Hakan traduction Espagnol
260 traduction parallèle
Halifenin başı Hakanımıza getirilene kadar, her gün yüz vatandaş ölene kadar işkence görecektir.
CIEN CIUDADANOS AL DÍA SERÁN TORTURADOS A MUERTE HASTA QUE LA CABEZA DEL CALIFA ESTÉ ANTE EL KHAN.
Eğer izin verirseniz Halifem, Hakan'la aranızda bir toplantı ayarlayabilirim.
Si quisiera, Califa, organizaría un encuentro entre Vd. y el Khan.
Eğer başaramazsak insanlarımız Hakan'ın topukları altında ölecekler.
Si fallamos, el pueblo morirá bajo la sombra del Khan.
Ulu Hakan seni mükemmel bir şekilde ödüllendirecek.
El Poderoso Khan te recompensará.
- Hakan'ın nişanlısını, katillerinin koruması olmadan kılıçlarımızın altına atacağına inanıyor musunuz?
¿ Creéis que el Khan pondría a su prometida bajo nuestras espadas sin la custodia de sus carniceros?
- Büyük Hakan şimdiden sizi kıskançlıkla koruyor, Leydi Amara.
El gran Khan os protege celosamente, señorita Amara.
Söyle bana Hakan neye benziyor?
¿ Cómo es el Khan de verdad?
Eğer sözlerin ulu Hakan'ın kulağına gidecek olursa fena halde kırbaçlanırsın!
Esclavo, te azotarían si tus palabras llegaran al gran Khan.
- Ama Hakan'nın emri!
¡ Pero la orden del Khan!
Hakan'la evlenecek olan, nasıl bir kadın?
¿ Qué clase de mujer se casaría con el Khan?
Ulu Hakan'ın nişanlısını kaçırmaya kim cüret edebilir?
¿ Quién se atrevería a robar a la prometida del gran Khan?
Hakan'a karşı gelenlere ne olduğunu herkes görecek!
La gente verá qué pasa a los que desafían al Khan.
Bilin ki, Ulu Hakan'ın, asil ailemin kanı Moğollarınkiyle karıştığında, Bağdat'a bir kez daha barış ve mutluluk gelecek.
Lo sé, Poderoso Khan, la paz y la felicidad reinará de nuevo en Bagdad cuando la sangre de mi familia se mezcle con la de los mongoles.
Hakan'a karşı gelenlerin işkence görmüş vücutlarına bakarsan isyan etmenin ne olduğunu anlarsın.
Cuando veas los cuerpos torturados de los que se opusieron al Khan, sabrás lo que significa la rebeldía.
Amara, iyiliğin için Hakan'ın kaprislerinin kölesi oldum.
Amara... Por ti he sido un esclavo de los caprichos del Khan.
Hakan sizi çağırıyor, Prens Kazım.
El Khan le llama, príncipe Cassim.
Ama seni Hakan'ın göndermediğini nereden bilebilirim?
¿ Cómo sé que no te manda el Khan?
O zaman mesajımı Ulu Hakan'a ileteceksin.
Llevarás un mensaje al Khan.
- Hakan? - Evet.
- ¿ Al Khan?
Hakan Kazım'ı kendi dere boyuna getirmeli.
El Khan debe llevar a Cassim a su residencia junto al río.
Seni canlı tuttuğumuz sürece Hakan bizi dinlemek zorunda.
Mientras estés viva, el Khan oirá nuestras peticiones.
Savaşın garip talihi, bir hırsızı Hakan'ın sevgilisiyle yan yana oturtuyor.
Extraños son los azares de la guerra que ponen al ladrón al lado de la amada del Khan.
Bu kadar güzel, bu kadar genç birinin acımasız Hakan'la neden evlenmek isteyeceğini çok merak ediyorum.
Me pregunto por qué una mujerjoven y bella se casaría con el despiadado Khan.
Eğer beni öldürürseniz Ulu Hakan sizi öldürmeleri için...
Si me matáis, el Khan enviará soldados para capturaros.
-... askerlerini yollar. - Ulu Hakan yıllardır askerlerini yolluyor ama henüz bizi öldüremedi.
Lleva años enviando soldados y aún no nos ha cogido.
Onu Hakan'a geri götürün... canlı olarak.
Llevadla viva al Khan.
- Ulu Hakan yıllardır size hizmet ettim. Onurumu feda ettim.
Gran Khan, le he servido durante años.
Acıyın, Ulu Hakan! Acıyın!
¡ Ten piedad, Poderoso Khan!
Ulu Hakan!
¡ El Poderoso Khan!
Gördünüz mü Ulu Hakan? Hala size faydalı olabiliyorum.
Lo ve, le sigo siendo útil.
Ulu Hakan, hain köleyi getirmeleri için askerleri yollayacağım.
Enviaré soldados para traerle al esclavo traidor.
Öyleyse neden Hakan'la evlenecek?
Entonces, ¿ por qué se casa con el Khan?
Ulu Hakan, birçok misafir sizin takdirinizi kazanmak için...
Vendrán muchos invitados con lujosos regalos para ganar su favor.
Ulu Hakan için hediyeler.
Regalos para el Poderoso Khan.
- Yağ! Hakan için yağ.
Aceite para el Khan.
Ulu Hakan, Haydar, El Samrah Prensi!
Poderoso Khan, iHaidar, Príncipe de El Samrah!
Hayır, bekleyin Ulu Hakan.
No, espere, Poderoso Khan.
Çeviri : ÜÇ SALAKŞÖRLER ( TONGUÇ-EMİR-HAKAN )
FIN
ÜÇ SALAKŞÖRLER ( TONGUÇ-EMİR-HAKAN )
FIN
Hakanın birliklerinin yardımlarıyla.
- Con las fuerzas de Wang Kan.
Hakan ve babam, ikimiz gibi kan kardeş değil miydi?
¿ Mi padre y Wang Kan no eran hermanos de sangre como nosotros?
Çünkü genç Timuçin yemin etmişti. Hakanın kendisi için parmak oynatmasını istemeyecekti.
- Porque eras orgulloso... y sabías que Wang Kan sólo haría algo si lo favorecía.
Duyduğuma göre Kumlek hakanın şehri Urga'ya saldıracakmış.
Sé que Kumlek se prepara para atacar la ciudad de Urga de Wang.
İşe yarayabilir. Ama hakan şamanı dinlemezse...
Podría resultar... si Wang no sigue el consejo de su chamán.
Hakan oynunu fark ederse asla birlik göndermez.
Si Wang descubre tu engaño, jamás saldremos de la ciudad.
Ey ulu hakan.
Poderoso Khan.
Tüm Moğolların Hakanı ve Bağdat Fatihi, Hülagü Han'ın Emriyle,
POR ORDEN DEL HULAGU KHAN, CONQUISTADOR DE BAGDAD,
Ali Baba'nın başı ve haramilerin yok edilmesi için on bin altın. Moğol Hakanı ve Bağdat Hükümdarı Hülagü'nün emriyle.
10.000 MONEDAS DE ORO POR EL CUERPO DE ALÍ BABÁ
Ulu Hakan'nın nişanlısı!
¡ La prometida del Poderoso Khan!
Ulu Hakan!
Poderoso Khan,
ÜÇ SALAKŞÖRLER ( TONGUÇ-EMİR-HAKAN )
FI N