Körü traduction Espagnol
750 traduction parallèle
Halk onları felakete sürükleyen generalleri körü körüne takip ediyor.
La gente sigue ciegamente a los generales que los llevan a la destrucción.
Körü körüne çarpýţmayý býrak da biraz sađduyulu düţün.
Deja de actuar de Abraham Lincoln en 1936 y sé sensato.
Bunlar gri mi, yoksa renk körü müyüm?
¿ Son grises o soy daltónico?
Hayır renk körü değilsiniz.
No, no es daltónico.
Renk körü müsün?
Yo no soy su Libby a no ser que sea daltónico.
Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun.. ... ama sonuç itibariyle ne yapa -
Y sabes que son sólo pequeñas historias, pero quiere que las creas hasta tal punto... que deseas poder hacerlo... y qué puedes hacer más que -
Müttefiklerimiz Majino Hattı'na körü körüne güvenmiyorlar.
Nuestros aliados no tienen una fe ciega en la línea Maginot.
Her şeyden önce, renk körü olduğumu fark ettim.
En primer lugar descubrí que era daltónico.
Bir körü görüyorum.
Veo un puente.
Bir numarayı görüyordum, 8, arzu ediyorum general bahsimi koyuyordu. Ordularım körü körüne, fanatikler gibi izliyordu.
Veía un número ( el 8 ), lo deseaba, el general hacía la apuesta, mi ejército me seguía fanáticamente.
- Çünkü Lackery renk körü.
Porque Lackery es ciego a los colores.
Elimizdeki ışıklarla bile körü körüne çalışırız.
Aun con las luces que tenemos, sería hacerlo a ciegas.
- Daha sabahın körü.
- Son las seis y diez.
Bu burjuvalar, bir fikre körü körüne bağlanıyorlar.
¡ Vosotros, los burgueses, os hacéis una montaña de las pequeñas cosas!
Körü körüne araştırıp... eylemlerinin sonuçlarından etkilenen gruplar ve bireyler her an kendilerini... istemedikleri sonuçlarla karşı karşıya bulur.
Se buscan en la oscuridad, y son subyugados y desbordados por las consecuencias de sus actos, y en todo momento tanto grupos como individuos se ven delante de resultados indeseados.
Bana yalan söyle, sana körü körüne inanayım.
Mentira, no puedo creerte a ciegas.
Daha sabahın körü.
Mañana a primera hora.
Amirale körü körüne bağlılığını takdir ediyorum.
Agradezco tu lealtad ciega al almirante.
Ne yaptın da senin gibi bir körü bu kadar adam deli gibi arıyorlar?
¿ Qué hiciste... para que tantas personas busquen a un ciego como tú?
Bazıları hayvanların renk körü olduğunu söyler.
Bueno, algunos dicen que los animales son daltonianos, aunque yo no lo creo.
Ama izleniyorsan her hatalı ilk izlenime karşı körü körüne ileriye yönel.
Pero si estuviera siendo observado, ... Con la cabeza ciegamente adelante a través de cada primera impresión equivocada.
Körü körüne ileriye yönel her hatalı ilk izlenime karşı.
La cabeza adelante ciegamente... A través de cada primera impresión equivocada.
Emirlerini körü körüne uygulamayacağım.
Mientras que usted entienda que no voy a seguir sus órdenes ciegamente.
- İnsanlar her şeyi körü körüne kabul ediyorlar.
- La gente acepta las cosas a ciegas.
Bu aşırı alçakgönüllü davranışlar... krala körü körüne itaat etmeyi telafi etmeyecektir.
Estos desmedidos actos de humildad... no compensarán el servilismo a la corona.
♪ Seni sevdiğini söyledi ♪ ♪ Biliyorsun bu körü olamaz ♪
Dice que te quiere, y eso no puede ser malo.
Neden bunca zaman insanlar körü kürüne bir başarısızlık için çalışsın?
- cubriera toda la pantalla... - Sería grave. En caso de un ataque con misiles sería demasiado tarde para hacer nada.
Topalı yürütmesi, körü gördürmesi, tepede sakatı dans ettirmesi meşhurdur onun.
Es sabido que hace caminar a los cojos, ver a los ciegos... y a los mutilados bailar en la colina.
Bu bir savaş körü. Hayır. Alman halkının kör olduğunu söylemek istemiyorum.
No digo que el pueblo alemán fuera ciego, fue solo engañado.
Körü körüne bağlılık.
Digamos que será una obediencia ciega.
Bilinçli uygulamıyorsan da körü körüne uyguluyorsundur.
O la aplicas conscientemente o a ciegas.
Körü körüne bağlı olduğum bir adamı neden öldürteyim?
¿ Por qué querría ver muerto a alguien que admiro?
Bu işin içine körü körüne girmedin ki.
Y no te has metido en esto a ciegas.
Seni oraya her şeyden habersiz körü körüne yollamayacağız, Jim.
No te enviraremos completamente a ciegas, Jim.
Bir göreve tamamen körü körüne gitmeye razı olmayız Bay Jones.
No creemos en ir a una misión totalmente a ciegas, señor Jones.
Hatayı, apaçık ortada olanı körü körüne kabul edenler yapar.
Los que aceptan lo obvio ciegamente son los que cometen errores.
Öldürür umuduyla körü körüne ateş edemeyiz.
Y no tenemos la energía para atacar a ciegas, esperando poder matarla.
Şansın var ki insanlar anlamadıkları şeylere körü körüne inanıyorlar.
Tienes suerte que la gente tenga una fe ciega en lo que no pueden entender.
Baba. Sabahın körü.
Papi, es muy temprano.
" Sanki inanıyorlarmış gibi kutsal su ve ayinlerle başladılar. Siz de körü körüne inanların yolunu takip edebilirsiniz. - Benim korktuğum da o.
PASCAL pensamientos... fingiendo que cree, encargando misas.
Katırların ikisi de renk körü.
Estas dos mulas no distinguen colores.
Kar-körü oldun.
Le ha cegado la nieve.
- Kar-körü olmuş.
- Está cegado por la nieve.
Körü körüne bağlılıklarıyla mantıksızlıklarıyla kadınlar dünya üzerindeki her türden ideolojik yanılgıyı benimserler.
Con su obediencia ciega, su irracionalidad, las mujeres apoyan cada sueño ideológico en la tierra.
Korkaklıktan, açgözlülükten ve cazip bir gelecek vaatlerinden dolayı körü körüne insanlara zulmedenlerin emirlerine uyduğumu itiraf ediyorum.
Confieso que por cobardía, por codicia, de promesas engañosas, obedecí ciegamente a los opresores del pueblo.
Buraya sadece körü araziyi geçmek isteyenler gelir.
Solo los que quieren cruzar las Tierras Yermas vienen hasta aquí.
Çingenelerin körü arazide ne işi var?
¿ Por qué los gitanos están en las Tierras Yermas?
Daha sabahın körü.
Es muy temprano.
Budala, kuşkucu ve bir de üstelik renk körü.
¡ idiota, desconfiado, y encima daltónico!
Bir yavru kavurucu sıcağa doğru körü körüne yürümeye başlıyor ve ebeveynleri umutsuzluk içinde seyretmekten başka birşey yapamıyor.
Un pequeñín comienza a caminar a ciegas hacia el calor y sus padres miran con desesperación.
Evet, ben renk körü değilim.
Hey, no me interesa los colores y solo los detalles