Içeçek traduction Espagnol
6,569 traduction parallèle
Ve sen de onun üstüne içeçek döktün.
Y le tiraste un smoothie.
- tatlım, içeçek bişey lütfen.
- sWeetHeart, beber una copa, por favor.
Kurbanlar tarafından ortak kullanılmış bir içecek ya da yiyecek yok, ve festival açık alandaydı.
Ahora, no hubo ninguna comida o bebida en común ingerida por las víctimas, y es al aire libre.
- İçecek bir şey ister misin?
- ¿ Puedo invitarte a tomar algo?
İçecek bir şeyler almaya.
Estaba bebiendo algo.
Dükkana gittiler. İçecek takviyesi için.
Fueron a la tienda por más bebidas.
Strupo'nun leziz bir içecek olduğunu keşfettiler. Bu tehlikeli likör... güçlü koku halüsinasyonlarına... cinsiyet karmaşasına ve yolunu şaşıran bir ağıza sebep oluyordu.
Las causas de este licor nocivo es un poderoso olfato, alucinaciones, generando confusión, y vagando la boca.
Yiyecek, içecek.
¿ Refrescos?
Yiyecek, içecek.
¿ Refrigerio?
Sıcak günde soğuk bir içecek gibisi yoktur, şerefe.
No hay nada como una bebida helada en un día caluroso, salud.
İçecek bir şey ister misin?
¿ Quieres algo de beber?
- Ona içecek bir şey ver seni hayvan!
- ¡ Dale algo de beber, animal!
İçecek bir şeyler söylemek istiyorum arkadaşlarıma, "çünkü para nedir ki eğer arkadaşlarına paylaşamazsan"? Demek istediğimi anladın değil mi?
Quiero pedirte una ronda para mis colegas porque para qué está el dinero si no es para compartirlo con amigos.
İçecek bir şeyler ister misin?
¿ Quieres beber? ¿ Isa?
Anahtaları var, ve evet, saksıya gizle yoksa o da içecek.
Tiene llaves. Y sí, esconde la hierba, o se la fumará toda.
Önemli olan günlük masraflar. Kalacak yer, yiyecek içecek.
Son los costos diarios, el alojamiento y la comida.
İçecek bir şey ister misiniz?
¿ Le traigo una copa?
Bu sana harika bir içecek kazandırdı.
Eso acaba de costarte un brote de simpatía repentina.
Eğer Katherine'in son günlerine içecek biri varsa o da benim.
Si alguien va a beber por los últimos días de Katherine, seré yo.
Eee içecek misin yoksa...?
Vais a beber o...
İçecek, hafif tuzlu fındık ya da...
Una copa, cacahuetes salados...
Aslında kahve içecek vaktim yok.
En realidad no tengo tiempo para café.
- İçecek bir şey ister misin?
- Necesitas beber algo.
Tıpkı büyülü bir içecek gibi.
Como por arte de magia.
Sana içecek bir şeyler getireyim mi?
¿ Te traigo algo de beber?
İçecek bir şeyler ister misin?
¿ Te traigo algo de beber?
İçecek bir şeyi hak etmiyorum.
No merezco que me invites una bebida.
Hem de içecek.
Ah, tendrá uno.
Sıcak içecek bir şeyin var mı?
Por favor, ¿ tiene algo de beber?
Sanırım içki içecek başka bir yer bulmamız gerekiyor.
Bueno, supongo que tendremos que buscar otro sitio para beber.
- Mavi buzlu içecek kusmak... -... insanlara bir son vermeye nasıl yardımcı oluyor?
¿ Cómo es que vomitar una bebida azul ayuda a la gente a darle desenlace?
Burada hep sert alkollü içecek mi servis ediyorlar?
¿ Siempre han servido alcohol fuerte aquí?
- Bir içecek alacağım.
Oh, está bien.
- İçecek.
Dámela.
- Ver şunu. - İçecek!
- Es zumo. ¡ Zumo!
- Birileri içecek. O içenler hatırladığında da, bunu bize kimin yaptığını öğrenebileceğiz.
Y si recuerdan, sabremos exactamente quién nos hizo esto.
İkiniz de bu akşam şarap içecek misiniz?
¿ Van a tomar vino esta noche?
Sana içecek getirdim.
Te he traído una bebida.
- Dostum, bize içecek bir şeyler alsana.
Sí, colega, ¿ te importaría traernos unas copas?
- Ben bize içecek bir şeyler alayım.
Gracias ¿ Debería ir a conseguirnos algunas bebidas?
Ama Dünyanın en Tek başına 1,5 milyar inek 45 milyar galon içecek Her gün su Ve gıda 135 milyar lira yemek.
Pero los 1,5 millones de vacas en el mundo, beber 170 mil millones de litros de agua por día. y comer 60 mil millones libras de alimentos.
Ve böylece birileri çalışıyor GDO haklı Çevir Bu vermeye çalışıyor gibi Bir boğulma adam su içecek.
Alguien que trata de justificar los OGM es como tratar de dar un hombre que se ahoga un poco de agua.
- Sana içecek bir şey ikram etmedim.
No te ofrecí nada para beber.
Yiyecek ya da içecek sunulduğunda, kesinlikle kabul etmemelisiniz.
Si les ofrecen comida o bebida, no deben aceptarla.
Size yiyecek veya içecek sunulursa sakın kabul etmeyin.
Si les ofrecen comida o bebida, no deben aceptarla.
- Kendi hazırladığım psikoaktif bir içecek.
Un batido psicoactivo que he preparado.
Eğer onları rahat bırakırsan sorun kendiliğinden hallolur. Mm-hmm. Biraz daha içecek ister misin?
Los problemas se resuelven solos si solo los dejas en paz. ¿ Quieres más malteada?
Korkarım çok fazla tatlı ve içecek aldı, bu yüzden çok üzgünüm.
Me temo que ha comido una tonelada de caramelos y bebidas horribles, lo siento.
- İçecek birşey ister misin?
- ¿ Algo para beber?
Yiyeceklere içecek de eklemek lazım.
Los aperitivos necesitan bebidas.
Buna içilir. Şerefine içecek başka bir şey bilmiyorum Al.
Yo diría que me gustaría brindar por eso... pero no se si esto hace un buen brindis, Al.