English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ K ] / Kaos

Kaos traduction Espagnol

1,789 traduction parallèle
Benim burada tartışmak istediğim şey... Wall Street'te gördüğümüz ekonomik kaos ve Main Street'te, ve Washington'da tabii ki, pek çok faktörün meyvesidir, ama bunların arasında Milton Friedman'ın fikirleri de vardır.
Lo que quiero mostrar aquí... es que el caos económico que vemos en Wall Street... y en la economía real y en Washington... se debe a muchos factores, por supuesto, pero entre ellos... son las ideas de Milton Friedman.
Kaos oluşmuştu.
Hubo caos.
Irak'taki kaos, şok tedavisinin bir yenilgisi gibi görünse de felaket kapitalizmi devam etti.
El caos en Irak parece una derrota para la terapia de shock. Pero en Irak, el capitalismo del desastre fue más allá.
Onları mahvedecek olan kaos ve dehşetle dolu bir dünyaya çıkarıyordu.
Los llevaba a un mundo de terror y caos que los hubiera destruido.
petrol kıtlığı, türlerin yok olması ölümcül tsunamiler, ekonomik kaos ve nükleer tehditler.
escasez de petróleo, especies que desaparecen, tsunamis mortales, caos económico y amenazas nucleares.
Bir çok inanışa göre bu gün çok nadir rastlanan bir astrolojik olaya denk gelmekte, bu olaya Galaktik Dizilim adı verilmekte, ve tahmin edilemeyecek büyüklükte kaos'a sebep olabilecek bir dizilim.
Muchos creen que para esa fecha se producirá un gran fenómeno astrológico, llamado la alineación galáctica, que puede desencadenar un caos incalificable.
Douglas Lydecker zalim anti-kapitalistler tarafından Batı dünyasında ve finans piyasalarında kaos yaratmak için katledildi.
Douglas Lydecker ha sido asesinado por fervientes anticapitalistas determinados a producir el caos en occidente y en sus mercados financieros.
İmar iznini almalısınız yoksa tam bir kaos ortaya çıkabilir.
Debes tener códigos de zonificación o todo sería un caos.
Hindistan Başbakan'nın oğlu Naveen Banerjee'nin öldürüldüğü Panda Körfez Hotel'inde adeta bir kaos yaşanıyor.
Es el caos total en el Hotel Bahía Panda. Donde Naveen Banerjee, El hijo del Primer Ministro de la India,
Konuşması bittiğinde tüm ülkede kaos çıkacak.
¡ Una vez que termine de hablar se desatará el pánico!
Toulouse'daki saldırıdan sonra, panik ve kaos tüm ülkeye büyüyerek yayıldı.
Según informes oficiales, el llamado fin del mundo... sería inminente.
Gerisinde insanların tepkileri, çıkan kaos, bizim gelişimiz var.
Y el resto son solo reacciones, caos, poniendonos de manifiesto.
Kaos, pençelerimi hazır tutmam gerekiyor.
Caos. Necesito estar alerta.
Bu sefer seni durdurmak için gelmedim Kaos.
No estoy aquí para detenerte esta vez, Caos.
Seni savaşa çağırmıyorum Kaos.
No te llamé para luchar, Caos.
Dinle, ben iyi bir insanım, Kaos.
Mira! Soy el tipo bueno, caos.
Bu da, dünyayı bir saniyede yok edebilecek olan, Kaos Küpü!
Y esto es como un cubo del caos que puede destruir al mundo en un segundo.
Tamam, tamam, dinle, Kaos.
De acuerdo, de acuerdo, mira Caos
Eğer tehditlerini, iyice halledemezsen, Kaos, o zaman tehditlerin neresi iyi?
Si no cumples con tus amenazas, Caos, entonces ¿ cómo de buenas son?
Bazen, bir hastane patlatmak, herkesin iyiliği içindir, Kaos.
A veces volar hospitales es por un bien mayor, Caos -
Bu senin tarzın değil, Kaos!
No es tu modus operandi normal Caos
Gizemli ve Profesör Kaos savaşıyor!
Mysterion y el profesor Caos están luchando
Kaos'u vurabilirim, efendim!
Creo que puedo pegarle un tiro a Caos señor
Yeryüzünde kaos hakimdi.
Hay un caos en casa.
Ama birazcık kontrol olsun. Yoksa tam bir kaos ortamı olur.
Pero tiene que haber algún tipo de control o todo sería un caos.
Eğer başarısız olursak, korku ve kaos hüküm sürecek ve Cabal kazanacak.
Si fallamos reinarían el miedo y el caos y ganaría la Secta.
Çok karmaşık birisin, ve bir sürü kaos yaratıyorsun ama ben olsam hiçbir şeyi değiştirmezdim.
