Hikaye traduction Espagnol
14,653 traduction parallèle
Sana bir hikaye anlatayım.
Deja que te cuente un cuento.
Tüm ihtiyacım olan, iyi bir hikaye.
Todo lo que necesito es una buena historia.
Uzun hikaye.
Una larga historia.
Beckett ve senin sahip olduğu... gerçek bir hikaye.
Lo que Beckett y tú tenéis... eso es el original.
Basın kokuyu alırsa onlara bir hikaye uydurun.
Si la prensa se acerca, cuéntales un cuento.
Sık duyduğum bir hikaye.
Es una historia que he oído demasiadas veces.
- Bu harika bir hikaye.
- "digresión". - Es una bella historia.
Aslında Wendy Barsetto'yu bulduk,... ama erkek kardeşinden çok farklı bir hikaye anlatıyor.
Nosotros ya hemos encontrado a Wendy Barsetto... y cuenta una historia muy diferente a la de su hermano.
Alicia'nın kendi firmasında başladığı, baro avukatı olarak çalıştığı bir hikaye.
Necesitamos una historia de Alicia... empezando por su propio bufete, trabajando como abogada del colegio.
Çünkü ben ve ortağım farklı bir hikaye uydurmak için birbirimize mermi sıktık.
Porque mi compañero y yo tenemos huecos de bala que dicen otra historia.
Yaşarsan hikaye olmaz.
Vives, no hay historia.
Bu hikaye eski günlere, üniversite zamanına dayanıyor.
Bueno, es porque hace tiempo, cuando estábamos en la universidad...
Hikaye böyle.
Esta es la historia.
Tamam, bir hikaye daha anlatıyoruz sonra da doğru yatağa gidiyoruz, tamam mı?
Bueno, tenemos una historia más, y luego tenemos que ir a la cama, ¿ de acuerdo?
Ama hikaye... Ama hikayenin yarısı yazılmış. Bir nedenden, yazmayı bırakmış.
El artículo, sin embargo... el artículo está a medio escribir.
Bu hayatımda duyduğum en üzücü hikaye.
Esa es la historia más triste que jamás escuché.
Nasıl böyle bir hikaye uydurabilirsin?
¿ Cómo puedes inventarte una historia así?
- Uzun hikaye.
- Es una larga historia.
Bir hikaye.
Una historia.
- Bende hikaye falan yok.
- No tengo historias.
! Uzun hikaye.
Es una larga historia.
Kederle ve intikamla dolu bir hikaye ama seni ilgilendirmiyor.
Es un cuento de dolor y venganza pero eso no es lo que nos ocupa ahora.
O tipleri bilirsin. Hikaye anlatmaya bayılıyorlar.
Bueno, ya conoces al tipo Le gusta contar batallitas.
Gelecek haftaki hikaye doğum yerimle alakalı olacak.
La próxima semana, la historia sobre dónde nací.
Aslında daha çözülmemiş pis bir hikaye vardı ve o hikayenin bir polisi kahramanlık manşetlerine alacağından şüpheliyim.
Luego hubo una historia más caótica, una que aún no ha sido resuelta, pero dudo que esa consiguiera titulares sobre heroísmo policial.
Yeni TV dizilerinin ilk bölümlerini analiz ediyor ve hikaye hakkında tahminler yapıyor,... kim kiminle yatacak ya da kim öldürülecek gibi.
Analiza el episodio piloto de una serie de televisión y predice aspectos de la trama, como quién se acostará con quién y quién va a morir.
Elinde duymamı istediğin bir hikaye var.
Sólo tienes esta historia que usted quiere que yo oigo que sacado de su aljaba.
Ve bu iyi bir hikaye ama ne istiyorsun?
Y es una buena, pero ¿ qué es lo que quieres?
Neyse ya, uzun hikaye.
¿ Sabes qué? , es una larga historia.
Anlatılmayacak kadar uzun bir hikaye.
Eso es demasiado tiempo una historia que contar.
Kesinlikle anlatacağım türden bir hikaye.
Definitivamente eso en mis memorias.
Uzun hikaye.
Larga historia.
- Nasıl bir hikaye uydurursunuz bilmem.
No me importa qué historia tengan que inventar.
Bir gün gökyüzünden yatağa düştüler. Büyüleyici ve merak uyandırıcı bir hikaye.
Fascinante, una historia iluminadora.
Bu sırada kilitten DNA örneği almak zaman alacak, o sırada başka bir hikaye anlatabilirdi.
Con el tiempo que lleva obtener una muestra de ADN de ese candado, podía haber preparado una historia diferente.
Çünkü inanılmaz bir hikaye.
Porque es una historia muy loca.
Şimdi de haber merkezimizden bir hikaye geliyor.
Y ahora, más de la historia desde nuestro centro de noticias.
Seni acıklı bir hikaye anlatman için mi gönderdi?
¿ Te envió para conmoverme? ¿ Es muy cobarde para enfrentarme?
İhanete uğradığını hissediyorsan üzgünüm, ama hikaye harikaydı. Sen de kullanmıyordun.
Lo siento si te sientes traicionado, pero eso fue una gran historia, y no se estaba utilizando.
Uzun hikaye.
Es una larga historia.
Burada olduğunu yeni öğrendim, oldukça uzun bir hikaye.
Uh, nos acabamos de enterar de que ella está aquí. Está-es una larga historia.
Garip hikaye.
Menuda historia.
Fransız kornosu çalmak istemiştim ama annem ciğerlerimin yetmeyeceğini düşündü. Sonra bana bir pikolo aldı. Böylece hikaye başlamış oldu.
Quería tocar la trompa, pero mi madre pensó que se me lastimaría un pulmón, así que me trajo un flautín, y el resto es historia.
- Milo Edwards'ın çocukken Transformer ile gitar arasındaki seçimle ilgili büyük hikaye.
La gran historia de cuando Milo Edwards era un niño... y tuvo que elegir entre un Transformer y una guitarra.
Onun anlattığı hikaye bu.
Es la misma historia que contaba él.
- Bu uzun hikaye. İmzalar atıIıyordu!
- Es largo. ¡ Íbamos a firmar!
Rustbelt Memorial Havalimanında üzücü bir hikaye var Mohican Havayollarının tüm uçuşları bagaj idarecilerinin grevi nedeniyle yapılamıyor.
Tristes noticias del aeropuerto Rustbelt, donde la huelga de maleteros de Mohican Airways detuvo los vuelos.
Tek bir hikaye çekilmemesi fikrine bayıldım.
Me gusta la idea de que estamos no hacer sólo una historia.
Bağımsız bir bölümde bile, ilerleyen bir hikaye var.
Incluso en un episodio independiente, hay algo de historia para avanzar.
Hikaye çok ama çok sürükleyici bir yere gidiyor, şu an için zamanına fazlasıyla uygun bir yere.
La historia va en alguna parte realmente, realmente fascinante, Y algo que es muy oportuno en estos momentos.
Chris oynamam için bana birçok hikaye sağladı.
Chris me dio mucha historia para jugar con...