Kazandık traduction Espagnol
4,711 traduction parallèle
- Kazandık mı?
- ¿ Ganamos?
- Biz kazandık. Bitti.
Se ha acabado.
Kazandık.
Y salimos ganando.
Biz kazandık.
Hemos ganado.
Savaşı kazandık.
Fue una batalla ganada.
Kazandık!
¡ Hemos ganado!
Bunun yanında bu hafta kendimize bir delik açıp bok gibi para kazandık!
Sin embargo, esta semana hemos salido del agujero ¡ y hemos hecho algo de dinero, joder!
İkimiz de kazandık diyelim.
¿ Qué dices si ambos ganamos?
O vurgunda 100 bin kazandık, hem de 1925'in parasıyla.
De ese golpe sacamos 100 de los grandes, y era dinero de 1925.
Ondan beri milyonlar kazandık, ama bu daha hiçbir şey değil.
Hemos hecho millones desde entonces, ¡ pero eso no es nada!
Bu zaferi takım olarak kazandık.
Esto es una victoria para todo el equipo.
Savaşı kazandık.
Ganamos la maldita guerra, demonios.
- Seçimi kazandık mı, kazanmadık mı?
- ¿ Ganamos la elección o no?
Şimdi kazandık.
Ahora nosotros hemos ganado.
Böylece mahkemede kazananla, kaybedenle yürüyüp gitmeyi becerdik. Ama hep bir şeyler kazandık.
Es así que logramos... pasar a través del juego... ganando y perdiendo... pero siempre ganando una cosa u otra.
Yeterince zaman kazandık değil mi?
Ya ganamos el tiempo suficiente.
Kendileri bilirler, milyonlar kazandık
Sus pérdidas, nuestros millones.
Biz kazandık.
Ganamos.
Takımımı BlueBell'de çalıştırıyorum, kazandıklarında buraya yabancılık çekmesinler diye. - Keşke planlarından bahsetseydin.
Bueno, traigo a mi equipo a entrenar aquí en BlueBell solo para que vean qué se siente cuando se gana aquí en BlueBell.
Bölgesel kupayı kazandık.
Hemos ganado los regionales.
İyi tarafından bakarsak, basketbol maçını kazandık.
Viendo lo positivo, ganamos el partido de basketball. Creo que nos debes unas manzanas.
Hiç geç kalmazdı. Biz kazandık.
Nunca llega tarde.
Biz mi kazandık?
¿ Ganamos?
- Evet! 8 dolar kazandık!
¡ Hemos ganado ocho dólares!
Hep birlikte eğlendiğimiz için, hepimiz kazandık bile.
Cuando lo pasamos bien juntos, ya somos ganadores.
Bana öyle geliyor ki, daha fazla düşman kazandık.
Siento que estamos creando más conflictos. Que no resolveremos.
Dedektif, biz ağzımızın sıkı olduğuna ve kiracılarımızın mahremiyetini koruduğumuza dair ünümüzü hak ederek kazandık.
Detective, tenemos una reputación bien ganada por nuestra discreción y por mantener la privacidad de nuestros clientes.
Kazandık yani!
Quiero decir, ¡ hemos ganado!
Beyefendi, savcıyı getirip bir anlaşma yapabiliriz. Kız kardeşiniz bakımevinde kalmaya devam eder aileniz çalışarak kazandığınız şeylerden mahrum kalmamış olur. Karar sizin.
Señor, podemos conseguir un trato con la fiscal, mantener a su hermana donde está, y evitar que su familia pierda todo por lo que ha trabajado.
Kıyafetin kafa kısmındaki yere hak kazandın, Dee.
Hmm. Te acabas de ganar un sitio en la cabeza del traje, Dee.
Bu Aydınlık ile Karanlık arasında sana nüfuz kazandırdı..
Te dio influencia con la Luz y la Oscuridad.
Bu ise çok soğukkanlı. Narin görünse de düzgünce kızıştırılacak olursa kazandığı kalıcı güçle safire dönüşür!
azul. pero con la cantidad apropiada de calor puede conseguir una fuerza semipermanente...
Elijah ve Rebekah, benim hakkımda korkunç yalanlar söyleyerek kalbimi kırdı. İstediğim tek şey, Marcel'in Bölge üstündeki kontrol arzusunu yok ederek evimizi bizlere geri kazandırmaktı.
Elijah y Rebekah * * con sus despiadadas mentiras sobre mí cuando todo lo que he hecho es intentar ganar esta batalla del control de Marcel sobre el barrio para reclamar nuestro hogar.
