English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ K ] / Kader

Kader traduction Espagnol

4,153 traduction parallèle
- Kader seni seçti Leonardo.
El destino te ha elegido, Leonardo.
Potansiyel bir kader değildir.
Potencial no es destino.
Kader Jo-Jo'ları bir araya getirince fan fin fona kimse engel olamaz.
Cuando sea el destino. No se puede evitar.
Kader mızrağı.
La Lanza del Destino.
Senin kader dediğin onu korumak mı gömmek mi?
¿ Es su defensa o su entierro lo que pretende destinarle?
Senin yüzünden yakalanması Nico, bu ölümden çok daha kötü bir kader.
Ser perseguido por sus errores, Nico es un destino peor que la muerte.
Belki kader böyledir.
¿ Quizás estaba predestinado?
Ölümün, hayattan çok daha iyi bir kader olduğuna inandım hep. Çünkü yitirdiğin sevdiklerine kavuşursun.
Siempre creí que la muerte es un destino mucho mejor que la vida, porque te reúnes con seres queridos.
Yani bir bakıma, kader gibi. Ve Marco'dan nefret ediyordum. Ama sonra Marco'nun gerçekten kızımızı sevdiğini anladım.
Así que en fin, fue como el destino y lo odiaba a Marco, lo odiaba pero resulta que el realmente la ama, y ella realmente lo ama a él y esta bien, admito que al principio vine para frenar la boda Al principio
Keltus hakliydi, kader sana yardim etmemi istiyor.
Keltus tenía razón, el destino quiso que yo le ayude.
Arkasında şeytan olduğunu bile bile bir katille kader birliği mi yapıyorsun?
¿ Unes tu suerte a la de un asesino sabiendo que su guardián es el diablo?
Kader.
Es el destino.
Nolan'ın halkı bu sebebe kader diyor. Sen yokken her şey kötüye gitti.
El pueblo de Nolan lo llama destino.
Kader mi?
¿ Destino?
Kader herkese yaşayacak kadar adil davranır, ama senin için kader pek değil!
¿ Sabes? El destino les da a todos la porción justa de vida. Pero ahora tu destino llego al fin.
Fakat kazara veya zamansız kader gidişini hazırlarsa -
Pero si la suerte repentina, la primera parte de la - hace que nos encontremos nuestro destino -
Kıçı kırık bir rapçiden 17 yaşımda hastalık kapıp yumurtalıklarımı sikmiş olmam da mı kader yani?
¿ Mi destino era contagiarme de una ETS a los 17 de un rapero patético que me destrozó ahí abajo?
Sekiz çocuğu olduğunu öğrenmek için tüm öğlen araştırmış olmam da mı kader?
¿ Era buscarlo en Google toda la tarde para descubrir que tiene ocho hijos?
Facebook'ta ekleyip duvarında hayatımı nasıl mahvettiğiyle ilgili psikopatça şeyler yazmam da mı kader?
¿ Era hacerme amigo suyo de Facebook para ponerle en su muro que me arruinó la vida?
'Kader'var.
Eso es fé
- Kayaya saplanmis kilicin kaderi gibi bir kader...
Destino en serio, como el destino de la espada en la roca
Kader bu, hakliydin, o bizim degilmis.
Es el destino. Y tenías razón, no era para nosotros.
Kader.
Destino.
Şuraya bak, kader bir çift kurnaz kanun kaçağını bir araya getirmiş.
Míranos, una astuta pareja lanzada desesperada por el destino.
Kader çizgisiyle kalp çizgisi arasında bir dönüşüm gördüm.
Vi una conversión de su línea del destino y su línea del corazón.
Bu iş kolay değil, ama yapmamız gereken tek şey bu rasgele evrende olanlara güvenmek. Hatta bu rasgelelik ara sıra kendini kader olarak sergileyebilir.
Esto no es fácil, pero es lo único con lo que realmente podemos contar en este universo aleatorio es que en ocasiones la aleatoriedad puede presentarse como, bueno, destino.
Tanrı her kuluna bir kader bahşeder.
Dios le regala a cada individuo un destino.
Kader tarafından seçilmiş Tanrı'nın Ulu Eli, her türlü bağdan muaf olmalıdır.
La todopoderosa Mano de Dios ha decidido tu destino justo como interviene en el destino de todos.
Çok eğlenceli olacak, lütfen, katılmalısın kader bu, başka seçenek yok.
¡ Puede ser muy divertido! Por favor, hazlo. No hay otra opción.
Biz de punkız. Kader bu!
También somos punk.
Ve kader... beni bu cehenneme getirdi.
'Y el destino me trajo a este infierno.'
Hareketlerim hangi noktada Abigail Hobbs için farklı bir kader çizebilirdi diye düşündüm.
Fantaseé con hacer cosas que permitieran un destino distinto a Abigail Hobbs.
Kader böyle işliyor işte.
Así es como trabaja el destino :
Her kader onun başında dans eder.
"Hasta el destino danza con sus alabanzas"
Kader seni dışarı itmeden önce bir dakikamız olduğunu biliyorlar.
Ingenioso. Ellos saben que nosotros solamente tenemos un minuto, que el destino debe alejarte. Muy ingenioso.
Yoksa kader mi?
¿ El destino?
Kader, benim için oldukça sıkıntılı bir kavramdır, Doktor.
Destino es un concepto muy problemático para mí.
Kader her ikisini aynı gazetede ve sonunda aynı kasabada bir araya getirdi.
El destino los tenía a ambos en el mismo periódico, y, finalmente, en la misma ciudad.
Eğer kader bizi yok etseydi uyuyamazdık Flanders topraklarında
No dormiremos... piensen en las amapolas... de los campos de Flandes.
Ama kader böyle bir şey işte.
Pero así es el destino.
Sadece. Kader.
Bueno, el destino.
Kader, zamanlama.
El destino, el momento.
Tamam, kader anı.
De acuerdo, es el momento de la verdad.
Kader mızrağı var mesela. Sözüm ona İsa'nın kalbini delip geçen mızrak. Viyana'da mı bir yerde bir müzede duruyor.
Como la Lanza de Longinos, que se supone que perforó el corazón de Jesús... que está en un museo, en Viena o algo así.
Dediğine göre seninle bir randevuya daha çıkmak için ölüyormuş ve bum, kader ağlarını ördü ve seninle bu cılız arkadaşını tuzağına düşürdü...
Dijo que se moría por ir a otra cita contigo... y entonces, el destino toma las riendas... y no trae justo aquí contigo... y tu tonto amigo.
Kader bizi bir araya getirmiş. Kısmet işte.
Eso es suerte, el destino.
Kader bizi zamanın bir ucundan diğer ucuna aynı kişi olmaya sevk eder miydi?
¿ Crees que estamos destinados a ser los mismos a través de los tiempos?
Kader ve güç.
Fortuna y poder.
Belki de kader bizi bir araya getirdi.
Quizá la suerte nos ha reunido.
Bu kader, çok karmaşık...
Es el destino, es el karma...
Victoria döneminde kader mahkûmu çiftler ölümlerine atlarlarmış.
Donde saltaban las parejas condenadas durante la época victoriana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]