Huzurlu traduction Espagnol
2,215 traduction parallèle
Sıcak ve huzurlu..
Estarás bien y calentita.
Huzurlu olmadığını biliyorum ama onun için üzülemiyorum.
Pasa por un momento difícil, pero me cuesta tenerle lástima.
Ameliyathane sessiz bir yerdir, huzurlu.
El quirófano es un lugar tranquilo y pacífico.
Muhtemelen kendini huzurlu hissediyorsundur, açıkça ve sansürsüz konuşma dürtüsü.
Usted probablemente está sintiendo la claridad, un impulso para hablar sin censura.
Los Angeles'ta olsaydı bu haydutlar, orada otururlardı ve bu varoşlar da daha huzurlu olurdu.
Bueno, si las pandillas de Los Ángeles se hubiesen quedado allí, la vida en los barrios sería buena otra vez.
Biraz daha huzurlu. Belki biraz daha... Daha nazik.
Un poco más relajado tal vez un poco más amable.
Örneğin... Seni takip edersem hayatım huzurlu olacak. Ama...
Por ejemplo... si yo me fuese contigo, mi vida sería pacífica.
Çok huzurlu.
Está muy tranquilo.
Aslında onları yol kenarında doğal yollardan, huzurlu bir şekilde ölürlerken buldum. Cara.
En realidad, los encontré a un lado del camino, donde murieron de una pacífica muerte natural.
Çok huzurlu ve rahatlatıcı bir yer hayal et.
Sólo imagínate un lugar que es muy pacífico y muy relajante.
En azından bu huzurlu ortamın tadını çıkarmalısın.
Deberías disfrutar de esta paz mientras dure.
Onlar, Kralınız büyücülüğe savaş açmadan önceki huzurlu dönemde yaşayacak kadar şanslılarmış.
Ellos fueron afortunados por vivir en tiempos de paz. Antes de que tu rey le declarara la guerra a la hechicería.
- Güzel, huzurlu Holysand.
- El dulce y pacífico Holysand.
Şu önerdiğin güzel, huzurlu kasabaya nasıl giderim peki?
¿ Y cómo llego a ese dulce y pacífico pueblo que me recomendó,
Yani, yolculuğa stres neden oluyorsa, o zaman bu bebeğe en huzurlu gebeliği yaşattırmalıyız.
Si el estrés ocasiona que viajes hay que darle a este bebé la gestación más serena del planeta.
O yüzden huzurlu ol, Gary.
Sólo sé Zen, Gary.
Huzurlu hissediyorsunuz.
Se siente tranquilo.
"Tom sabah 8'de huzurlu ve acısız bir şekilde vefat etti."
"Tom ha muerto a las ocho, silenciosamente y sin dolor."
"Evdeki durumum katlanılamaz bir hal aldı..... şu an yaptığım şey pek çok insanın yaygın olarak yaptığı bir şey ; yorucu hayattan uzaklaşıp son günlerimi yalnız başıma huzurlu bir şekilde geçirmek."
Mi posición en la casa se ha vuelto intolerable. Lo que estoy haciendo ahora es lo que la gente ha hecho comúnmente... dejar su vida mundana atrás... para pasar sus últimos días en paz y soledad.
Lev Nikolayevich'in dün gece gerçekten huzurlu bir uyku çektiğini bilmek eminim sizi de en az benim kadar memnun edecektir.
Estoy seguro de que todos estarán tan aliviados como yo... que Lev Nikolayevich haya dormido una noche relativamente pacífica.
Yanıldığım kanıtlanınca da, derin ve huzurlu bir uykuya daldım.
Pero ahora que había comprobado que estaba equivocado, pude sumergirme en un profundo, relajante y satisfactorio sueño.
Hatta hayli huzurlu, neredeyse bir özgürlük.
Incluso es bastante tranquilo, casi liberador.
Bütün bi günde yapacaklarından vazgeçmek, huzurlu olmak demek değildir.
Si en todo el dí a no estás en paz.
Huzurlu olduğum tek zaman bu.
Esta es la única vez que estoy en paz.
Altmış yaşlarında bir adam tanıyorum. Huzurlu bir emeklilik dönemi geçireceğini düşünüyor.
Conozco a un señor de unos 60 años que estaba pensando en cómo iba a disfrutar su retiro.
Dürüst olmak gerekirse Shane, büyük şehirden biri buraya transfer edildiği zaman bunun sadece iki sebebi olabilir. Ya o korkaktır huzurlu bir görev istiyordur ya da kolay bir terfi peşinde koşan yeni biridir.
