Icabına bakacağım traduction Espagnol
521 traduction parallèle
İçtikten sonra Min-joo'nun icabına bakacağım.
Me encargaré de Min-joo después de bebérmela.
Senin icabına bakacağım merak etme.
En un momento estaré contigo.
- Senin icabına bakacağım.
- Yo me encargo de ti.
Burada çalışmayacaksın. Bunun icabına bakacağım.
No vas a a trabajar aquí.
- Sizin için onların icabına bakacağım.
- De acuerdo. - Presente luego el informe.
Edwardes'ı dışarı yollarken, "Burada oynamana izin vermeyeceğim burası benim mekanım, icabına bakacağım senin." demiş.
"No permitiré que juegue aquí... éste es mi local, le mataré."
Buradan yürüyerek çıkıp Büyük Ed'in icabına bakacağım.
De todas maneras, pronto saldré de la cárcel y me encargaré de Gran Ed.
Büyük Ed'in icabına bakacağım.
Yo me encargaré de Gran Ed.
Onun icabına bakacağım Cody.
Yo me encargaré de él, Cody.
Sonra icabına bakacağım.
Después decidiré qué hacer con ella.
Onun icabına bakacağım.
Yo me encargo de él.
Peki delikanlı, ben bu kas yığınının icabına bakacağım. Hokus pokus...
Acabaré con ese bruto.
Ben icabına bakacağım.
Iré a verlo
Ne olursa olsun, Odate'nin icabına bakacağım.
De todas formas, me ocuparé de Odate.
Bu sözde Bay Kyle'ın icabına bakacağım.
Yo me encargaré de este supuesto Sr. Kyle.
Bıçağını çekerse, onun icabına bakacağım.
Si saca el cuchillo yo me voy a hacer cargo.
Onun icabına bakacağım.
Yo me ocupare de él.
En çok bir kaç gün sonra, icabına bakacağım.
En un par de días, me encargaré de ti.
Sessiz ol. Ben oraya gidip operatörün icabına bakacağım.
Silencio. iré allí y me haré cargo del operador.
Sonra icabına bakacağım.
Después me largo.
Onunla icabına bakacağım!
- ¿ Qué pasa? - ¡ Ahora le voy a enseñar!
Ancak Stiller'in içindeki küçük idealistin icabına bakacağım.
Pero... ya me las arreglaré con el pequeño idealista escondido en Stiller.
Şeytan gelirse, onun icabına bakacağım!
Te sacaré de esta tumba Si el demonio viene...
Evet, şimdi icabına bakmazsa ben onun icabına bakacağım.
- Sí, si no cumple. Yo sí lo haré.
Endişelenme ben icabına bakacağım.
No te preocupes, yo me ocuparé.
Ama onu bulduğumda... yanındaki herifin icabına bakacağım. Kendi yöntemimle.
Cuando la encuentre... me encargaré del tipo con quien anda, pero a mi manera.
Senin icabına bakacağım, kesin yapacağım bunu.
Me lo voy a cargar. Eso es lo que haré.
Ben icabına bakacağım!
¡ Ya veré qué hacer!
- Pekâlâ, şehre inip mücevherlerinin icabına bizzat bakacağım.
- Voy a bajar a la ciudad y voy a ocuparme personalmente de la dama de los brillantes.
İcabına bakacağım.
Yo me ocuparé de ello.
Merak etme. İcabına bakacağım.
Tranquilo, yo me ocupo.
Büyük Ed'in icabına ben bakacağım.
Yo me encargaré de él.
İcabına bakacağım.
Voy a acabar con él.
Senin icabına da sonra bakacağım tüy beyinli.
Después me encargaré de ti, ojos de sapo.
Beni koru Su ikisinin icabına bakacagım.
Me encargare de aquellos dos.
Onların icabına ben bakacağım.
Me encargaré yo mismo.
İcabına bakacağımız hain...
¿ Es él el traidor al que se supone que debemos...
- Müdürü çağırdık. - Evlendiğimiz zaman bakabilirsin. Şimdilik kendi sorunlarımın icabına ben bakacağım, tamam mı?
¡ Después de casarnos tú decidirás, pero ahora lo hago de mi manera!
Hayır, Cevdet'in icabına kendim bakacağım. Onunla karşılaşacak olursan, sakın dokunma.
No, zanjaré el asunto con Dzhavdet yo mismo, Si lo encuentras, no le hagas nada.
İcabına bakacağım.
No, Señor.
- İcabına bakacağım.
- Yo me ocuparé.
İcabına bakacağım.
Me encargaré de eso.
İcabına bakacağım.
Ya me ocuparé.
Senin icabına bizzat kendim bakacağım.
Voy a ocuparme en persona.
İcabına bakacağımı sana söyledim.
Te he dicho que yo me ocuparé.
İcabına bakacağım.
Yo me encargo.
İcabına bakacağım.
Me ocuparé de eso.
İcabına bakacağımı söyledim.
Te dije que me ocuparé de eso
- İcabına bakacağım.
- Dejádmelo a mí.
Hayır, bu işin icabına ben kendim bakacağım.
Sé cuidar de mí mismo.
- Dutch keçileri kaçırdı. - İcabına bakacağım.
Sus negocios me interesan.