Senatör Shelby, Peter Diamond'ın Federal Fon Kurulu'na danışmanlık yapmak için yetersiz olduğunu iddia ederek aday olmasını engellerken Peter Diamond, Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazandı.
Mientras el Senador Shelby bloqueaba el nombramiento de Peter Diamond con el argumento de que Diamond no estaba calificado para aconsejar a la Junta de Reserva Federal, Peter Diamond ganó el premio Nobel de Economía.
Bize uzay kıyafetlerimizi giymemiz için zaman kazandırdım, değil mi?
Conseguí el tiempo para meterte en el traje espacial, ¿ no?
Bu onu Işıkdalgası gibi muhteşem başarılara yönlendirdi, 3 Boyutlu görüntüleri mümkün kılan bir program, onun şirketi NewTek'e, 2003 yılında Emmy ödülü kazandırdı.
Esto lo llevó a otros logros increíbles como Lightwave, un programa para la renderización de imágenes en 3D, que ganó un Emmy por su empresa, NewTek en 2003.
Amına koyduğum Ejderha Botu yarışını kazandım ve elde ettiğim kazançlarla bu sefalet sahayı şık bir minikler tesisine dönüştüreceğim.
Gané esa puta carrera del Bote del Dragón y con las ganancias, convertí este asqueroso campo en instalaciones de punta para la liga infantil.
Ve milyon dolarlık bir sanat eserini tam olarak da bir kıdemli ajanın yapacağı gibi geri kazandırıyorum.
Y devolver una multimillonaria pieza de arte es exactamente lo que hace un Supervisor.
Ama sonra yer sarsıldı ve artık önemli biriyim çünkü en büyük silahı olanın kazandığını biliyorum işte bu yüzden Glades'e ben hükmedeceğim.
Pero luego vino el terremoto, ahora importo porque sé que el hombre con las armas más grandes, gana y por eso gobernaré los Glades.
New York savaşından önce vurulduğumda Müdür Fury'den birazcık iyi niyet kazandım.
Me gané algo de buena voluntad por parte del Director Furia cuando me hirieron justo antes de la batalla de Nueva York.
Uzay kıyafetlerimizi giymemiz için yeterince zaman kazandırdım, değil mi?
Conseguí el tiempo para meterte en el traje espacial, ¿ no?
Muhtemelen küçük bir kasaba kahramanı olmaktan... kazandığı on beş dakikalık şöhrete mal olacağı için.
Probablemente porque le habría costado los 15 minutos de fama que tuvo por ser el héroe del pueblo.
Kaynaklar tükendiğinde dışarı çıkıp para kazandırmak bize düşer. Bu da demek oluyor ki makyaj yapma vakti.
Y cuando los fondos se acaban, es nuestro turno para salir y conseguir más, lo que significa... que es el momento de maquillarse.
Bana verdiğiniz hafıza kartına karşılık işinizi geri kazandınız. Bana borçlu olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
¿ Cree que por eso estoy en deuda con usted?
Tatlım, artık yatabilirsin, babacığın kazandı!
Cariño, puedes ir a la cama ahora. ¡ Papi es un ganador!
Ama bu deneyim sayesinde bir şey netlik kazandı. Açık fikirli olmanın değeri mi?
Aunque algo me es claro ahora, como resultado de la experiencia.
Konuşulması kadar konuşur ve bu ona saygınlık kazandırırdı.
Era capaz de predicar con el ejemplo, y eso le granjeaba el respeto.
Artık resmiyet kazandı.
Es oficial...
Arkadaşımla iddialaştık ve 5 gün üst üste ekstazi kullanırım ve hayatımı etkilemez dedim ve iddiayı kazandım.
Le aposté a mi amiga que podía hacer el éxtasis cinco días en una fila y que no afectaría mi vida y gané totalmente la apuesta.
Ona çok kazandırdık.
Nosotros le conseguimos mucho.
Bizim cıvır artık kendi parasını kazandığı için babacık da gidip kendine yeni ciciler aldı be kızım.
Oh, sí. Ahora que mi cariñito gana su propio dinero, papi fue y pilló algo de ropa nueva, nena.
kazandık mı 21
kazan 69
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazanmak 22
kazandın 147
kazandı 52
kazanan 93
kazanacak 20
kazan 69
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazanmak 22
kazandın 147
kazandı 52
kazanan 93
kazanacak 20
kazandınız 29
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazandım mı 18
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazandım mı 18