Hukuk traduction Espagnol
5,591 traduction parallèle
Hukuk firmasını ve altındaki bodrum katını patlatmışlar. 6 kişi yoğun bakımda.
Sacó el bufete de abogados y el sótano debajo de ella. Seis personas en cuidados intensivos.
Büyük bir patlamaydı ama binayı indirmeye çalışmamışlar, sadece hukuk firmasını.
Así que fue una gran explosión, pero weren y apos ; t tratando sacar del edificio. Sólo la firma de abogados.
Konu futbol, hukuk ya da yerel tarih olmadıkça tabii.
Solo habla de fútbol, leyes o historia local.
Özellikle hukuk olanlar.
Especialmente respecto a la ley.
Mike Ross hiçbir zaman hukuk fakültesine gitmedi.
Mike Ross nunca fue a la facultad de derecho.
Senden istediğim şey senin benim hukuk büromda olmayacağını bilmen.
Lo que quiero de ti es que sepas que has terminado en mi bufete.
Fakat bu hukuk bürosundaki herkes senin için ölü olamaz, çünkü er ya da geç, birilerine ihtiyacın olacak.
Pero todos en este bufete no pueden estar muertos para ti, porque antes o después, vas a necesitar a alguien.
Hukuk fakültesindeyim.
Estoy en la facultad de derecho.
Hukuk Fakültelerine Kabul Sınavları'nı zor geçtin.
Apenas pudiste pasar el examen para entrar en la facultad.
Hukuk bürom kahve dedikodunuza engel olmasın.
No dejéis que mi bufete se interponga en vuestra reunión del café.
Başka bir hukuk bürosuyla bir ihtilafımız var.
Tenemos una pequeña disputa con otro bufete.
Eğer bir hukuk şirketinin dosyalarını didik didik etmek istiyorsan bana "ima" lardan fazlasıyla gelmelisin.
Si quiere rebuscar entre los archivos de bufetes, será mejor que venga con algo más que insinuaciones.
Bu şirketi kurduktan 13 yıl sonra,... küçük tüzel bir hiçlikten Chicago'nun en iyi iki hukuk firmasından biri haline geldiğini gördükten sonra,... benim için artık ayrılmanın zamanının geldiğine karar verdim.
Luego de fundar este bufete hace 13 años... y verlo transformarse de ser una compañía mediocre... a ser uno de los dos mejores bufetes de Chicago... Creo que es momento de... es momento de que yo dimita.
Orası bir hukuk firması değil.
Eso no es un bufete.
Hukuk öğrencisi bile şüpheli şahsı davada suçsuz çıkarır.
Un estudiante de primero de derecho se cargaría la identificación en un juicio.
Hukuk fakültesinin ödemeleri için babama gitmememin bir sebebi var diyelim.
Digamos que solo hay una razón por la que no acudí a mi padre para pagar la carrera.
Harvard hukuk diploması, yüksek onur derecesi Coif Nişanı.
Licenciatura en Harvard, summa cum laude, Orden de la Excelencia.
Ama yıllıkta yok ve kredi raporuna göre de hukuk okulundayken adresi New York'muş.
Pero no en el anuario, y de acuerdo con su extracto bancario, su dirección durante su carrera estaba en New York.
- Garip bir şekilde büyük bir hukuk bürosuna gidiyorlar.
Curiosamente, parecen dirigirse hacia una gran firma de abogados. ¿ Cuál es la dirección?
Rüya Takımı. Harvard Hukuk'tan.
Estudió en Harvard.
bir politikacı ofisi düzeltmek için asla bir hukuk adamını kullanmamalı bu olay sistemi çökertmez mi sence?
¿ Un aficionado político con un título de abogado que nunca ha usado... para arreglar una oficina que está rota?
Şehirdeki tüm büyük hukuk firmalarını kontrol ettim. Hiçbiri senin bir özgeçmişini almamış.
Verifiqué con cada gran bufete de la ciudad, y ninguno de ellos recibió un curriculum de tu parte.
İkiniz de biliyorsunuz ki, hukuk okulundan hemen sonra Pearson Specter'a geldim ama burasının çalıştığım tek yer olduğunu bilmiyor olabilirsiniz.
