Humana traduction Espagnol
11,140 traduction parallèle
- Sen insansın!
- Eres humana.
Ben insanım, hatırladın mı?
Soy humana, ¿ recuerdas?
Christine insan olarak doğdu.
Christine empezó humana.
Ne olduğunu bilmiyorum ama hiçbir zaman insan olmadı.
Lo que sea que es nunca fue humana.
Benim bencil olduğumu düşünüyorsun. Bu yeni bir canlı dünyaya getirme dürtüsü benim bir parçam.
Crees que soy egoísta, esta necesidad de crear una nueva vida humana, una que tenga una parte de mí.
Kuzenim benim de onun yaşadığı güvenli, insansı çocukluğu yaşamamı istemişti.
Mi primo quiso que yo tuviera la misma segura... niñez tipo humana que él tuvo.
Bu asansör bir insan petri kutusu gibi ya, otobüste beklemek gibi resmen.
Este ascensor es una placa de Petri humana, es como estar parada en clase turista.
Teşekkür ederim Rick. Koruyucu bir melek mi yoksa insan yıkı güllesi mi?
Gracias, Rick. ¿ Ángel guardián o bola de demolición humana?
- Meğerse taktığı maske kendi maskesiymiş, adamın kendi yüzü.
Resulta que se hacía sus propias máscaras con piel humana.
- Sen bir insansın.
- Tú eres humana.
Şimdi, çabuk, insan zinciri oluşturun.
Rápido, armen una cadena humana.
Sylvester, ayaklı hesap makinemiz.
Sylvester es una calculadora humana.
İnsan hayatı uçup gidiyor.
La vida humana es fugaz.
Vicdanının yenilenmeye ihtiyacı olacağını düşünmedim insan iyiliği kuyusunun kuruyacağını düşünmedim.
No pensé que tu consciencia necesitaría renovarse, que el pozo de la amabilidad humana se secaría.
20 milyon Zygon'a insan biçimi alma izni verildi ve artık aramızda yaşıyorlar.
A 20 millones de zygons les han permitido tomar forma humana y ahora viven entre nosotros.
Kocanın hayatına karşılık bu insanı öldürür müsün?
¿ Asesinarías a esta humana, a cambio de la vida de tu esposo?
Alak'ın annesi insan kültürü konusunda oldukça bilgili.
La madre de Alak esta muy bien instruida en la cultura humana.
Düşen UFO'ların teknolojisiyle yapılmış gemilerde özenle sahnelenen sahte kaçırılmalarla her şeyden habersiz insanlar üzerinde deneyler yapılıyor. Gen düzenleme ve uzaylı embriyolarının zorla yerleştirilmesi yöntemi ile uzaylı melezi yaratmak da dahil.
Las pruebas se realizaron en sujetos humanos desprevenidos en secuestros elaborados por etapas, en naves usando tecnología extraterrestre recuperada de los platillos caídos incluyendo la hibridación humana a través de la edición de genes y la implantación forzada de embriones extraterrestres.
Ama hayal etmek zor değil. Hükümet 70 yıldır uzaylı teknolojisini kullanıyor ve gizliyor. Üstelik insan hayatı ve gezegenin geleceği pahasına.
Pero no es difícil de imaginar un escondite del Gobierno, acaparando tecnología extraterrestre durante 70 años, a expensas de la vida humana y el futuro del planeta.
Ademoğlundan kalan birçok şeyi koruyan bir şehri.
Que protege la mayoría de lo que queda... de la raza humana. Tomaste la decisión correcta.
İnsan doğası işte.
La naturaleza humana.
Gabriel'i öldüreceksek eğer, insanoğlundan hayatta kalanlar sıkı sıkıya birlik olmalı.
Los supervivientes de la raza humana van a tener que permanecer juntos si quieren matar a Gabriel.
Uzun zamandır Baba'mızın emri üzerine insan kanı döktük.
Durante eones, hemos derramado sangre humana por orden de Padre.
İnsanoğlunun neslinin tükenmesiyle bitmeyecek.
No con la extinción de la raza humana.
Melek mi yoksa insan kısmı mı bilmiyorum ama onlardan birisi beni fena benzetti.
Bueno, no sé si fue la parte de ángel o la parte humana, pero creo que una de ellas me ha pateado el culo.