Tú sabes, eres tan desastroso y causas tal caos... -... pero yo no cambiaría nada.
"Aşk kaybedildiğine ve bu kayıp bana baskın çıktığında... "... işte o zaman aşkın kuralları gizlenir... "... kaos hakim olur ve düzen kaybolur...
"Cuando se pierde el amor y me embarga la pérdida las reglas del amor se esconden y reina el caos y se pierde el orden y escondido entonces, mi corazón, del amor."
Sosyal toplantılarda, yalnızca kaos hakimse mutlu oluyorum.
Solo soy feliz en ocasiones sociales cuando hay caos alrededor.
Sonunda, medeniyetleri kaos ve savaş içinde çöktü.
Tarde o temprano, su civilización descendiente estuvo en caos y guerras.
Kaynakları gittikçe azaldı, Easter adası insanları kaos ve savaşa sürüklendi.
Según desaparecían los recursos, la sociedad de la Isla de Pascua cayó en la guerra y el caos.
Pentagon'da şu an tam bir kaos söz konusu.
Hay una gran consternación en el Pentágono.
- İçi kaos dolu nefret ettiğin senaryoyu.
- Ese caos que tanto detestas.
İstediği şey gürültü ve kaos oluşması.
Sea lo que sea que trama, necesitará ruido y caos.
"Kaos".
Chaos.
Bu Colin Mason, ayrıca "Kaos" olarak da biliniyor.
Y este es Colin Mason también conocido por su apodo de hacker "Chaos".
Sadece korku ve kaos yaratınca hayatta olduklarını hissediyorlar.
En cierto modo, sólo se sienten vivos cuando crean temor y caos.
Ben o odaya girdiğimde kaos vardı.
Cuando llegué a esa habitación, había caos...
Çünkü şimdiki düzen bu kaos.
Porque éste es el sistema ahora... El caos.
- Sarah olmadan, siz olmadan, Ealing'deki tavan arasından Dünya'yı kurtarmadıkça, kaos ve yıkım Trickster'ın yiyeceği ve içeceği olacak!
- Sin Sarah, sin ustedes salvando el mundo desde tu ático en Ealing, habrá caos y destrucción, carne y bebida para el Estafador.
Trickster, yıldızlar arası kaos yaratmak isteyen o güçlü ölümsüz şey Sarah Jane'in evlenmesini istiyor!
El estafador es todo poderoso e inmortal, el quiere causar el caos en todos lados. y quiere que Sarah Jane se case!
Sarah olmadan, sizler olmadan, Ealing'deki tavan arasından doğru Dünya kurtarılmazsa kaos ve yıkım olur,...
Sin Sarah, sin ti salvando el mundo desde su atico. En Ealing, solamente habra caos y destruccion,
"Kaos Tugayı".
La Brigada Caos.
Kaos Tugayı, Rancho Rosa'daki dağıtımı kontrol ediyor. Ama hemen harekete geçersek Stratton'u ele geçirebiliriz.
La Brigada Caos ya controla la distribución en el Rancho Rosa pero si nos movemos ahora, podemos avanzar hacia Stratton...
Çinliler, kaos ortamını fırsat olarak görür. Bayılma da sana borcumu ödeyebilmem için bana bir fırsat sunuyor.
Sabes, los chinos ven el caos como una oportunidad y el desmayo global me da la oportunidad de regresarte el favor.
- Çünkü bu kaos içinda telefonu arabada unutmuşum, sonra Rebecca'yı aradım ama o da açmadı.
- Porque con el caos me dejé el móvil en el coche. Y cuando llegué a un teléfono, Rebecca, no me contestabas.
Dün gece olanlardan sonra eminim ofiste kaos vardır.
Estoy segura que después de lo que pasó anoche, la oficina es un caos.
Thor ve Midgard Yılanı arasında süregelen bu çekişme, düzeni, tanrıların ve insanların dünyasını koruyan güç ile hep var olan ve bizi yok etme tehdidinde bulunan dıştan gelen kaos tehdidi arasındaki çekişmeyi temsil etmektedir.
Esta lucha continua entre Thor y la Serpiente de Midgard representa en realidad la contienda entre una fuerza que es el orden, protegiendo al mundo de los dioses y de los hombres, en contra de esta amenaza siempre presente del caos que siempre está amenazando con destruirnos.
Düzene karşı kaos :
El orden versus el caos :
Çeviren : arbor vitae Sezon 4 Bölüm 20 Kaos teorisi
* Dame una razón para andar por el fuego * ¶ ver otro otoño por los ojos de una hija ¶
Kaos teorisi.
La Teoría del Caos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]