Lem traduction Espagnol
880 traduction parallèle
Belki de, Lem'i Chicago'ya bir başına göndermekle hata ettim.
"Quizá cometí un error enviando a Lem a Chicago solo."
Lem'den mektup da gelmedi.
" Lem aún no ha escrito.
Lem doğru olan şeyi yapıyor. Oğlumuzun koca adam olduğunu unutuyorsun.
" Lem está haciendo lo que debe hacer.
Lem, bir evin, annenin ve babanın olması harika bir şey.
"Ay, Lem, es maravilloso tener un hogar, y un padre y una madre."
Lem ile evlenerek ne elde etmeyi beklediğini bilmek istiyorum.
"Quiero saber qué esperabas conseguir casándote con Lem."
Lem ile evlendim çünkü onu seviyorum.
Me casé con Lem porque... lo amo. "
Lem'den asla vazgeçmeyeceğim!
¡ Ahora jamás renunciaré a Lem! "
Size rağmen Lem Tustine'yi gerçek bir adam edeceğim ve onsuz bir yerlere gideceğime izin vereceğini sanıyorsanız bir kez daha düşünün!
"¡ Voy a convertir a Lem Tustine en un hombre, a pesar de Ud.!" "¡ Y si cree que dejará que me vaya sin él, está muy equivocado!"
Lem şehirli bir kızla evlenmiş!
¡ Lem fue y se casó con una chica de la ciudad! "
Sana düzgün bir şekilde davranacağım bu da yaşlı Tustine'nin Lem'e müsaade edeceğinden bile fazla!
"¡ Yo te trataré bien, y es más de lo que el viejo Tustine le dejará hacer jamás a Lem!"
Gidip Lem'i bulacağım ve nasıl bir kadınla evlendiğini anlatacağım!
"¡ Iré a encontrar a Lem ahora mismo para decirle la clase de esposa que tiene!"
Lem, tek başıma uzaklara gidiyorum.
¡ Lem, me voy de aquí sola!
Baba... benim Lem!
"¡ Padre... soy Lem!"
Çok yanlış yaptım Lem, özür dilerim...
"Me equivoqué, Lem, y lo siento."
- Anahtarları ver Lem.
- Dame las llaves.
Ateş etme.
No dispares, Lem.
Sophie ve Lem Claggett dışardalar!
Sophie y Lem Claggett están afuera.
Lem?
- ¿ Lem?
Ne yazıyor, Lem?
¿ Qué dice eso, Lem?
Beş atış istiyorum, Lem.
Te he pedido cinco tiros, Lem.
Çoktan bitti. Alvin York beş kere tam ortadan vurdu ve Lem'in sığırını kesilmesine gerek kalmadan kazandı.
Ya se ha celebrado, Alvin York ha echo cinco blancos y se llevó el ternero para él solo.
- Alvin, Lem'in sığırını mı kazandı?
- ¿ Que Alvin se ha llevado el ternero?
Çevirisi : "Bay Christopher ͺlem 97 üzerine yogunlaºacak."
Aquí dice : "El señor Christopher se centrará en el Proceso 97".
... Bay Christopher ͺlem 97 üzerine yogunlaºacak.
... el señor Christopher se centrará en el Proceso 97.
Müfettisº Briggs tarihteki en önemli Amerikan askeri sìrrìnìn Ísº lem 97 oldugunu biliyordu.
El inspector sabía que el secreto militar norteamericano más importante de la historia era el Proceso 97.
Birkaç gözden uzak yerde Amerikalì bilim adamlarì çok büyük askeri güvenlik altìnda atom bombasìnìn gizli malzemesi Ísº lem 97'yi üretiyorlardì.
En varios remotos lugares, bajo una estricta protección militar científicos estadounidenses estaban desarrollando el Proceso 97 el ingrediente secreto de la bomba atómica.
FBI, Ordu ve Donanma Ístihbarat subaylarìyla yapìlan toplantìlarda Francisco Ruiez vakasìnì inceledi. Elde edilen sonuç yabancì ajanlarìn Ísº lem 97'yi ögrendigi ve bu sìrrì çalmayì planladìklarìydì.
En una serie de reuniones con los oficiales de inteligencia del Ejército el FBI revisó el caso de Francisco Ruiez cuyos objetos personales revelaron la información de que agentes extranjeros habían sabido lo del Proceso 97 y estaban intentando robar el secreto.
Bu, Ísº lem 97'ye ilisº kin en son gizli deneylerin yapìldìgì merkez laboratuvarìn 7 2 yaºìndaki ºefi Dr. Arthur C. Appleton'dì.
Era el doctor Arthur C. Appleton de 72 años, jefe del laboratorio central donde se realizaban los experimentos secretos finales del Proceso 97.
Beyler, bu belgelerde ͺlem 97'ye iliºkin bilgiler var.
Caballeros, estos documentos contienen datos sobre el Proceso 97.
Sìradan bir kamyonun arkasìndaki x-ìºìnlì bir aynadan Ísº lem 97 üzerinde çalìºan en güvenilir insanlar bile filme alìndì.
A través de un cristal trasero de rayos X de una furgoneta normal se rodó hasta a los individuos más fiables que trabajaban en el Proceso 97.
ͺlem 97'nin fotograflarï.
Son fotocopias del Proceso 97.
ͺlem 97'yi Luise Vadja'nïn evinden...
¿ Ha entregado datos del Proceso 97 en algún otro lugar...
Johanna, ͺlem 97 hakkïndaki belgeleri getir.
Johanna, tráeme los papeles del Proceso 97.
Ísº lem 97 atom bombasì America'nìn en büyük savaº sìrrì bir sìr olarak kalmaya devam ediyor.
El Proceso 97 la bomba atómica el mayor secreto militar de Estados Unidos, permanece en secreto.
Teşekkür ederim, Lem.
Gracias, Lem.
Lem Smoot, Ben seni daha akıllı biri sanırdım.
Lem Smoot, creí que eras más inteligente que esto.
Lem Smoot'un demiryolu taraftarı olması çok adice.
No aguanto que Lem Smoot se haya unido a los del ferrocarril.
- Benim... Lem Smoot.
- Sólo yo, Lem Smoot.
- Lim!
- ¡ Lem!
Oh, Lem!
¡ Oh, Lem!
Tamam, burada küçük bir prob-lem-cik var.
Bien, tenemos un pequeño, prob-ble-ma.
- Takıma baktın mı, Lem?
- Encárgate de los caballos.
Bu tiir durumlarda bir miktar yasal I § lem oldugunu anlamallslnlz.
Ud. entenderá que en casos así hay una cierta cantidad de burocracia que atender. Sí, por supuesto.
İyi akşamlar Lem.
- Buenas noches, Lem.
Daha önce söylediğim gibi Lem.
Me llamaron así una vez, Lem.
Merhaba Lem.
Hola, Lem.
Selam, Lem. JL.
Hola, Lem, JL.
Dur bakalım, Lem.
Un momento, Lem.
Ne diyorsun sen, Lem?
¿ de qué estás hablando, Lem?
- Lem kendini kaptırdı.
- Lem se dejó llevar por la emoción.
Lem!
" ¡ Oye, Lem!