Haplar traduction Espagnol
4,108 traduction parallèle
Elindeki hapları görüyorum.
Veo esas drogas en tu mano.
Ve eğer bu işin peşini bırakmazlarsa hapları da bulurlar ve sorgulamada patlarsın. Ben de onlara telefonu senin kıçını kurtarmak için aldığımı söylerim.
Y si investigan, encontrarán las pastillas y si encuentran las pastillas, puedes venirte abajo durante el interrogatorio y contarles que yo puse el teléfono en la mano de la víctima para cubrirte el culo.
Bir dahaki intihar girişiminde hapları yutması daha kolay olurmuş.
Sería más fácil para él de tomar sus pastillas en su intento de suicidio siguiente.
Haplar... Hataydı.
Las pastillas... fueron un error.
Haplar ne zamandır beri özel oldu?
¿ Desde cuándo las pastillas son tan especiales?
Kardeşinin üzerinde uyku hapları bulunmuştu.
Encontraron pastillas para dormir en su cuerpo.
Ama tüm o hapları almasından hoşlanmıyordum.
Sin embargo, no me gustaba todas las píldoras que tomaba.
Hangi hapları alıyordu?
¿ Qué eran esas píldoras que tomaba?
Kabinde hapları vardı.
Hay algunas en la cabina.
O hapları içmeni kim söyledi? Ha?
¿ Quién te indicó esas pastillas?
Bazen vitamin haplarını ezip yiyeceklerine katıyorum.
A veces machaco vitaminas y te las echo en la comida.
Ferguson ne dedi? "Haplar analiz edilsin, adamı da kefaletle serbest bırakın" dedi.
- ¿ Qué dijo Ferguson? - Pagó la fianza mientras las drogas se analizan.
Haplar analiz edilsin adamı da kefaletle serbest bırakın.
- Se fue mientras se analiza todo. - Pero...
Haplar, alkol- - bu sen değilsin.
Píldoras, alcohol... esta no eres tú.
Ve uyku hapların, zolpidem oranı 0.9 mg / lt'ymiş.
Y tus pastillas para dormir, el Zolpidem, .9 mg / l.
Onun odasında, yasak bir ilişki yaşıyor alkol ve uyku haplarının etkisinde eylemleri hakkında yalan söylüyor.
En su habitación, teniendo una aventura ilícita... bajo la influencia de alcohol y drogas prescriptas, mintiendo sobre sus actividades.
Sara'nın uyku haplarını analiz ettim.
Analicé las pastillas para dormir de Sara.
Artık çok geç. Şu seni mutlu eden haplarından birkaç tane al ve bana yardım et hadi.
Bueno, ya es demasiado tarde, así que deja que me tome una de tus pastillas de la felicidad y te ayudaré.
Haplarını mı istiyorsun?
¿ Quieres tus pastillas?
Bütün haplarını satsan bile o kadar etmez.
Ni siquiera tienes tantas cosas contigo.
- Peki ya tansiyon haplarımla?
- ¿ Y con mis píldoras para la presión?
- Prostat haplarımla?
- ¿ Las de la próstata?
- Haplar nasıl etki ediyor millet?
¿ Cómo les están resultando esas píldoras? - Increíble.
O hapları icat eden adama.
Al hombre que inventó esas píldoras.
Bir de şu haplar lanet olası prostatımla ilgili bir şeyler yapsa ya.
Solo si la píldora pudiera hacer algo por mi maldita próstata.
Ray, bu hapların halledebileceğinin ötesinde.
Mira, Ray está más allá de lo que pueden manejar.
Bayanlar, bu yüzden, kemik erimesinden korunmanız için kalsiyum katkılı multivitamin hapları almanız çok önemli.
Mindy Lahiri " Señoritas, por es es tan importante que uséis un multivitaminas con calcio para prevenir la osteoporosis en los huesos. ¿ Qué es eso, Erica Todaslasmujeres?
Yani, B planı haplarına yabancı değilim.
No soy ajena al plan b, diré eso.
Eğer kudurmuş hissediyorsan... geceden önce bu hapları alırsın değil mi?
Puedes tomarla la noche anterior Si te sientes un poco emocionada, ¿ ya sabes?
Çok utanç vericidir. Çünkü haplar tezgaın üstündedir fakat eczacınızdan istemek zorundasınızdır. Aslında, ne istediğinizi bilirler fakat istemenizi beklerler.
Es muy vergonzoso, porque esta por todo el mostrador pero tienes que pedírselo a tu farmaceutico y ellos saben lo que quieres, pero te hacen preguntar.
Onlar bana bakarken, içimden : "eyeliner'ımın yerini gördün, ver artık şu hapları" derim.
Están mirándome a mi, y yo estoy como, sabes donde donde esta mi delineador, solo dámelo.
Acıyı durdurmak için verdiğimiz haplar ve yatıştırıcılar yüzünden.
Ella está con drogas y sedantes para el dolor.
- Haplar?
¿ Pastillas?
Bıraktığım şeyler, haplar ve alkol.
Uh, es por eso que estoy libre de píldoras y alcohol.
Oradan geçenler adamın mor ve yeşil haplar içtiğini görmüş.
Los testigos dicen que le vieron tomar... algunas pastillas verdes y moradas.
Evet bu endişe haplarını arttırmamız gerektiği anlamına geliyor.
Sí, significa que hay que aumentarte los medicamentos para tu ansiedad.
Uyku hapları verdi. Bakalım iyileşecek miyim.
Me dio unas pastillas para dormir, ya veremos cómo me van.
Hapların bir yan etkisi olabilir.
Un efecto secundario de las pastillas.
- Her neyse hapları almayı bıraktım. - Sahi mi?
- Da igual, voy a dejar de tomar las pastillas. - ¿ En serio?
Oradan geçenler adamın mor ve yeşil haplar içtiğini görmüş.
Transeúntes dijeron que lo vieron sacar unas píldoras negras y verdes
Teslimat gizliydi. Derek'in adını veremezdi çünkü hapları kimin verdiğini bilmiyordu.
No pudo habernos dicho que era Derek quien proveía porque no lo sabía.
Bütün bu haplar sende olur da nasıl bizle paylaşmazsın?
¿ Cómo es que tienes todas estas píldoras... y no las has compartido?
Büyük babamın haplarını almaya geldim.
Estoy aquí para buscar las pastillas de mi abuelo.
Jess, dün gece hapların etkisindeyken beni istediğini söyledin.
Oye, Jess... anoche, mientras estabas drogada... dijiste que me deseabas. Cállate. Me metiste la mano en el bolsillo.
Hapların bir kutusuna 5 dolar gidiyor.
El precio actual del barril es de cinco dólares cada uno.
Hapları arıyordum, babacığım.
Buscaba pastillas, papi.
Aynen, haplar olmadan hiç çekilmiyor.
Sí, es muy jodido sin las pastillas.
Elbiselerin, kızartma makinen ve tarihi geçmiş ereksiyon hapların.
Tus ropas, tu tostador y tus caducadas pastillas para los huesos de México.
Hayir efendim. Haplar bir lahana kutusundaydilar. - Sonra haplari hemen Caputo'ya getirdim.
No, señora, las pastillas estaban en una caja de panes, y se las traje directamente a Caputo.
Ama haplar mutfaga gidiyordu.
Pero iban a ir a la cocina.
Hayvanat bahçesindeki gibi koca haplar.
¡ Pastillas grandes, como las que usan en elzoo!