Izler traduction Espagnol
3,465 traduction parallèle
Cuma akşamları birlikte kötü korku filmleri izler, Damiano'dan yiyecek ısmarlardık. - Oradan hiç yedin mi?
Los viernes salíamos juntos, veíamos películas de terror y ordenábamos en Damiano's. ¿ Lo has probado?
- Yolun kenarında toprak üzerinde başka bozulmuş kısmi izler de var.
- Hay un segundo juego de parciales cerca del camino, e irregularidades en el suelo que indican una caída.
Ya izler kısmi değilse?
¿ Pero y si no son parciales?
Hey, Danny, izler Toby Delafont'un.
Hola, Danny, es Toby Delafont.
Başka izler.
Más marcas.
Çünkü sürekli yapar, yapar ve sonra esrar çeker sonra yeniden yapar, TV izler akşam yemeği yer, durmadan sevişirdik ve hayatımız da bu olurdu.
Lo haríamos una y otra vez y otra vez, luego un porro y veríamos la tele y cenaríamos y a la mierda el mundo y esa seria nuestra filosofía.
Gözlerde peteşiyal kanama ve boyun etrafında izler boğulduğunu gösteriyor.
Las hemorragias petequiales en los ojos y las marcas en su cuello indican que fue estrangulada.
Bir ton film izler yine de bir damla göz yaşı dökmem mesela.
Puedo ver un montón de películas sin derramar ni una lágrima, ¿ sabes?
Sadece bebekler çizgi film izler.
Solo los bebés ven caricaturas.
Ayrıca boyun etrafında şekilli izler var bu da boğulma ihtimalini kuvvetlendiriyor.
También hay patrones de abrasión alrededor del cuello, lo que puede indicar estrangulamiento.
Boynundaki şu izler senin ellerine benziyor.
Esas marcas parecen sus manos alrededor de su cuello.
Bir sorun var... izler bir lastik izi vermiyor.
Un problema... las marcas de frenada no nos dan la huella del neumático.
Sadece ufak izler mi var elinde?
¿ Tienes una foto de justo después de las marcas?
-... olay yerine savrulan izler...
- de la escena... - Sí, parece como un trozo de palo...
Tüm izler keçiyi gösteriyordu.
Todos los indicios apuntaban a la cabra.
Buraya gidip çıkan izler de var.
Hay huellas entrando y saliendo de aquí, también.
En çok hangi filmi izler?
¿ Qué tipo de películas ve seguido?
Sadece su üzerinde yürüyeni izler...
Alguna vez intenta caminar en el agua.
- Ama izler burada bitiyor.
- Salvo que el camino acaba aquí.
- Biraz uyuşturucu bulduk Crawley'in bacaklarındaki izler enjektörden olabilir.
Encontramos algo de metanfetamina y lo que podrían ser marcas de inyección en las piernas de Crawley.
Osloda naptı bilmek istiyorum, izler havaalanında bitiyor
Quería saber que hizo en Oslo, pero la pista termina en el aeropuerto.
Dün birileriyle kavga ettiysen, bize yardımcı olacak bazı izler bulmamız mümkün olabilir.
Si tuviste una pelea con alguien, puede que podamos encontrar algo que nos sirva de ayuda.
Kemiklerdeki bu izler, pençe izi olabilir, değil mi?
Quiero decir, estas marcas en los huesos, pueden ser de unas garras, ¿ cierto?
Bu izler, bir şifre olabilir.
Quiero decir, estas marcas... podrían ser un código.
Kıyafetinde izler var.
Hay quemaduras de pólvora en sus ropas.
Aynı izler burada. Kapının üstünde ve mandalında.
Las mismas huellas aquí, en el marco de la puerta y en el pestillo de la puerta.
Şu izler ne?
¿ Qué son esas marcas?
Adli tıp diyor ki kulplu bardaktaki izler ölen adamın üzerindeki izlerle uyuşuyor.
Los forenses dicen que las huellas de la taza coinciden con las que encontramos en el muerto.
Ve izler nereye bağlandı bil bakalım.
Y adivina dónde acaba el rastro.
Son birkaç hafta boyunca hikâyesini destekleyecek izler aradım.
Llevo semanas siguiendo pistas que apoyen su historia.
Kırık dallar, toprakta izler.
Ramas rotas. La tierra ha sido perturbada.
Mutlaka bazı izler olmalı.
Tiene que haber algún rastro.
Kendimize kimin organik gübreye erişimi olabileceğini sorduk bütün izler seni gösterdi.
Así que nos preguntamos quién tenía acceso a abono, y los puntos se unieron en usted.
Hayır, bu izler, arterlere zarar verecek kadar yakın ya da derin değiller.
No, estas marcas no son lo bastante profundas, ni están lo bastante cerca a ninguna de las arterias que pudiera ser grave.
Bütün gün koltuğuna gömülürsen, çizgi film izler ve Cheetos dışında hiçbir şey yemezsen, o da bunları yapmak isteyecektir.
Así que si estás sentado en el sofá todo el día mirando dibujos animados y solo comiendo ganchitos, eso es lo que él quier hacer.
- Eğer Ellis'in olsaydı, izler cesedine kadar devam ederdi.
Porque si fueran de Ellis, las huellas irían directo hasta su cuerpo.
Lamb, kurbanların cesetlerine baktı ve boyunlarında izler buldu.
Mira los cuerpos de las víctimas y encuentra... marcas en sus cuellos.
Evet, bunu izlerdim, siz de izler miydiniz?
Siii, yo vería eso, ¿ Te gustaria verlo?
- Bu izler nedir?
¿ Qué es esta marca?
Çünkü bir kız kaybettiği değişimi izler... Bir uyuşturucu kartelinin parçası olamaz.
Porque una chica que lleva calderilla en sus bolsillos no puede ser miembro de un cartel de la droga.
Bu şey bende kapanmayacak derin izler bıraktı.
Bueno, probablemente esté traumatizada de por vida.
Bazı izler kalmış.
Vestigios de los cambios de personalidad persisten.
İzler yeşillik alana doğru gidiyor.
El rastro de sangre se dirige al terraplén.
- Başka izler bulabildin mi?
- ¿ Has encontrado más?
- İzler burda sonlanıyor
- Las huellas acaban aquí.
İzler mavi ışık direklerince gidiyor, sonra geri dönüyor.
Las huellas van hacia postes de luz azul, y luego vuelven por aquí.
- İzler herhangi bir zamandaki birisine de ait olabilir.
- Pudiera ser cualquiera, cuando fuera
İzler yok olmadan önce 48 saatimiz var, o yüzden yer elmasını son canlı görenle başlayın.
Tienen 48 horas antes de que las pistas se enfríen, así que comiencen con la última persona que vio al ñame con vida.
İzler, onu öldürdükleri manasına gelmez.
El rastro no significa que fueran ellos los que la mataron.
İzler uyuşuyor ama bir sorunumuz var.
Las marcas coinciden. Pero tenemos un problema.
İzler örtüşüyor.
Bueno, las marcas coinciden.