Sadece bedenden ayrılmış üst melekler insan ruhuyla bir çift canlı olabilir.
Solo los ángeles superiores sin cuerpo son lo suficientemente poderosos para formar una díada con un alma humana.
Onu insan olarak görmüyorsun, değil mi?
Porque no crees que ella es humana, ¿ o sí?
Cobalt prosedürlerinde insanların hayatlarına son verilmesi gibi...
Cobalt incluye procedimientos para la conclusión humana de...
Fazla görünmek için seni istedim.
Quería que parecieras más... humana.
İnsan oğlunun şiddet ve suç aleti tasvir etme ihtirasını asla küçümseme.
Nunca subestimes la pasión de la raza humana por reconvertir las herramientas de violencia y caos.
Yapay zeka kendisinin hayatta kalması için, insan ırkına ihtiyacı olmadığını anlarsa, ne olu?
¿ Qué pasará cuando la inteligencia artificial se dé cuenta que la raza humana ya no es necesaria para su sobrevivencia?
İnsan doğası, bizi gerçekten onlardan ayıran şeydir.
La naturaleza humana, lo que realmente nos separa de ellos.
İnsan değilim.
No soy humana.
- Az kalsın beni insan olduğuma inanmaya itiyordun.
Me has arruinado al hacerme creer que soy casi humana.
Sekiz topların aksine, senin terimin, benim değil, üst melekler vücut kontrolünün bir kısmını insanlarla paylaşabilir.
Al contrario que los bola ocho... tu plazo, no el mío... el ángel superior comparte el control del cuerpo con el alma humana.
Ama insan etiyle temas ettiğinde parçalara ayrılıyorlar.
Pero se deshacen al impactar carne humana.
Birinin hedefinde değil.
No una diana humana.
Sisteminde bütün insanlığı yok edebilecek ölümcül bir virüs taşıyorsun. "Kim kim için daha iğrenç" oynamak istiyorsan bence sen kazanırsın.
Llevas un virus mortal en tu sistema que podría acabar con toda la especie humana, así que si juegas al "quién es el más asqueroso de los que juegan", creo que ganas.
İttifakları, insan hayatını her yönüyle büyük ölçüde etkiliyor ürünlerin değer ve dağılımı para, silahlar, su, benzin yediğimiz yiyecek bize kim olduğumuzu söyleyen, inandığımız bilgiler.
Su efectos de alianza cambian de forma radical en todos los aspectos de la vida humana... el valor y la distribución de productos básicos, dinero, armas, agua, petróleo, los alimentos que comemos para vivir, la información en que nos basamos para decirnos quiénes somos.
İnsan zayıflığı, arındırılması gereken düzensiz bir yozlaşmadan ibaret.
La fragilidad humana es una corrupción inestable que debe ser eliminada.
İnsan hayatı her zaman evrimleşir Ultron.
La vida humana siempre evoluciona, Ultron.
Adamın hayata saygısı yok.
No tiene consideración por la vida humana.
- İnsan kanı ve monocane vererek Hyde olarak kalmamı sağladılar.
Me dieron sangre humana y monocaína para mantenerme como Hyde. ¿ Para qué?
Olabildiğince insancıl yollardan ölmeyi hak ediyor bence.
Se merece morir manera más humana posible.
Bizim işimiz dünyaya kaliteli bir dişi insan evladı sunmak.
Nuestro trabajo es presentar al mundo a una mujer humana de calidad.
İnsan ruhunun ağırlığına da 21 gram derler.
Dicen que el alma humana pesa 21 gramos. Olvídalo.
Ah, yeni bir insan evladı yaratmak var ya.
Crear una vida humana.
Anne babasının bile terk ettiği bir paçavrasın sen.
Solo eres basura humana, abandonada incluso por tus padres.
Ama mahkumları yerleştirmeyi kar şirketlerine bıraktığınızda tüm insancıl şeyler kapının dışında kalıyor.
Pero poner viviendas de reclusos en manos de empresas con fines de lucro y toda la decencia humana se va por la ventana.
Ama insan aklının bir başka karanlık yönü daha var.
Pero hay otro lado más oscuro en la mente humana.
Bağnazlık insanlar arasında eskiden beri yaygın.
La intolerancia es tan antigua como la sociedad humana.