Güneş ışığı traduction Espagnol
1,759 traduction parallèle
Sabah. Canlandırıcı meltem ve ılık güneş ışığı harika bir şeyler olacağını söylüyor.
la refrescante brisa y los suaves rayos del sol me dicen que hoy será un maravilloso día.
Hassas güneş ışığı yavaşça karayı aydınlattı.
La amable luz del sol aparece lentamente en la tierra.
Sadece kaybolduktan sonra görebildiğin hassas güneş ışığı.
La amable luz, que sólo pude ver después de haberte perdido.
Bu Hiro'nun bana getirdiği güneş ışığı.
La luz, que Hiro me trajo.
Parlak gözler ve gür bir saç kuyruğu, balık, çiçekler, güneş ışığı...
Toda esa comida con pescado, flores, un atardecer...
Kuvvetli rüzgâr ve akıntı derinlerde güneş ışığının ulaşamadığı canlıları ve bitkileri yüzeye doğru sürüklüyor.
Fuertes vientos y corrientes hacen ascender a los nutrientes y la vida estalla cuando penetran los rayos del sol.
Güneş ışığı rahatsız ediyor mu?
¿ Le molesta la luz del sol?
Kalkanın yüzde 89'u tam güneş ışığında.
89 % del escudo en luz solar completa.
Kalkanın yüzde 91'i tam güneş ışığında.
91 % del escudo en luz solar completa.
Kalkanın yüzde 94'ü tam güneş ışığında.
94 % del escudo en luz solar completa.
Kalkanın yüzde 97'si tam güneş ışığında.
97 % del escudo en luz solar completa.
Tam güneş ışığı.
¡ Luz solar completa!
Virüs kapmış bir erkek bugün kendisini güneş ışığına maruz bıraktı.
Un varón infectado se ha expuesto a la luz del sol hoy.
Yüzümü güneş ışığından koruyor.
Mantiene el sol lejos de mi cara.
Güneş ışığına kavuşabilmek için eğilip büküldüğünden sıska ve biçimsiz olur.
Está endeble y deforme porque se dobla y se enrosca tratanto desesperadamente de tomar un poco de sol.
Birileri gelip büyük ağacı kesmedikçe, küçük ağaç hiçbir zaman güneş ışığı alamaz.
Hasta que alguien no corte el árbol grande el pequeño no va a recibir luz.
Şapka, güneş ışığından korunmak için giyilir.
Se usa así para protegerse del sol.
Bizler güneş ışığından besleniyorduk.
Estuvimos viviendo completamente de la energia solar de cada día
Hepsi güneş ışığından oluştu.
Toda la energia era de la luz solar.
Ve daha sonra antik güneş ışığının varlığını keşfetmeye başladık kömür ve bir parça petrol oradaydı. Ve tarım devrimiyle bunun arasında yavaşça, popülasyonumuz hissettirmeden 1 milyar kişiye vurdu.
y entonces comenzamos a descubrir que existian reservas de la antigua luz solar y encontramos carbon aquí y un poco de petroleo allí... y lentamente entre eso y la revolución agricola lentamente, nuestra población creció hasta que
Bütün bunların hepsini Dünya'da 3 ila 400 milyon yıl önce depolanan antik güneş ışığı ile yapıyoruz...
Estamos haciendo todo esto con la antigua luz solar acumulada que estaba almacenada en la Tierra desde hace 3 y 400 millones de años.
Sancaklar sağda, bayraklar Berliner Dom tarafında güneybatından güneş ışığı vuracak.
Filas de banderas a la derecha, y también en la catedral. El resplandor del sol desde el sudoeste.
Ama bizi yakalarlarsa... Parıltım ve Güneş ışığım var.
Bueno, en caso de que nos alcancen, tengo a Chispita y a Solcito.
Güneş ışığı beni bekliyor
Quiero ya broncearme
Güneş ışığı.
La luz del sol.
Tanrının kudreti şu güneş ışığında bile mevcuttur.
Dios está presente hasta en los rayos de sol.
Sadece güneş ışığı!
¡ Es sólo el sol!
Güneş ışığını yansıtacak kadar hava yoktu.