Ambos saben que llegué a Pearson Specter justo después de salir de la escuela de derecho, pero lo que puede que no sepan es que este ha sido el único lugar donde he trabajado.
Hukuk kuralı herkese uygulanır yargıç.
La ley se aplica a todo el mundo, juez.
Hayır, o benim hukuk fakültesinden arkadaşımdı.
No, era amigo mío de la escuela de abogados en USC.
Sadece işemek istiyorum! Tanrım. Hukuk fakültesinde ona yanık olan bir adam mı ne.
¡ Solo quiero ir a mear! Dios.
Ben Taylor Reece. WellZyn'ın halkla ilişkiler bölümünde baş hukuk müşavirliği yapıyorum.
Soy Taylor Reece, abogada principal, relaciones públicas de WellZyn.
Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra,
Después de la escuela de leyes,
- Hukuk öğrencisi misin?
¿ Estudiante de derecho?
Ivy ligi hukuk okulları.
las cinco facultades de derecho de la Ivy League.
- Aynı hukuk fakültesine gitmiştik.
Fuimos juntos a la escuela de leyes.
- Jeremy'nin hukuk şirketinin...
Y Jeremy y apos ; s bufete de abogados...
Siz ikiniz hukuk fakültesinde ayrılmaz ikiliydiniz.
Ustedes dos eran inseparables en la escuela de leyes. Que pasó?
- Babasının hukuk şirketi.
Su padre y apos ; s bufete de abogados. - ¿ Hay...
Hukuk fakültesi için para bulmaya çalışırken bile.
Incluso cuando intentaba conseguir dinero para ir a la Facultad de Derecho.
Hukuk sistemimizde.
-... en nuestro sistema. Sí Señoría.
Tüm hukuk sistemimizin esası budur.
Es la base de todo nuestro sistema judicial.
Winslow, Hertz ve Granger... Jeremy'nin hukuk firması.
Winslow, Hertz y Granger... el bufete de abogados de Jeremy.
Hukuk ortağını temsil etmek demek çıkar çatışması demek, öyle değil mi?
La firma y apos ; s representación de su socio legal significa que está en conflicto, ¿ no?
- Anladığımız kadarıyla Bayan Florrick,... sizin hukuk ortağınızı kovuşturuyor, ve bu nedenle siz de mahkemede...
- Tenemos entendido, la señora Florrick, que está procesando a su pareja de hecho, y que ha luchado...
Tüm saygımızla, bir hafta daha istiyoruz. SOLANO AVUKATI : YALE HUKUK OKULU
Con todo el debido respeto, solo pedimos una semana. ¿ Otra semana?
Bu benim hukuk ortağım Elsbeth Tascioni.
Esta es mi socia, Elsbeth Tascioni.
Sen hukuk fakültesindeyken sürekli buraya geldiğimizi hatırlıyorsundur...
¿ Te acuerdas de que solíamos venir aquí cuando estabas en la facultad de derecho siempre y...?
Hukuk üzerine çalışmadan evvel.
Antes de que salga a practicar la abogacía.
-... hukuk uygulamasının askerileştirilmesi.
militarizar a la policía.
Hukuk sistemimizde, herkes kuvvetli bir savunmayı hak eder.
En nuestro sistema legal, todos merecen una defensa vigorosa.
- Evet, kendi hukuk şirketini açtın, kocanın işinden ötürü sorumlulukların var, ailen var ve şimdi de Eyalet Savcılığına adaysın.
Sí, abriste tu propio bufete de abogados, tienes responsabilidades que vienen con el trabajo de tu esposo, está la familia, y ahora te postulas para la fiscalía.
Frank Prody'nin öğrenciyken yazdığı bir Hukuk Makalesi.
Es un artículo de revisión de la ley que Frank Prady escribió como estudiante.
Hukuk dilinden pek anlamam ama sanki siz ona izlerini örtmesi gerektiğini söylemişsiniz gibi.
No hablo la jerga legal... pero me suena como si le hubiera dicho que cubriera sus rastros.
Üniversitenin hukuk kurulu karşısına çıkacak bugün Savunmasını yapıp tecavüzcüyü kovdurmaya çalışacak.
Hoy va a presentarse ante el comité judicial de la universidad para intentar que expulsen a ese hombre.
Kendi hukuk şirketimde ortağım.
Soy socio de mi bufete de abogados.