English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ K ] / Kayboldular

Kayboldular traduction Espagnol

559 traduction parallèle
Korkarım ki, kayboldular.
- Tengo miedo que esté perdidos - "
Mağaralarda kayboldular!
Perdidos en las cavernas.
Mağarada kayboldular.
Perdidos en la cueva.
Mağaralarda kayboldular.
Perdidos en las cavernas.
- Ortadan kayboldular.
- Desaparecieron.
Şimdi onları göreceğim, şimdi kayboldular.
Ahora las veía, ahora no.
Nereye kayboldular?
¿ Adónde fue?
Onları görmüş olmalıydınız. Kayaların arkasında kayboldular.
Han tenjdo que verles, se han jdo por esas rocas.
Rotayı öğrendikten sonra hiç gözden kayboldular mı?
Después de conocer la ruta, ¿ ellos estuvieron fuera de su vista?
- Kayboldular.
- Las perdí.
Kayboldular.
Los perdimos.
Ama bu adamlar Seven Dials'da kayboldular.
Los desaparecidos proceden de Seven Dials.
Onlar da kayboldular.
También están desaparecidos.
Gemi ve uçuran insanlar... 24 saatliğine radardan kayboldular.
La nave y sus tripulantes desaparecieron de la pantalla del radar durante 24 horas.
Ya kayboldular, ya yakalandılar ya da başka bir şey oldu. - Kim bilir.
Me temo que estén perdidos o los hayan capturado, o algo peor.
Nehrin yanlış çatalına girdiler ve çağlayanda kayboldular.
Se equivocaron de confluencia, y cayeron por las cataratas.
Lanet olsun, nereye kayboldular?
Maldita sea, ¿ dónde se han metido?
Kayboldular...
Desaparecieron...
- Ne? - Ortadan kayboldular.
- Han desaparecido.
Ne demek kayboldular?
¿ Cómo que han desaparecido?
Yine kayboldular.
Desaparecieron de nuevo.
Kuzeybatı'ya döndüler ve radar ekranımızdan kayboldular.
Se dirigieron al noroeste y desaparecieron del radar.
- Kayboldular.
- Se han escondido.
Kayboldular.
- Talvez se fueron.
Torchwood'un bu bölümüne sızıp kendilerini dünyanıza haritalandırıp sonra da gözden kayboldular.
Se infiltraron en este Torchwood. Se proyectaron en tu mundo y desaparecieron.
Feshny ve Bulgas ortadan kayboldular.
Feshny y Bulgas han desaparecido.
- Negatif. Bir şekilde ortadan kayboldular.
Parece haber desaparecido.
Ve çalıklıkların arasında kayboldular.
Y desaparecieron tras un matorral.
Jimmy, bütün kızlar kimseden habersiz bir gün içinde kayboldular sadece bayan Meers kaybolmadı.
Jimmy, todas desaparecieron de un día para otro, sin decir una palabra a nadie excepto a la Sra. Meers.
Kaptan ve İkinci kaptan Eminiar VII yüzeyinde kayboldular.
El capitán y el primer oficial desaparecieron en la superficie de Eminiar Vll.
Mr. Spock, kayboldular!
¡ Sr. Spock, han desaparecido!
Bir saat sonra kayboldular.
Una hora después alguien los robó.
Mr. Spock, kayboldular!
Sr. Spock, desaparecieron.
Hepsi şimdi karanlıkta kayboldular.
Todo lo que queda ahora es oscuridad.
Sonra ortadan kayboldular.
Y despues se esfumaron.
Bir Alman konvoyunun yolunu kesen üç adam vardı. Üç tane el bombası attılar, iki el ateş ettiler ve ormanlık alanda gözden kayboldular.
¿ Tiene la impresión de que la Francia de hoy ha venido determinada de algún modo por la manera que fué durante la 2ª GM, o al menos desde el 39 al 44?
Londra ile Bristol arasında bir yerde kayboldular.
Desaparecieron entre Londres y Bristol.
Parayı görünce korkudan veya panikten alıp ortadan kayboldular.
Y luego, después de verlo, por miedo o pánico... -... saca el dinero del bolso y huye.
Nereye kayboldular?
¿ Por dónde se han desvanecido?
Ve hepsi bitti, zamanla kayboldular.
Y todo eso se ha ido, perdido en el tiempo
İsyanlar bu üçünün yüzünden oldu. Askerlikten kurtarma bahanesiyle Kiochi'li köylülerden, yüz binlerce yen dolandırdılar ve paralarla birlikte, ortadan kayboldular.
Esos tres se aprovecharon de la situación y estafaron grandes sumas a los aldeanos de kiochi usando el timo de "la exclusión del reclutamiento" para después desaparecer sin dejar rastro.
Sonra da parayı aralarında bölüşüp planladıkları gibi, ortadan kayboldular.
Después de dividirse las ganancias huyeron de la aldea, tal como habían planeado.
Kayboldular.
Desaparecían.
Bir aile sunağı almaya gittiler ve iz bırakmadan ortadan kayboldular.
Fue a comprar un nuevo altar familiar, y desapareció sin dejar rastro.
Nasıl ortadan kayboldular.
¿ Y como es posible?
Mühürler çıkartıldığında ortadan kayboldular.
Misteriosamente desaparecido cuando se levantaron los sellos.
Bizi ormana soktular ve ortadan kayboldular.
Nos guiaron al bosque y desaparecieron.
Gene kayboldular efendim.
Han vuelto a desaparecer.
Üzgünüm, kayboldular...
Lo siento. No recuerdo...
Birden bire ortadan kayboldular!
¡ Desapareció sin más!
Nereye kayboldular?
Oye, ¿ donde están ellas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]