Kitaplar traduction Espagnol
9,364 traduction parallèle
- Niye kitaplarıma bakıyorsun?
¿ Por qué tocaste mi libro?
Tarih kitaplarında ismin geçsin istemiyor musun?
¿ No quieres que tu nombre pase a la historia?
Kitaplarım, fonografım, mikrokobum.
Mis libros, mi fonógrafo, mi microscopio.
Kitaplarınızın 17. sayfasını açın.
Abran sus libros por la página 17.
Açık nedenlerden dolayı kitaplarınız sınıfta kalacak.
Por razones obvias, sus libros de texto se quedarán aquí en clase.
Kitapları seversin.
Te gustan los libros.
Tarih kitaplarına geçmeyi üç haftayla kaçırdık.
Derrotados en los libros de historia por tres semanas.
Tamir kitaplarından başka bir şey yok.
Nada, solo libros de "hazlo tú mismo".
Tüm kararlarımızı, tatilde nereye gideceğimizi, okuduğumuz kitapları hangi köpeği istediğini, ne tür şarkı dinlemek istediğimizi.
Todas nuestras decisiones, a dónde vamos en vacaciones, que libros leemos, el perro que quieres, la música que escuchamos.
- Kitaplar. - Ve yatılı okul.
- Y en el internado.
En azından kitaplarımı okuyorum, Tommy.
Al menos yo leo mis libros, Tommy.
Sizin kitaplarınızdan biri değil.
No una de las suyas.
Onu park yerindeki hurda bir Renault'un içinde elma yiyip, ekonomik reform ders kitapları okurken bulmuştum.
Me lo encontré en un parqueadero, sentado en su Renault destartalado y leyendo libros sobre reforma económica.
Taoist kitaplarına göre, bunda kadının kusuru yoktur.
Los libros taoístas dicen que no es culpa de la mujer.
Şöyle bir baktım ama yabancısıyım bu kitapların.
Di un vistazo, pero nada me pareció familiar.
Ben kitapları seviyorum.
Me gustan.
Kitaplar.
De libros.
Kitaplar mı?
¿ De libros?
Tıpkı okul kitaplarından Şah'ın resimlerini yırtmak zorunda kaldığın gibi. Bunların hepsi gitmek zorunda.
De la misma manera que tenías que desgarrar las fotos del Sha de tus libros de texto... todo esto va a tener que irse.
Kitapları yedi dile çevrildi.
Ha sido traducido a siete idiomas.
- Geri ver! Şimdi, lütfen hepiniz kitaplarınızın 97'inci sayfasını açın...
Ahora, serian tan amables de abrir sus libros en la página 97.
Sınıfta kitaplarımı ve ekose kalem kutumu yerleştirdim ve kapıyı izledim.
En clase... Ordenaba mis libros y mi cartuchera... Y miré la puerta.
Kocam ve ben buraya taşınmaya karar verdiğimizde Liam kutup ayılarını görme konusunda heyecanlanmıştı bu yüzden babası ona kitaplarınızdan birini aldı.
Cuando mi marido y yo decidimos mudarnos aquí, Liam estaba muy emocionado con el hecho de ver osos polares, así que mi marido le compró uno de sus libros.
- Kitaplarımdan mı?
¿ Mi libro?
Michiko Kakutani'den olumlu eleştiri aldığımız tek yöntem kitapları satabilir. O da götü tutuşmuşsa.
La única forma que una buena crítica de Michiko Kakutani pueda vender libros es si su trasero meneando se incendia.
Michiko Kakutani'den olumlu eleştiri aldığımız tek yöntem kitapları satabilir. O da götü tutuşmuşsa.
La única forma en que una buena crítica por Michiko Kakutani pudiera vender libros es si su trasero meneante se incendiara.
Kitaplar için kötü bir sene.
Un mal año para los libros.
Bütün kitaplarını okudum.
He leido todos tus libros.
Ne zamandan beri Çamurlu Kazık'taki kitapları okuyorsun?
¿ Desde cuando lees libros del montón basura?
Hayır, yani, kitaplar ve okumak benim hayatımdır.
No, es solo que los libros y leer son mi vida.
Tek bilmen gereken şey gerçek bir erkeğin zaman zaman kişisel gelişim kitapları okuduğunu kabul etmesi gerektiği.
Oye, solo un verdadero hombre admite... que a veces lee libros de autoayuda.
Perlmutter eskiden çok iyiydi, ama şu an salak kitaplarından ibaret.
Perlmutter antes era muy bueno, pero ahora todo se trata de su estúpido libro.
Tüm rehber kitaplarında var.
- Está en todas las guías turísticas. - ¡ Oh!
Hikaye Kitapları.
El... el... el libro de cuentos.
Hikaye Kitapları'nın kaybolduğunu söylemiştin.
Uh, usted dijo que se perdió.
Belki biz bölgesel koleksiyonları, nadir kitapları kapabiliriz.
Tal vez podamos hallar un indicio, coleccionistas locales, libros raros.
Fakat orada nadir kitapların bir koleksiyonu var.
Pero hay una rara colección de libros allí.
- Kitaplarını okumuştum.
He leído tus libros. ¿ Lo has hecho?
Bunların hepsini kitaplar olmadan yaptığınızı mı söylüyorsunuz?
¿ Quiere decir que ha hecho todo esto sin libros? ¿ En unos pocos meses?
Kuzgun Kral'ın ve onun devrinde, büyü kitapları da bulunmazken genç ve yetenekli bir adam daha büyük bir büyücünün kapısını çalıp onun çırağı olmak isteyebilir.
No, no. En los tiempos del Rey Cuervo, señor, en esa época, cuando no había libros de magia, un joven con talento podía golpear la puerta de un anciano - mago, y pedirle ser su aprendiz.
Yanında kitapları olan insan yalnız değildir.
Nunca se está solo cuando se tiene un libro.
Senin de kendi kitapların olmalı Jonathan.
Necesitas tus propios libros, Jonathan.
Roxburghe Dükü'nün kitaplarını satacaklarmış.
Van a vender los libros del Duque de Roxburghe.
İngiltere'de benden başka kimse büyü kitaplarına en ufak ilgi duymazdan önceydi.
Cuando nadie en Inglaterra tenía el más ligero interés en la magia, salvo yo.
Lâkin bu kitapları başkası alacak olursa siz de Bakanlık'a şikayet edersiniz.
Pero si esos libros son comprados por alguien más, puede usted elevar una queja a los ministros.
Kitapların sizden başka birinde bulunması ülkenin menfaatine olmaz.
No es del interés de la nación que los libros de magia estén en posesión de alguien que no sea usted.
Bay Strange kitapların bende olmasının daha münasip olacağını anlayacaktır.
Pero seguramente el Sr. Strange entendería que es más apropiado que los libros me pertenezcan, ¿ no?
Kitaplar bizzat size teklif edilse alırdınız zannediyorum.
Si le ofrecieran los libros a usted en privado, espero que pueda comprarlos.
Peki siz bu kitapların nasıl satılacağını düşünüyorsunuz?
¿ Y cómo cree que serán vendidos esos libros?
Kitaplar bir şatonun içindeki kütüphanede durmalı.
No, debe mantenerlos en una biblioteca en algún castillo.
- Yalnızca kitaplar işte.
¡ Son solo libros!