English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ G ] / Gıdın

Gıdın traduction Espagnol

20,188 traduction parallèle
Yasadışı bir kurduğunuz ortaya çıktı. Yaptığınız kitap dışı cerrahi kliniği...
Resultó que había montado una nueva clínica quirúrgica ilegal clandestina, donde desarrollaba...
Biliyor musun, altı ya da daha fazla blok atmak isteyebilirsin Dışarıdaki tuhafların takıldığı yer nereden çıktı
Sabes, tal vez quieras irte a seis o más calles fuera de aquí, ¿ donde andan los locos?
d d Nick, bu yaptığın delilik.
Nick, esto es una locura.
Depoya girerken onun hapşırdığını gördüm ve hala dışarı çıkmadı.
Sé que estornudó, entró al almacén y no salió.
Küçük kardeşi Thomas'ı tanıdığınızı söylüyor.
Dice que usted conoce a su hermano pequeño, Thomas.
Kimse hastalığa çare olabileceğini düşünmez, sadece kendileri yerine bir başkasının dışarı çıkarıldığını görürler.
Nadie verá la esperanza de una cura, solo verán el hecho de que alguien que no son ellos sale.
Dr. Cannerts Thomas'ın hastalık bulaştırmadığına beni inandırmıştı. Onun vücudunun virüsü yok edebildiğini, tedavinin şifrelerini taşıdığını söylemişti.
El Dr. Cannerts me aseguró que Thomas no era contagioso, que su cuerpo habia erradicado al virus, que él era el diseño para la cura.
Karantina odasında tanıdığın başka beysbolcular da var mı?
¿ Conoces a muchos jugadores de pelota encerrados en cuartos de aislamiento?
Gerçek birinci hasta Lommers'ın tanıdığı biriydi.
El tipo real era alguien que Lommers conocía.
Katie hastalandığından beri laboratuarından dışarı adımını atmadın. Söyle bana.
No ha sacado un pie fuera de ese laboratorio desde que Katie escupió sangre.
Bizi dışarı çıkaracak doğru kişi olup olmadığın hakkında.
Acerca de si eres el tipo correcto para sacarnos de aquí.
Sen tanıdığım en iyi adamsın.
Eres el mejor tipo que he conocido.
Ben de sizden haklı bir karara varmanızı istiyorum. Ki o da sanığın suçlu olmadığıdır.
Así que les pido que emitan el único veredicto justo, que es no culpable.
Sadece yetişkinler ya da eczacının bizzat tanıdığı kişiler -
Solo las personas adultas, personalmente conocidas por el tendero...
Tanıdığım insanlardan babamın kıçını yalamayan tek kişi sensin.
Eres la única persona que conozco que no está lamiendo el trasero de mi padre.
Hepiniz beni tanıdığınızı sanıyorsunuz.
Todos creen que saben quién soy.
Hayır efendim, değildim. DÇ Arnott'ın izni olmadığı için kaydın yapılması yasa dışıdır.
- Al no dar su permiso el sargento Arnott, la grabación era ilegal.
DÇ Arnott'ın bu binada ateşli silah taşıdığı görülmüştür. Bu, bana kalırsa tatmin edici işlevsellik koşulunu sağlamamaktaydı.
El sargento Arnott fue visto trayendo un arma al edificio que nos dice que no, en mi opinión, sin cumplir una necesidad operativa satisfactoria.
Sands View'daki çocuklardan herhangi biri size ya da tanıdığınız bir memura cinsel istismar şikâyetinde bulundu mu?
¿ Hubo alguna queja de abusos sexuales de los chicos de Sands View a usted, o a alguno de sus agentes, que sepa?
Kiliseydeydim ve pederin o pentagramı kendi kendine kazıdığını gördüm.
Estuve en la iglesia y vi al reverendo hacerse ese pentagrama a sí mismo.
Sen tanıdığım en iyi, en hoşgörülü insansın.
Eres el hombre más amable y gentil que haya conocido.
Acıdığını biliyorum.
Lo sé, duele, duele.
"Flash'ın tanıdığı biri sana önem veriyor." demişti.
"Que le importo a alguíen a quien Flash conoce."
Bana sadece acıdığınız için benimle takıldığınızı söylediğinizi duydum.
Te oí decir que sólo estás conmigo por lástima.
