Kç traduction Espagnol
5,420 traduction parallèle
Bence kandırıkçı değilsin.
No creo que seas traicionera.
Küçük balıkçı yaka.
Poco cuello alto.
Bir mantıkçı, bir damla sudan Atlantik Okyanusu veya Niagara Şelalesi ihtimalini çıkarabilmeli.
A partir de una gota de agua un lógico debe ser capaz de inferir la posibilidad de un Atlántico o un Niágara.
Hal böyleyken, bir çok teorisyen bunu, kayıkçı sombolünü, ahiret için bir kılavuz ya da ölümün habercisi olarak görüyor.
Mientras que otros teóricos lo consideran un símbolo para el barquero... un guía a lo desconocido o el mensajero de la muerte. "
Şık balıkçı tarzın hoşuma gitmedi değil.
No es que no me guste la moda de los pescadores.
Senin bir balıkçı karısı gibi şikâyet etmediğin bir gün doğacak mı Hird?
¿ Un un día el sol saldrá, sin ti es como quejarse a un caza mujer? Hird.
Balıkçının biri onu bankta çıplak olarak kıvrılmış şekilde bulmuş. Buraya getirdiler.
Unos pescadores locales lo encontraron desnudo, hecho un ovillo junto al lago esta mañana, y lo trajeron aquí.
Ayrıca birkaç yüz kızgın balıkçı.
Sin mencionar a varios centenares de pescadores enojados.
Önemsiz biriymişim gibi davrandılar lakin ben olmasam burası hâlâ basit bir balıkçı limanıydı.
Me tratan como a un don nadie. Pero sin mí, este lugar sería un puerto de pescadores. ¿ Y se los permites?
Sen o balıkçı yaka giyen kekoyu salla gitsin.
Olvida a ese idiota y su camiseta.
Burası, Fransız Riviera'sındaki Cannes kasabası. Romalılardan beri varlığını sürdüren bir balıkçı köyüymüş.
Esto es Cannes en la Riviera Francesa, un pueblo de pescadores desde la época romana.
Cannes'a geldikten sonra her sabah erkenden kalkar Felix Faure Caddesi boyunca yürür, çiçek satıcılarını buza yatırılmış istiridyeleri boşaltan balıkçıları geçer ve aynı kafede, aynı masaya oturur, rezalet bir Fransızcayla bir sütlü kahve, bir Perrier ve bir kruvasan sipariş ederim.
Siempre me levanto muy temprano... en la mañana después de llegar. ILUSTRACIÓN POR ROGER EBERT - Camino por el Rou Félix Faure, pasando por los vendedores de flores, las pescaderías descargando ostras congeladas, y en un particular café, en una mesa especial, ordeno, en un penoso francés, un café con leche, un Perrier y un croissant.
Tucker'la uçurma balıkçıIığına gitti.
Ella y Tucker se fueron de pesca.
Pekâlâ, o zaman tekneye bindiniz, sürüklenmeye başladınız ve mucizevi bir şekilde balıkçılar sizi gördü mü, duydu mu, ne oldu?
- Está bien. Entonces después, subiste a la lancha, partiste, y... milagrosamente, ¿ un pescador te vio, o te escuchó?
Bütün balıkçılık işlerimi halledecektim.
Organizaron una excursión de pesca.
Yani isterseniz James Brown'ın aylıkçıları olarak kalıp kayıtlarında çalışabilirsiniz.
Así que pueden quedarse como empleados asalariados de James Brown, trabajando en los discos de James Brown.
Babasının balıkçı dükkanını kaybetti.
Es Chicken quien... perdió la pescadería de su padre.
Yeminle gördüğüm en sabırlı balıkçısın, Aldrich.
Caramba, Aldrich, eres el pescador más paciente que he visto.
Fış, fış kayıkçı
Rema, rema, rema tu bote.
Ama kızım Ayesha'nın adı altında yürüttüğüm bir iş var, balıkçılık ve bu tamamen yasal.
