Krypton traduction Espagnol
438 traduction parallèle
Ursa adlı bu kadın... sapkınlıkları ve insanoğluna duyduğu nedensiz nefretle... Kripton gezegenindeki çocukları bile tehlikeye atmıştır.
Contra esta mujer, Ursa, cuyas perversiones y odio irracional contra la humanidad... han amenazado hasta a los niños del planeta Krypton.
Bir zamanlar bu Konseyin güvendiği... Kripton gezegeninin savunmasını emanet ettiği adam.
Antes leal a este consejo, encargado de mantener la defensa del planeta Krypton.
Jor-El, sen Kripton'daki en büyük bilim adamlarındansın.
Eres uno de los científicos más importantes de Krypton.
Sana söylüyorum, Kripton sadece yörünge değiştiriyor.
Te digo que Krypton está cambiando de órbita.
Ne ben, ne de karım... Kripton'u terk etmeyeceğiz.
Ni mi esposa ni yo... abandonaremos Krypton.
Kripton gezegeninden sağ kalan bir sen varsın.
Eres el único superviviente del planeta Krypton.
Bu alev alev yanan karmaşıklık senin kendi galaksinin kıyısı. Burayı geçince... kırmızı Kripton güneşinin bölgesine gireceğiz. Senin gücünün asıl kaynağı... ve bizim akıbetimizin nedeni.
Cuando pasemos el caos flamígero que es el límite de tu propia galaxia, entraremos en el reino del sol rojo de Krypton, la fuente que te da fuerza y te nutre... y la causa de nuestra destrucción final.
Burası Kripton gezegeni oğlum. Bir zamanlar senin evindi.
El planeta Krypton, hijo mío, el que fuera tu hogar.
Bu herkesin başına gelir, Kripton'dakilerin bile.
Es un mal que tenemos todos, incluso en Krypton.
Kripton gezegeninden.
Procedo de un planeta llamado Krypton.
Kripton.
Krypton.
Hayır, Kripton, K-r-i-p-t-o-n.
No, Krypton, K-r-y-p-t-o-n.
Röportajda Kripton gezegeninin 1948 yılında... patladığını söylüyor.
En la entrevista dice que el planeta Krypton... explotó en 1948.
Patlayan Kripton gezegeninin parçaları... uzaya yayılır.
Fragmentos del planeta Krypton... explotaron y fueron al espacio sideral.
Ama radyoaktivitesi o kadar yüksek ki... bu madde, Kripton gezegeninden gelen biri için... öldürücü olur.
Pero el nivel de radiactividad específica... es tan alto para cualquiera del planeta Krypton... que resulta letal.
Kripton veri bankası, eğitim kristali no 308.
Banco de memoria de Krypton. Cristal educacional 308.
Kal-El, oğlum... Kripton arşivlerinin sorumlusu olarak... gezegenimizle ilgili en karanlık hikayeyi sana anlatmak bana düşer.
Kal-EL, hijo mío... como conservadora de los archivos de Krypton... me corresponde contarte el episodio más oscuro de la historia del planeta.
Kripton'da bu kötü adamları kontrol edemedik.
En Krypton, estos maleantes eran incontrolables.
Kırmızı Kripton güneşi gibi parlıyor.
De luz roja, como el sol de Krypton.
Bu kristal odada Kripton'un kırmızı güneşinin ışınları var.
Esta cámara de cristal tiene los rayos del sol rojo de Krypton.
Süpermen'in gezegeninden :
Es una substancia que hay en Krypton.
Kripton nerede?
¿ Dónde queda Krypton?
Yani tek yapmamız gereken Kripton'un eski yerini bulmak.
Hay que averiguar dónde estuvo situado Krypton.
Gus, Vulcan uydusuna bağlanınca Kripton'un veda ettiği yeri bulması için uzayı taratacak.
Gus dará órdenes al satélite Vulcan de localizar el lugar que ocupó el desaparecido Krypton.
Kripton kovalent bağı için elektron dalga fonksiyonlarını bilen var mı?
¿ Quien sabe las funciones de onda de electrones. Convalent para la vinculacion de Krypton?
Ama Dünya Krypton ile aynı tehdit ve aynı kader altında.
Pero la Tierra se ve amenazada por el mismo destino que Kriptón
Krypton'un enerjisinden geriye kalan her şey senin.
Todo lo que resta de la energía de Kriptón es tuya.
Bu sandalyeni bir arada tutan çiviler Kripton gezegeninden olduğunun kanıtı olabilir mi?
¿ No será que los clavos que mantienen firme su silla son del planeta Krypton?
Kripton'un kızıl güneşinden.. .. ta dünyanın sarı güneşine gitsen bile.
Aunque vayas del sol rojo de Krypton hasta el sol amarillo de la tierra.
Kripton gezegeni.
El planeta Krypton.
Trask onu Kripton gezegeninden olduğunu söylemişti.
Trask suponía que provenía del planeta Krypton.
- Süpermen'in Kripton'daki babası.
- El padre de Superman en Krypton.
Yani bu Krypton'dan mı geliyor?
¿ Quiere decir que procede de Kripton?
Aslında bu, Krypton ; yani küçük bir parçası.
Más bien es Kripton, o un trocito de él.
- Krypton'da bulundun mu?
- ¿ Has estado en Kripton?
- Ben Krypton'um.
- Yo soy Kripton.
Ya Krypton?
¿ Y Kripton?
Krypton'a ait her şey bu kürede.
Todo lo que queda de Kripton se encuentra dentro de esa esfera.
Bana da Krypton'un kaderinden kaçmamda yardımcı oldu.
Sí. También me ayudó a escapar del destino de Kripton.
İkimiz çok güçlü bir çiftiz ; biz Krypton'un ikiz çocukları.
Formaríamos una pareja formidable, ambos somos hijos de Kripton.
Bana galaksiyi keşfetmemde ve bilgi toplamamda yardım et ben de sana Krypton'un hatırlarını vereyim.
Ayúdame a explorar galaxias y adquirir conocimientos y yo te proporcionaré recuerdos de Kripton.
Krypton bütün gezegeni yok edecek bir zincirleme reaksiyona giriyor.
Kripton sufre una reacción en cadena que destruirá el planeta.
Elveda Krypton.
Adiós, Kripton.
Uzun yıllar önce Krypton gezegeni yok oldu.
Hace muchos años, el planeta Kripton fue destruido.
Krypton.
¿ Kripton?
Krypton'un kızıl güneşi gibi, bu ışık Dünya'nın sarı güneşi tarafından verilen yetenekleri engelliyor.
Igual que el sol rojo de Kripton esta luz anula los poderes que te da el sol amarillo de la Tierra.
Ve Fransa da Kripton gibiydi.
Y Francia era como el planeta Krypton.
Kripton'da herkes Süpermendi.
En Krypton todo el mundo era Superman.
Krypton'da, suçluları buraya kapatıyorlarmış.
Es el lugar donde enviaban a los criminales de Kryptón.
Krypton'a hoş geldin.
Bienvenido a Kryptón.
Savunma, küçük bir görev gücü haline geldiğinde Krypton'u düşmanlarından kim koruyacak?
Y cuando las defensas sean reducidas a una fuerza de choque ¿ quién salvará a Kryptón de sus enemigos?