Iolaus traduction Espagnol
67 traduction parallèle
Kabul etmeliyim, Iolaus, nerede balık tutulacağını biliyorsun.
Tengo que admitirlo, Iolaus. Sí que sabes dónde pescar.
- Argeus...
- Argeas. - Iolaus.
- Iolaus, git buradan.
Corre. Vete lejos.
Ben Iolaus ve bu da benim arkadaşım- -
- Me llamo Elora. Ah, bueno. Yo soy Iolaus y él es mi amigo- -
Iolaus, şu içeridekini kesebilir misin?
Iolaus, ¿ ves ese cierre de adentro?
Herkül ve Iolaus.
Caridón. Hércules, Iolaus...
Iolaus- - Ilora!
Iolaus- - ¡ Elora!
- Bana bir söz vermelisin Herkül'ü ya da Iolaus'u incitmeyeceksin, gitmelerine izin vereceksin.
Tienes que prometerme que no lastimarás a Hércules o a Iolaus. - Sólo deja que se vayan.
Iolaus için üzgünüm.
- Lamento lo de Iolaus.
Iolaus'u yürütmeye başla, ben de Goth'u göndereceğim.
¡ Que Iolaus empiece a caminar! ¡ Yo enviaré a Goth!
Iolaus.
- Iolaus.
Adı Iolaus.
Se llama Iolaus.
Majesteleri, Iolaus adında biri sizin hapishanenizdeymiş.
Su Majestad, en su prisión hay un hombre que se llama Iolaus.
Iolaus asla böyle bir şey yapmaz.
Iolaus nunca haría algo así.
- Önemli değil, Iolaus. Bunu başaracaksın.
No importa, Iolaus, saldrás de esta.
Bu bizim medeniyetimizse beni, Iolaus'un yerine idam ettir. Hadi!
Si esto es ser civilizado, quisiera que me ejecutaras a mí en lugar de Iolaus.
- Harika. - Iolaus, hırsız değil.
Ah, sensacional.
Iolaus!
- ¡ Iolaus!
Belki de insanlara senin paranı vermeliyiz, Iolaus.
Tal vez le demos a la gente todo tu dinero, Iolaus.
Iolaus, onun, annem için yeterince iyi olduğunu nerden bilebilirim ki?
Iolaus, ¿ cómo sé que este hombre es lo bastante bueno para ella?
Bitirecektim, Iolaus. Bazı şeyler yaşandı sadece.
Iba a terminarla, Iolaus, es sólo que surgen cosas.
Özür dilerim efendim ama siz Herkül'ün arkadaşı Iolaus musunuz?
Discúlpeme, señor, pero ¿ es usted Iolaus, el amigo de Hércules?
- Annen için endişelendiğini biliyorum ama şu anda ilgilenmemiz gereken başka bir sorun var.
Está muy enamorada de él, Iolaus. Mira, sé que estás preocupado por tu madre, pero ahora mismo tenemos otros problemas.
Iolaus!
- Estoy aquí, estoy aquí. Tranquilo.
- Bu intikam için olmalı, Iolaus.
- Esta debe de ser su venganza, Iolaus. - ¿ A qué te refieres?
Iolaus! Onu, buradan çıkar!
¡ Iolaus, sácala de aquí!
- Iolaus, onu durdura- -
- Estoy bien. Estoy bien.
Denedim ama nasıl biri olduğunu biliyorsun.
- Iolaus, ¿ no podías- -? - Traté, pero ya sabes cómo es.
Herkül hakkındaki haberleri daha duymamıştım.
Perdón, Iolaus. Es que no he oído esas noticias de Hércules.
Gorgas, beni hiçbir şey yaşamayayım diye bıraktı.
Gorgas no me ha dejado nada que me motive a vivir. ¿ Sabes, Iolaus?
Iolaus, bu Herkül adını kullanan tip beni rahatsız etmeye başladı.
Este personaje Hércules realmente empieza a irritarme.
Iolaus, tüm askerlerle baş edebileceğini sandı ama askerler sayıca çoktu.
Iolaus les dio su merecido a los soldados. Pero eran demasiados.
Iolaus, hayatta olsan iyi olur.
Iolaus, más vale que estés vivo.
Halen tek parçayken Iolaus'u bulayım.
Tengo que ir a buscar a Iolaus, mientras todavía está entero.
- Iolaus! Kapıyı kilitle!
- ¡ Iolaus, cierra la puerta!
Iolaus, gir içeri!
¡ Iolaus, entra ya!
Iolaus, yapamam.
Iolaus, no puedo.
- Öyleyse, sence Iolaus'ın hala sana aşık mı?
¿ Entonces crees que Iolaus todavía está enamorado de ti?
Şey, bilirsin aslında... Iolaus, soru sorman gereken kişi.
En realidad, es a Iolaus a quien debes preguntarle.
Hayır. - Iolaus...
No.
- Sorun değil... o sadece küçük bir yara.
Iolaus. Está bien, es sólo una herida pequeña.
- Iolaus ahırda yaralandı.
Iolaus fue herido en la pelea del granero.
Iolaus!
¡ Iolaus!
Iolaus, burada her şey yolunda.
Iolaus, aquí está todo bien.
Gerçeği biliyorsunuz.
Iolaus no es un ladrón.
Kimse bana efendim demez, Leukos. Iolaus, demen yeterli.
Bueno, nadie me llama "señor", Leucos.
- Ayağım! - Özür dilerim, Iolaus.
¡ Herc, mi pie!
- Iolaus.
- Iolaus.
- Iolaus?
- Iolaus.
Iolaus, zincirle bunu!
¡ Iolaus, agarra esos grilletes!
Yapacağını biliyorum.
Vas a lograrlo, Iolaus.