Pero hay un negocio que corro bajo el nombre de mi hija Ayesha, la pesca y es completamente legítimo.
4 hafta sonra, Yaban Hayat ve Balıkçılık Dairesi kayığını buldu. Kırılmış olarak.
Cuatro semanas después unos pescadores encontraron su piragua... destrozada.
Alaska'ya gidip 8 yıl barlarda ve balıkçı teknelerinde çalıştım.
Volví a Alaska, pasé ocho años trabajando en barcos pesqueros, bares.
Herkes senin bir sahil kasabasında balıkçılık yaptığını biliyor.
Todo el mundo sabe que eres pescador de alguna ciudad portuaria.
Balıkçılık yaparken laf yapmayı da öğrendim.
La única cosa que perfeccione mientras pescaba fue mi boca.
Kanada'ya falan gidip yerleşmeyi falan hatta belki şu balıkçı gemilerinden birinde iş bulurum.
Lo mismo me largo a Canadá y tal vez consiga trabajo en alguna flota pesquera.
Eskiden bir balıkçı köyüymüş, şimdi gelişip bir kasaba oldu.
Solía ser un pueblo de pescadores, ahora se ha convertido en una ciudad.
Balıkçılık bitti.
La pesca se termino.
20 yıl önce buraya geldiğimde, burada hiçbir şey yoktu. Fakir bir köy ve balıkçılardan başka.
Cuando vine aquí hace 20 años, no había nada, sólo un río y algunos pobres pescadores.
Bulaşıkçı kadındım, o da uşaktı.
Yo era ayudante de cocina, él un sirviente.
Hangi bakanlık? Tarım ve Balıkçılık.
Sé mucho sobre merluzas.
- Sağlıkçı nerede?
- ¿ Dónde está el médico?
Sağlıkçı!
¡ Médico!
Lanet olsun, sağlıkçı nerede?
¡ Maldición! ¿ Dónde está el médico?
Sadece, gerçek bir pazarlıkçıyla görüşmek istiyorum tamam mı, Yüzbaşı Adın Her Ne Sikimse!
Quiero hablar con un verdadero negociador. ¿ de acuerdo? ¡ Capitán Cualquiera-sea-tu-maldito-nombre!
- Pazarlıkçı yolda.
Negociador en camino.
Pazarlıkçının gelmesini bekleyeceğiz.
Esperaremos a que aparezca el negociador.
Mızıkçı.
Aguafiestas.
- Harika bir balıkçıydı.
- Era un pescador asombroso.
Seni özleyeceğim Rick Cowgill. Balıkçı kongre üyesi Amerikalı.
Voy a echarte de menos, Rick Cowgill... pescador... congresista... americano.
- Sorte! Balıkçı yüzüşü!
¡ A nadar, pescador!
Sen iyi bir balıkçısın, Kesse.
Eres un buen pescador, Kesse.
- Balıkçılık hakkında ne biliyorsun?
- ¿ Qué sabes tú de pesca? - Un montón.
- Balıkçılar biyologlardan hoşlanmaz.
- A los pescadores no les gustan los biólogos.
Hep balıkçı olmak mı istedin?
¿ Siempre quisiste ser pescador?
Babam ve dedem balıkçıydı, yani bu beklenen bir şeydi.
Mi padre y mi abuelo eran pescadores, así que era de esperar.
Ne kadar zamandır Lars ile birlikte balıkçılık yapıyorsun?
¿ Cuánto tiempo hace que tú y Lars pescan juntos?
Denetimci sayısı balıkçıdan fazla.
Hay más inspectores que pescadores.
Yasadışı balıkçılığa her zaman karşıydın.
Estuviste siempre en contra de la pesca ilegal.
Balıkçı boğulduğu için suyun altında.
Si un pescador está bajo el agua es porque se está ahogando.
Bu akşam balıkçıların dalışına geliyor musun?
¿ Vas a venir a nadar esta noche?
Ben artık balıkçı değilim. - Kes şunu.
Ya no soy un pescador.