Ahora, para serle honesto Shane,... cuando alguien de la ciudad solicita su traslado aquн... sуlo puede ser por dos cosas... o es perezoso... y quiere un trabajo suave... o es un nuevo buscando una promociуn fбcil.
İşte o an kendimi çok huzurlu çok mutlu hissetmiştim.
Y me sentí... tan tranquilo... y seguro.
Hiçbir zaman huzurlu bir insan olmadı.
Nunca lo conocí en paz.
Huzurlu görünüyordu.
- Parecía... pacífica.
Kardeşlerim, huzurlu olun. Sakin olun.
Hermanas, fiiquem en paz.
Sakin ve huzurlu
Algo pacífico y tranquilo.
Bu yüzden biraz huzurlu olsun istiyorum
Así que... Quería dar la gente un momento de paz.
Başkentin huzurlu görüntüsünün ardında aslında tehlike pusuda iplerini koparmayı bekliyordu.
La ciudad de Luoyang exterior calma pero por dentro era una guerra civil. A la espera del estallido de la guerra
Bunu yönetimle görüşmem gerek, ama sanırım bir yıl için anlaşabiliriz, huzurlu bir yıl.
Tengo que preguntarle a mis jefes, pero... Con esto te puedo conseguir un año, fácilmente.
- Kendinizi huzurlu hissediyor musunuz?
- ¿ Te sientes afortunada?
Çok huzurlu bir histi.
Experimente una sensación muy pacifica.
Şu anda işimden memnunum ama bilmiyorum, artık daha huzurlu olsam da özel hayatımda hala o özel kişiyi bulamadım.
Ahora estoy contenta en cuanto a mi trabajo pero... No sé. Aunque hay más equilibrio...
Mektubu almana rağmen hala huzurlu değilsin, değil mi?
Tú tienes tu carta y no por eso estás en paz, ¿ no?
Bilirsin, bazen böyle şeyler olur ve umuyorum ki, bir gün sen ve ben bir yerlerde oturup, huzurlu bir şekilde geçmişten bahsederken, bunun harika bir macera olduğunu düşünürüz.
Pero a veces Ias cosas pasan así. Y espero que algún día, nosotros podamos sentarnos cómodamente en algún lado y mirar esto como Ia gran aventura que es.
Huzurlu günler, güzel çocuklar ve uzun bir ömür beklerken en dayanılmaz fırsat çıksa karşıma, şerefimi şehvete döndüremez.
Como espero días de paz, y larga vida ni la mayor tentación de nuestra carne cambiará mi honor en lujuria,
O çok güzel ve çok huzurlu değil mi?
¡ Qué bella y calmada! ¿ No le parece?
Dünyada buradan huzurlu bir yer yok.
Es verdad. No hay mejor bosque en la tierra que este.
Böylece hepimiz huzurlu hayatlarımıza devam edebiliriz.
Entonces, todos volveremos a vivir en paz.
İlişkinizde huzurlu ve mutlu muydunuz?
¿ Estaba satisfecha y contenta con la relación?
Ne, sen huzurlu bulmuyor musun?
¿ Qué? ¿ No está relajado?
Bu adam kendi yatağında, arkadaşlarının yanında huzurlu bir ölümü hak ediyor.
Un hombre merece morir en la comodidad de su propia cama, rodeado de sus amigos.
Bazıları gerçekten, sadece mutlu değil huzurlu da.
Algunos verdaderamente parecen, no solo felices, sino satisfechos.
Şarkısında, beyaz güllerin yetiştiği, leylakların mis gibi koktuğu huzurlu mezarlıklardan insanların gözyaşlarıyla sulanan yemyeşil çimenlerden söz ediyormuş.
Cantó en la calma del cementerio, donde crecen las rosas blancas donde las flores marchitas endulzan el aire, y donde la hierba está siempre verde, mojada con las lágrimas de aquellos que todavía están vivos.
Bülbül tekrar ötmeye başlamış imparator ise tatlı bir uykuya dalmış. Huzurlu rahat bir uykuya! "
Cantó hasta que el emperador cayó en un sueño profundo y refrescante, un sueño dulce y suave ".
537 00 : 27 : 48,829 - - 00 : 27 : 49,643 Bu yüzden ameliyat masasında yüzü bu kadar huzurlu.
Es la razón por la que está tan tranquilo antes de su cirugía.
"Keats huzurlu bir şekilde öldü."
Keats murió imperceptiblemente. "