Kısım traduction Espagnol
71,022 traduction parallèle
O son kısım sana bağlı.
Bueno... la última parte depende enteramente de ti.
İkinci kısım, herhangi bir kısıtlama yok.
En la Fase Dos, no hay restricciones.
En aşırısı 13 yaşımızda Alice'in Cooper'dan edepsiz kısımları sesli okumasıydı.
Lo mejor que tuve fue Alice Wilson leyendo fragmentos picantes de Jilly Cooper en voz alta cuando tenía 13 años.
Hakkımda yanlış düşünmenizi istemem ancak şöyle ki şu kısım kafamı...
No quiero a ser difícil, pero... Realmente no me gusta la idea de...
Yine de canımı sıkıyor işte.
Pero aun así, me molesta.
- Kısıtlı bölgedeki kaynaklar mı?
- ¿ Fuentes en la zona restringida?
O kalbi tartacak mısın artık?
¿ Terminarás de pesar el corazón?
Güneş Mızrak'a vardığımızda sana öyle bir Dorne kırmızısı içireceğim ki...
Cuando lleguemos a Lanza del Sol, te invitaré a un tinto dorniense.
Tanışmış mıydık?
¿ Nos conocemos?
Biraz daha ışık lazım.
Necesito más luz.
Tanrıyı seviyor musun yoksa tanrıya aşık mısın?
Entonces, ¿ amas a Dios? ¿ O estás enamorado de Dios?
Artık tek başımıza sıçmak da mı yasak?
¿ Puede un hombre tener un momento a solas con su cosa?
Kendinizi biraz sıkıştı mı dostum?
¿ Te has metido en aprietos, amigo?
Canım sıkılıyor.
Aburrirme.
Onu artık taşıman gerek farkında mısın?
Te das cuenta de que tienes que llevarlo ahora.
Laboratuvarda sıkıldın mı, Lucius?
¿ Te aburres en tu laboratorio, Lucius?
Sanırım Divan, halka duyurulmayı sevmiyor. Ed'in televizyona çıkışından sonra kaybolmasına bakarsak.
Asumo que a la Corte no le gusta la publicidad, de ahí la repentina desaparición de Ed después de su debut televisivo.
Bakalım aydınlanmaya layık mısın.
Veamos si eres digno de la luz.
Hala annenin dolandırıcı oluğunu söylemedi diye Bruce'a kızgın mısın?
¿ Sigues enfadada con Bruce porque no te dijo que tu madre era una timadora?
Fakat beklenmedik şey de şu ki... Ona bir çıkış yolu bıraktım.
Pero... este es el truco... le dejé una salida.
Sadece amaçsızca hayatta kalmaktan sıkıldım.
Solo sé que estoy cansada de solamente sobrevivir.
Sıkıştım!
Estoy atrapado aquí!
Hep şu an önünüzde duran saygın mühendis değildim. Ancak yıllar süren sıkı çalışma ve çabanın ardından STAR Labs'e katıldım.
No siempre fui el ingeniero estimado que ven ante ustedes, pero después de años de duro trabajo y el estudio,
Yani H.R.'ın takıma katkısı bu mu? Martha Stewart'lık yapmak mı?
¿ Así que esta es la contribución de H. R. al equipo?
Daha nişanlanmamış mıydık?
No nos habíamos comprometido aún.
Wally her nerede kapana sıkıştıysa, onu oradan kurtaracağım ve kurtarmadan de bir yere gitmiyorum.
Cual sea el infierno en el que esté atrapado Wally, lo voy a liberar y no me iré de aquí hasta que lo haga.
Böbreğimle alt ana toplardamarımın arasına sıkışmış. Etrafı da büyük kan damarlarıyla çevrili.
Está entre el riñón y mi vena cava inferior, y está rodeada por algunos vasos sanguíneos mayores.
Düğün davetiyelerini yolladık mı, balayı için yer seçtik mi veya... Ben sıcağı mı daha çok severim, soğuğu mu?
Es decir, ¿ estamos enviando invitaciones de boda o eligiendo destino de luna de miel, o... si soy de clima templado o frío?
- Tanıklık etmeye hazır mısın?
- ¿ Listo para testificar?
- Tanıklık etmeye hazır mısın?
- ¿ Listo para testificar? No.
Diyorum ki aradığım vampir benim kendi kızımmış.
Diría que el vampiro que he estado buscando es mi propia hija.
Sıkı bir programdayım, bu yüzden fazla konuşmayın.
Tengo una agenda apretada, así que por favor, no hables.
Bu benim cehennemden çıkış biletim... ve bunu yapacağım.
Este es mi billete de salida del infierno y voy a cogerlo.
Çok tanıdık geliyorsun. Daha önce tanışmış mıydık?
Me resultas realmente familiar. ¿ Nos conocemos?
Daha önce tanışmış mıydık doktor?
Doctora, ¿ nos conocemos de algo?
Daha önce tanışmış mıydık?
¿ Nos hemos visto antes?
- Bir yap da onu şişko kıçına sokayım ve dışkının kendi içinde parçalanışını göstereyim sana.
- Intenta golpearnos y te meteré eso por el culo tan profundo que cagarás astillas.
Sıkıştım galiba.
Oye, ye, estoy...
Sıkıştım diyorum!
¡ Oye, estoy atrapado!
Seninle tüm sırlarımı paylaştım. Kıymetli çalışmanla ilgili her şeyi öğrettim.
Compartí todos nuestros secretos contigo, te enseñé todos nuestros modos para tus preciosos estudios.
Evet bir tane daha Bleak House ile ilgili internet çıktısı okursam çığlık atacağım.
Si leo algún trabajo más sacado de Internet sobre "Casa Desolada", gritaré.
- Bak. Ben de sinirli, hayal kırıklığına uğramış ve kafası karışmış durumdayım.
- Mira... estoy enojado y frustrado y también confundido.
Gerçek şu ki şu an annen hariç en iyi Amerikan avcılarını toplamakta biraz sıkıntımız var.
Claro, verás, la verdad es, que exceptuando a tu madre, nos hemos esforzado para atraer a los... mejores cazadores norteamericanos.
Geçen gece sarışın bir kızla tanıştın mı?
¿ Te reuniste con una... chica rubia la otra noche?
Kendimi Winchester zırvalıklarından kurtardım. Ortada liseli kızlar gibi sızlanıyordunuz.
Solo para ahorrarme el Festival de Dolor de los Winchester... llorando como un puñado de niñitas.
Bilgileri eski Mısır'a kadar uzanan insan hayvan kırması bir sürü şey var.
Hay toneladas de leyendas sobre híbridos de humano y animal... todas se remontan hasta el antiguo Egipto.
Sıkışmış, tamam mı?
Está atascada, ¿ de acuerdo?
Ben araçtan fırlamıştım ama o devrilen arabanın altında sıkışmıştı.
Había salido arrojado del vehículo, pero, ella todavía estaba atrapada bajo el tablero.
Sıkıştım.
Estoy atorada.
Zamanımız kısıtlı farkıında mısın?
El tiempo apremia. ¿ Verdad?
- Balık tutar mısınız?
- ¿ Pesca?