Güller traduction Espagnol
810 traduction parallèle
Bu ahmak kim olduğumuzu bir anlasın, yüzünde güller açar.
¡ Si das esa información confidencial sobre nosotros, pondré unos lirios bajo tu cara!
Lâkin düğünde yüzünde güller açacaktır.
Pero ya se animará en la boda. "
Çok hoş güller, Poole.
Son unas rosas muy bellas, Poole.
Beş düzine gül istiyorum... koyu kırmızı güller. Onları bir sepete koyup bu sepeti... yarın sabah Madam Colet'e göndermenizi istiyorum.
Quiero que traigan 5 docenas de rosas... rosas rojo oscuro... y quiero que las pongan en una cesta... y la envíen mañana por la mañana a Madame Colet.
# Bana papatyalar, güller ve... #... orkideler verir, pahalılığına aldırmadan.
Me regala margaritas y rosas y orquídeas Sin importar el precio
Güller ve romantizm operadaki tenor gibidir...
Las rosas y el romance son como el tenor en la ópera :
Bu sandigim telefonsa, güller yerine bana zambak yollayabilir.
Si es Io que creo, cancele las rosas y encargue lirios blancos para mí.
Güller kırmızı, şeker tatlı. Bunu yemen için gönderiyorum.
Son rojas las rosas y muy dulces los bombones aquí tiene alguno para que se emocione.
Eğer öğrenirsen Güller Savaşı çok kolay.
La Guerra de las Rosas es muy simple si os aprendéis la canción.
Ve Raynald, güller ve unutma beni *.
Raynald, rosas y nomeolvides.
Yolladığın güller güzel.
Bonitas rosas.
Güller için teşekkür ederim.
No tiene importancia, Sr. Williams.
Güller için teşekkür ederim. Çok güzelsin.
Gracias por las rosas.
Haşmetmaap için kırmızı güller.
Rosas rojas para Milady.
Neden? Güller benim hobim.
Las rosas son mi afición.
Savaş başlayınca da hoşça kalın güller. Saçmalama.
Y si llega la guerra será "Adiós a las rosas".
Güller hep olacak.
Siempre habrá rosas.
Bu harikulade güller için çok teşekkür ederim.
Muchas gracias por aquellas preciosas, preciosas rosas.
Güller de tıpkı çocuklar gibidir. Bazılarının kısa bacakları bazılarının ise uzun bacakları var.
Las rosas son como las niñas, unas más altas que las otras.
Buraya, kız istemeye gelen biri gibi elinde güller ve bir kutu şekerle gelmemen bir mucize.
Es raro que no se haya presentado como un pretendiente, con rosas y bombones.
Güller kırmızıydı, John Truett'di adı Es'i bir aşk sardı, biliyorduk bu aşkı
Las rosas son rojas, se llama John Esther está enamorada, es un bombón
Annesine güzel güller alırdı
En lindas rosas para su mamá
- Oh, ne güzel güller.
- ¡ Unas rosas preciosas!
"Ne güzel güller" dediniz ve onları dudaklarınıza yaklaştırdınız.
"¡ Una rosas preciosas!", dijo. Y se las acercó a los labios.
Şanslı güller.
Afortunadas las rosas...
Tüm o alkışlar, tezahüratlar, güller... Ama bunlar hiçbir şey.
Tantos aplausos, bravos... bah.
Güller artık yanaklarında yok
Las rosas ya no iluminan tu rostro.
Kadınlar ve çocukların gözlerinde aynı kırmızı güller var.
Las mujeres y los niños tienen las mismas rosas rojas en sus ojos.
Ve Mitch de güller ile dönmedi! Çünkü nerede olduğunu biliyorum!
¡ Y Mitch no vino con rosas porque sé donde está!
O tek başına duran sevimli bir evdi Seaneen ve güller vardı.
¡ Era una casa preciosa, Seaneen, y qué rosas!
- Ve şu güller.
- ¡ Y qué rosas!
Güller gibi.
Para las rosas.
Yine mi güller.
Otra vez las rosas.
- güller.
- Rosas.
Güller açar...
Las rosas crecen... - Oh.
- Oh, güller açarmış.
Las rosas crecen.
Ne güzel güller!
¡ Qué rosas más bonitas!
Sadece koyun, tütün ve güller.
Solo ovejas, tabaco y rosas.
Tütün, koyun ve güller.
Tabaco, ovejas y rosas.
Güller değil - onlar senin için ayrıIdı.
Nada de rosas. Esas están reservadas para ti.
Bana güller getir aşkım
Amor mío,... tráeme muchas rosas.
Çitin orada güller var. Bastığınız yere dikkat edin.
mirad dónde pisáis.
- Kırmızı güller.
Rosas rojas.
- Kırmızı güller...
- Rosas rojas.
- Kırmızı güller kimin için?
- ¿ Para quién necesitas rosas rojas?
Majesteleri, güller.
¿ Ni aunque te lo pida por favor? Majestad, aquí están las rosas.
Bana gülüyor beni öpüyor... Geceleri gelip beni okşamaktan çıldırtıyor. Benimle kibarca konuşuyor bana çiçekler getiriyor, her zaman sarı güller.
Me sonríe... me besa... viene a por mí por la noche... me pone fuera de mí, me acaricia... me habla con dulzura... me regala flores, siempre rosas amarillas... habla de sus caballos, sus mujeres, sus duelos... sus soldados, sus cacerías, habla, habla, habla...
15. yüzyıl sonlarına doğru İngiltere'de taht kavgası yüzünden iki hanedan arasında hizipleşme nedeni olan savaş Çifte Güller ya da Güller Savaşı olarak bilinmektedir. Kırmızı Gül Lancaster Hanedanlığı'nın armasıdır.
Esta historia comienza en la segunda mitad del siglo XV en Inglaterra, después de un largo período de luchas entre facciones rivales por la corona inglesa, y se conoce como La Guerra de las Rosas.
Sarı güller.
Rosas amarillas.
Mavi güller mi?
¿ Rosas azules?
- En sevdiğim çiçek kırmızı güller.
- ¡ También son mis favoritas! ¿ Sí?