Bu, Bay Lahey'in cesedi aktarıp Bayan Atwood'dan sakladığının kanıtıdır.
Esta es la prueba que el Sr. Lahey movió y escondió el cuerpo para la Srta. Atwood.
Dışarı çıktığını bilmiyordum.
No sabía que salió.
Aslında epey ilgi çekicidir çünkü Fillory hem kıtanın adıdır hem de hükmeden krallığın da adıdır.
En realidad es bastante interesante, porque Fillory es a la vez, el nombre de un continente y de uno de los estados soberanos...
Ayrıca senin bazı diğer konuşma yazarlarını da dışladığını söyledi.
Ella también dice que has marginado a algunos escritores de discursos.
Onların vasatlığı onların dışlanmasına neden oluyor.
Su mediocridad los ha marginado.
Sayın Sekreter... Louisiana 61 oyunu Birleşik Devletler Başkanlığı için Dışişleri Bakanı Catherine Durant'e veriyor.
Señora secretaria Luisiana otorga sus 61 votos para presidente de Estados Unidos a la secretaria de Estado Catherine Durant.
Tanıdığınla tanıştıracak mısın beni?
Hola. ¿ Me vas a presentar a tu conocido?
Alışılmışın, alışılmamışın, mantığın, her şeyin dışında.
Los puestos de ojos, los puestos de trabajo los puestos de comida, todos los puestos.
O artık tanıdığın kadın değil.
La mujer que conocías ya no existe.
Senin tanıdığın kadın artık yaşamıyor.
La mujer que conocían ya no existe.
O kesinlikle benim tanıdığım kadın değil.
Definitivamente no es la mujer que conocía.
Yaklaşık 50 yıl önce Nairobi vahşi bir bölgeydi. Vahşi hayvanların yaşadığı ve nadiren uğrayan göçmen çobanların dışında yerleşimin olmadığı bir yerdi.
Hace algo menos de 50 años, Nairobi era una tierra primitiva, habitada solamente por animales salvajes, a excepción de grupos ocasionales de pastores nómadas.
Ne arkadaşlarınıza, ne ailenize ne de dışarıdaki burada ne yaptığımızı merak eden 50 muhabire anlatacaksınız.
Ni a amigos ni familiares ni a los 50 reporteros afuera que quieren saber qué hacemos aquí.
Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı Avrupa İşleri Müsteşarısınız.
Usted es los EE.UU. del Departamento de Estado de Subsecretario de Asuntos Europeos.
Beni daha iyi tanıdığını sanmıştım.
Aunque me conoces mejor que eso.
Tam da birini tanıdığını düşünürsün.
Vaya... justo cuando crees que conoces a alguien.
Daha kendini temize de çıkarmamışken ölen kadının cenazesine gittin. Bunun davana en ufak, bir gıdım, zerre kadar bile faydası olmadı.
Todavía no has dado tus coartadas y aparecer en el funeral de la víctima no va a ayudarte en tu caso ni un pelo ni lo más mínimo.
Bana bir şans tanıdığını sanıyor.
Cree que me da una mejor oportunidad.
D.C.'de yaşadığını öğrenince de ne kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsin sanırım.
Y puedes imaginar mi sorpresa cuando descubrí que vive aquí, en D.C.
"Kadın düşmanı bir sapığım" dışında ne demeye çalışıyor?
¿ Qué demonios intenta decir aparte de soy un enfermo hijo de puta y misógino?
Anlattığın hikâyenin dışarıdan birine nasıl göründüğünü düşün.
- Vos entendes como suena esta historia para un desconocido.
Ragnor, Valentine büyücüleri avlamaya başladığından beri Londra'nın dışındaki gizli kır evinde saklanıyor.
Desde que Valentine comenzó a cazar Brujos, Ragnor ha estado escondido en su cabaña secreta cerca de Londres.
Magnus seni yüzyıllardır tanıdığını söyledi.
Magnus dice que te conoce hace siglos.
Beni dışarı çıkardığın için seni suçlamıyorum.
No te culpo por haberme sacado.
Çok yakından tanıdığın bir nesne.
Una cosa con la que estás íntimamente familiarizado.
Bacaklarının ağrıdığını söyleyip duruyor.
Entonces dijo que le dolían las piernas.
Bu da şüphelinin bölgeyi tanıdığını gösteriyor.
Lo que nos dice que el sudes está familiarizado con la zona.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]