Lex traduction Espagnol
3,856 traduction parallèle
Lex Lionel zalim ve sadist bir adamdı.
Lex. Lionel era un hombre cruel y sádico.
Kimse asla bilmeyecek, Lex.
Nadie nunca lo sabrá, Lex.
Bazen kötü biri oluyordu ama bizi severdi Lex.
A veces era malo, pero nos quería, Lex.
- Biliyorsun Lex'in Patricia Swann'ı öldürdüğüne dair kanıt bulmak için Luthorcorp'u gözetliyordum.
- Sabes que yo quería buscar en LuthorCorp esta noche evidencia de que Lex había matado a Patricia Swann.
Ama sen dahi burada kaldın ve Lex'in ofisinden aldığımız anlamsız notları baktın.
Pero tú no, el genio, quería quedarse aquí y buscar en las notas sin sentido de la oficina de Lex.
Bu gece Lex'in ofisinden çekilen fotoğraflardan biri.
Una de las fotos de esta noche de la oficina de Lex.
Lex'in ofisinden Luthorcorp görünüyor.
La oficina de Lex tiene vista a LuthorCorp.
Bana hiçbir şey vermedi Lex.
No me dio nada, Lex.
Lex, eğer senin olduğunu bilseydim senden saklamazdım.
Lex, si hubiera sabido que era tuyo, te lo habría dado.
Lex, Lionel buraya geldiğinde aklı yerinde değildi.
Lex, Lionel no estaba en sus cabales cuando estuvo aquí.
Lex, belki bu binanın sahibisin ama bunlar özel eşyalarım. Haklarım var!
Lex, tu nombre puede estar en el edificio pero son mis efectos personales.
Eğer bir şey kaybolursa Lex, tanrıya yemin ederim sonunu öğrenmek istemezsin!
¡ Tengo derecho! Si algo desaparece, Lex, te juro por Dios ¡ nunca te dejaré en paz!
Başardık Lex.
Lo logramos, Lex.
Sen Lex için çalışıyorsun.
Trabajas para Lex.
Sanırım Lex Luthor'un kız arkadaşıyla dalaşmak buzlukta donmaya başlayınca pek akıllıca gelmiyor.
Supongo que tratar de golpear a uno de los robots de Lex no me convierte en alguien muy inteligente.
- Lex aldı.
- Lex se la llevó.
Gizemli adamın o kadar da gizemli olduğunu sanmıyorum. Lex'in bu gece Daily Planet'e geldiğini düşünürsek babasının öldüğü gece ve seni bir anahtar için kovuyor.
No creo que nuestro hombre misterioso sea algo misterioso considerando que Lex fue al Daily Planet hoy la misma noche en que murió su padre y te despidió por esa llave.
Hala iyi olabilirsin Lex.
Todavía puedes ser bueno, Lex.
Biliyor musun haklısın Lex.
Sabes, tienes razón, Lex.
Eğer biraz çabalasaydın seninle ilgili de aynı şekilde düşünürdü, Lex.
Él habría sentido lo mismo por ti, Lex si lo hubieras intentado.
Arkadaşın olmaya çalıştım Lex.
Intenté ser tu amigo, Lex.
- Ağzından çıkanı kulağın duysun Lex.
- Escúchate a ti mismo, Lex.
Suçlu olan sensin Lex, ben değilim.
Tú eres el culpable, Lex, no yo.
Gerçekten yapmışsın Lex.
Realmente lo hiciste, Lex.
O Lex'di.
Fue Lex.
Lex'i görmeye gittim ve Lionel'i madalyonunu buldum.
Cuando fui a ver a Lex, encontré el medallón de Lionel.
Clark, eğer Lex iki anahtara da sahipse sadece senin sırrını öğrenmekle kalmayacak tüm gücünü kontrolü altına almış olacak.
Clark, si Lex tiene ambas llaves no solo descubrirá tu secreto sino que también tendrá total y completo control sobre ti.
Selam Lex.
Hola, Lex.
Kaçamazsın, Lex.
No puedes huir, Lex.
Lex cenazeyi tüm ziyaretçilere kapadı.
Lex cerró las puertas del funeral para cualquier invitado.
Diğer bir değişle tek davetli Lex.
En otras palabras, Lex es el único invitado.
Lex bunu nasıl yaptı?
¿ Cómo pudo Lex haberlo hecho?
Başka birini daha öldürmeden o anahtarları Lex'den almalısın Clark.
Tienes que alejar esas llaves de Lex, Clark. Antes de que mate a alguien más.
Veritas anahtarlarını Lex'den alabildin mi?
¿ Pudiste quitarle las llaves de Veritas a Lex?
Clark, onunla birlikte olmak istediğini biliyorum ama Lex onun ile ne açacaksa bu ona seni kontrol etme gücü verecek.
Clark, sé que quieres estar con ella pero lo que sea que Lex abra con esas llaves le dará el poder para controlarte.
Haklısın ama Lex senin Gezgin olduğunu anlarsa oyun biter.
Es cierto, pero si Lex averigua que tú eres el viajero será el fin de todo.
- Lex'i umursamıyorum!
- ¡ No me importa lo que haga Lex!
Ama... Lex Luthor'un parasıyla yemek yemeyen insanlar var.
Pero no mucha gente almuerza en la mesa de Lex Luthor.
Durumu iyi olmayan Lex.
Lex es quien no está muy bien.
Lex hastaneye götürülürken net bir fotoğraf çekebildim.
Tengo una toma indiscreta de Lex ingresando al hospital.
Gördüğüm kadarıyla Lex'in güvenliği polis departmanı ile işbirliği içinde değil.
Hasta donde puedo decir, la seguridad de Lex no está cooperando con la policía para avanzar con la investigación.
Bu sıralar etraftan dolaşan cesetlerden Lex tüm düşmanlarını saf dışı bıraktığını düşünüyordum.
Dado el gran número de cadáveres rondando por aquí últimamente pensé que Lex ya había eliminado a todos sus enemigos.
Bıçak izlerine bakılırsa biri Lex'in göğsüne kartvizitini kazımış.
Junto con las puñaladas talló una tarjeta de visita en el pecho de Lex.
Beni biri Lex'i yaraladığı için mi yataktan kaldırdın?
Me sacaste de la cama porque alguien hirió a Lex.
Lex'in göğsüne kazınmış.
Eso fue tallado en el pecho de Lex.
Ya Lex her iki anahtara sahip olduğu ve kullandığı için saldırıya uğradıysa?
¿ Y si Lex fue atacado porque tiene las dos llaves y las usó?
Sen uzaktayken Lex'in anahtarları Zürih'deki bir bankaya götürdüğünü öğrendim.
Mientras no estabas seguí el rastro de Lex y las llaves hasta una caja de seguridad en Zurich.
Belki de Lex'in senin gerçekte kim olduğunu bilmediği için.
Tal vez es porque Lex no sabe quién eres.
Chloe, bunu yapan kişi Lex'i kaçırmış olabilir.
Chloe, la persona que hizo esto podría haber secuestrado a Lex.
Neden Lex'in göğsüne Krypton işareti kazınsın?
¿ Por qué talló símbolos kryptonianos en el pecho de Lex?
Lex bu işe kendi bulaştı.
Lex se metió solo en esto.