, yanaklarım kızarıyor, göğüs uçlarım çok hassaslaştı.
Estoy sudando, mis mejillas están rojas, mis pezones estuvieron muy tiernos.
Bu mahkeme, bu ceza ve ben, göğüs ağrısı, hastane ve sen yüksek mahkeme, Yüce divan ve tarih sen de bu çarka dahil olacaksın, Singham!
Estos veredictos, el castigo y yo, el dolor en el pecho, los hospitales y el Tribunal Supremo, Tribunal Supremo... y las fechas. Será atrapado y aplastado en este ciclo.
Sütyen push-up, Daha fazla göğüs var.
Sujetadores push-up, tener más pecho.
Eh, en azından altın duş açıklamak Göğüs.
Bueno, al menos explicar la lluvia dorada pecho.
Göğüs nasıl?
¿ Cómo está tu pecho?
Omuzlar geride, göğüs dışarıda, çene yukarıda.
Hombros hacia atrás, pecho adelante, mentón para arriba.
Kaslı göğüs yapısı.
Los músculos pectorales.
'Doktor, Jhumki göğüs kafesinde bir tümör olduğunu söyledi.'
Donde el doctor nos dijo que Jhumki tenía un tumor en su pecho.
Roger tüm şakalara göğüs gerebiliyordu.
Roger pudo aguantar con todos ellos.
Göğüs uçlarında gezdiririm?
En tus pezones.