No hay suficiente aire para reflejar la luz.
- Güneş ışığı nasıl?
- ¿ Qué tal la luz del sol?
Güneş ışığından çok fazla insan şikayet etmez.
No mucha gente se queja del sol.
"Sen bulutlu bir gündeki güneş ışığısın".
Eres un rayo del sol en un día nublado.
Gözlerim bu şekilde direkt güneş ışığını kaldıramaz.
Mis ojos no soportan este tipo de sol directo.
Ryan güneş ışığı, Alex ise ay gibiydi.
Ryan es rayo de sol, Alex es la luna.
Çalıştığım insanlar güneş ışığı değil.
No todos con los que trabajo son un rayo de luz.
Güneş ışığına veda edebilirsin, günışığım.
Ya puedes ir despidiéndote del sol, Sunshine.
"... pencereden güneş ışığı giriyordu ve bu seni düşünmeme sebep oldu.
"el sol está brillando a través de la ventana y me hace pensar en ti"
Herhalde güneş ışığı bile görmemiş.
No creo que haya visto el sol.
Güneş ışığı ve keçi sakalı.
La calientan : el sol y los cabritos.
Evet, tüm bu tepelerde. Ucuz kiralar, bol güneş ışığı... Brime ilçesinde hayat güzeldir.
Si, por todas partes en estas colinas, rentas baratas, sol abundante... buena vida aquí en Brime
Ayrıca dün kazı yaparken öğleden sonra güneş ışığının buradaki adama yansığını gördüm.
Y ayer cuando estuvimos cavando, vi que el resplandor del sol daba sobre ese tipo a finales del mediodía.
3 : 13'te, güneş ışığı diğer gardiyana gelecek.
A las 3 : 13, el sol va a alcanzar al guarda de la otra torre.
Güneş ışığını kaybediyoruz!
Estamos perdiendo la luz!
Nisan Manhattan'a güneş ışığı ve mavi gökyüzü getiriyor
Abril pone sobre Manhattan el sol y el azul.
Güneş ışığının hiç girmediği yerler.
Lugares que nunca han visto la luz del día.
Hayalet olsaydım, güneş ışığı, yüzümün değişmesine yol açardı.
Si yo fuera el fantasma, la luz del sol haría que mi rostro cambiara.
Bence güneş ışığında kalabilir.
Por mí se puede ahogar en la luz del sol.
Bu, Balık Çağı sırasındaki Pagan Güneş Krallığı'nın astrolojik sembolüdür.
Es un simbolismo astrológico pagano para el Reino del Sol durante la Era de Piscis.
Pekala, Dünya Güneş'ten yeterince uzak uzaya yansıtılandan çok daha fazla ısının burada kaldığı. ve mevcut düzen içerisinde yeterli atmosfere sahip olabilen bir gezegen.
Bien, la tierra es un planeta que esta lo suficiente lejos del sol y tiene la suficiente atmosfera de cierta composición para que más calor se quede aquí del que se irradia fuera al espacio.
Yakıcı, mavi güneş ışınlarına yürüyüp... dünyayı demokrasi adına daha güvenli... bir yer yaptığınız için kendinizi tebrik mi edeceksiniz?
¿ Va a salir a caminar bajo la fría, luz azul del sol y felicitarse a si mismo por hacer un mundo seguro para la democracia?
Bence bu güneş sisteminin dışında yaşam olması olasılığını yok saymak dar görüşlülük, evet...
Creo que es de mentes cerradas descartar la posibilidad... de vida fuera del sistema solar, Señor.
Sensiz, güneş sıcaklığını kaybeder... çiçekler, çirkinleşir.
Sin ti, el sol no tendrá calor, las flores, ninguna belleza.
işığı kapat 29
işığı aç 22
işığı söndür 22
işığı yakabileceğimi biliyorum 23
güneş 243
güneşte 16
güneş parlıyor 25
güneş doğuyor 34
güneş doğdu 17
güneş batıyor 22
işığı aç 22
işığı söndür 22
işığı yakabileceğimi biliyorum 23
güneş 243
güneşte 16
güneş parlıyor 25
güneş doğuyor 34
güneş doğdu 17
güneş batıyor 22