Lata traduction Espagnol
3,615 traduction parallèle
Bir motor, bir kahve tenekesi ve aralarında bir bant.
Era un motor y una lata de café y una, tú sabes, banda entre medio.
Onları tenekeye koyduk. Yanına da biraz sıvı ve biraz da kum tozu.
Y las echamos a la lata con un poco de líquido y un poco de arenilla, polvo.
Tenekeyi kapattık ve motoru çalıştırdı
Y, eh, cerramos la lata y él encendió el motor.
Taşlar döndükçe teneke gürültü çıkarıyordu.
Y esa lata hacía un escándalo mientras se movían las piedras adentro.
Ertesi gün gittim ve tenekeyi açtık. İçinden inanılamaz güzellikte cilalanmış taşlar çıkardık.
Y cuando regresé al día siguiente, y destapamos la lata, y sacamos unas piedras increíblemente bellas y pulidas.
Kalbim attığı sürece, seni koruyacağıma söz veriyorum.
Te prometo que mientras mi corazón lata
Biliyorum ama kardeşimin çimenliğindeki küçük, teneke bir kutuda yaşıyorsun.
No, lo sé. Pero tienes razón en eso, estoy viviendo en esta pequeña caja de lata en el jardín trasero de mi hermano.
İlk kez bir kadın elindeki kutuda ölü babasını taşıyarak buradan fırtına gibi çıktı.
Es la primera que sale hecha una furia... llevando a un tipo muerto en una lata.
Bir maymundan daha sert vuruyorsun.
Usted lata más fuerte que el mono.
Bu da saçma
Alguien derramó la lata de pintura en esa. Se amable.
Geri gelirken bana bir teneke pekmez getirebilirsin.
Puede traerme una lata de melaza de paso.
Ev sahibinin kalbi atan birinin olması gerekiyor.
La casa debe de ser de alguien que le lata el corazón.
Yani, onu o domuz konservesi gibi yerden çıkardık.
Quiero decir, la sacamos de aquel remolque como una lata de jamón cocido.
Senin teneken bir buzdolabına dönüştükten sonra bile bu bebek çalışmaya devam eder.
Sí, esta cosa va a seguir funcionando mucho después de que tu lata haya sido convertida en nevera.
Bahsettiğin teneke kutu içinde 155 beygir taşıyor ve 0 - 60 arasını da 6.5 saniyede alıyor ki bu da bayağı hızlı sayılır.
Esa lata mía tiene una fuerza de 155 caballos y llega de 0 a 60 en 6.5 segundos, lo que realmente es bastante rápido.
Hey Mark. Şu bezelye kutusunu açar mısın?
Mark, ¿ puedes abrir esta lata de puré de guisantes?
Ve her kaset için ağladı onu taşımak cinayet gibi olacak.
Y por el modo en que lloró por cada lata hacer que se vaya será una puta pesadilla.
İçine mercimek koyuyorlar.
Se usa una lata entera sólo para las lentejas.
Ben et ve kemikten ibaretim atan bir kalpten yoksun bir hâlde.
No soy más que carne y huesos, sin un corazón que lata.
Konserve balkabağı mı?
¿ Calabaza en lata?
Harika, çünkü her gece yatağıma uzandığımda keşke şurada olsa da bir kutu balkabağı açsam kendime diyordum.
Genial, porque siempre estoy tirada en la cama por la noche pensando cuánto me gustaría poder abrir una lata de calabaza.
- Ne üzücü bir durum!
- ¡ Vaya lata!
Vay serseri.
Qué lata.
Serseri mi?
¿ Qué lata?
Paketli çikolata. Duvarlar bej rengi.
De ese tipo de cobertura de chocolate que viene en una lata.
Teneke kutusunu çek buradan.
Mueve esta lata de aquí.
Tony, bu konserve parçasında radyo var mı?
Tony, ¿ esa lata de sardinas lleva radio?
Bu hurdayı J.A.R.V.I.S *'e bağlayıp, telefon görüşmesi yapmayı ya da yoğurt yapmayı hatırlamıyorum.
No sé cómo esta lata se conecta con J.A.R.V.I.S., hace llamadas o prepara un yogur helado.
- Ben teneke çalmak zorunda mıyım?
¿ Tengo que jugar a la lata?
Bir ay içinde Nightingale Lata Mangeshkar gibi şarkı söylersin.
En un mes cantara como la ruiseñor Lata Mangeshkar..
Sandviçleri keserken yarım kutu sıcak koyun konservesi ve kuru fasulye yedim.
La mitad de una lata de cordero y judías... mientras cortaba los bocadillos.
- Peki ya kutulara vursak?
- ¿ Qué tal "patear la lata"?
Oluşan kimyasallar göz sinirlerine sardırdı özellikle de bir kutu tineri lıkır, lıkır içince. - Bu yüzden kör oldun.
Los productos químicos atacan el nervio óptico, especialmente cuando te metes media lata.
Şu kutuyu bana ver.
Dame esa lata.
Ben sana kutuyu vereceğim, sen sokaktan çekileceksin tamam mı?
Te doy la lata y sales del medio de la calle, ¿ de acuerdo?
Bu yüzden sana bu patlamış mısır tenekesini getirdim.
Así que te traje esta lata de popcorn.
İnsanlar bu çaydan almak isteseler nereye gidiyorlar?
¿ Dónde alguien puede comprar una lata de ese té maloliente si lo necesita?
- Hayır, Porsuklar yaramazlık yapmaz.
- No, ¡ ya está el que da la lata!
Sen de bir tas çorbanın bir tas çorba olduğunu düşünüyorsun.
Tú piensas, "Una lata de sopa es una lata de sopa"
Kola kutusuyla yaptığını gördün değil mi?
Viste esa cosa con la lata, ¿ no?
Sonra da birisi bana on kasa domates alsın.
Y luego alguno de ustedes, búsqueme una lata número diez de tomates.
Burası kibrit kutusu kadar.
¡ Esta cosa es una lata de sardinas!
Tanrım, bu bebek gazoz kutusu kadar.
Por Dios. Mide como una lata de gaseosa.
Ve bir kutu karamel.
Y una lata de toffees.
Kutuyu bırakın!
Hey, ponga la lata en el piso.
Emlakçı biraz zor bir tip.
Los agentes estatales reales dan mucho la lata.
Bir teneke ton balığı, 1 Euro.
Una lata de atún, 1 euro.
Öyleyse paramı çıkarayım!
En ese caso, déjame tomar mi lata.
Sol hayâsı bir kamyona çarptı. Koca bir kasa şeftali boşa gitti.
Su testículo izquierdo, fue estrujado cuando una camioneta de abastos volcó y una lata enorme de melocotones se soltó.
... Çin'in Güney Afrika'daki etkinliğini bozmak için yıllardır kıçlarını yırtıyorlar.
Algunos grupos dentro de la administración han estado dando la lata durante años sobre el interés de China por apoderarse de África.
Dırdır etmeseydin unutmazdım.
No me puedo creer que se te olvidara atar el equipaje, Walter. Pues, tal vez si no me dieras tanto la lata.