Liseli traduction Espagnol
910 traduction parallèle
Song-yi adında liseli bir kız varmış.
Había una vez una chica de instituto llamada Song-yi.
Demek liseli öğrenciler yine burada.
¡ Señores estudiantes! ¡ Otra vez aquí!
Önce liseli, sonra üniversiteli.
Primero llevé babero, luego traje de estudiante.
- Liseli gibi davranmayı kes.
- Te comportas como una colegiala.
Kolej öğrencileri, erkek ve kız hatta daha önce içmemiş. liseli çocuklar bile çok kolayca sert içki alabiliyorlar ve bunu istiyorlar.
Los estudiantes universitarios y hasta adolescentes que nunca habían bebido licor desean y pueden comprar alcohol fácilmente.
Sanırım, öğretmeni gördün, inanılmaz yakışıklı ve ona liseli âşık kızı oynayacaksın.
Seguro que viste al profesor, y es un hombre muy apuesto entonces te enamoraste de él cual colegiala.
Liseli bir genç gibi çarpıyor.
Late como el de un niño.
Liseli.
Escuela.
Liseli kızlar gibi konuşuyorsunuz.
- ¡ Basta! Parecen un montón de niñitas.
Liseli kızlar.
¿ Sabes por qué?
Ama şimdi? Liseli çocuklara bunlardan sonra bilim dünyasını mı öğreteyim?
Pero ¿ enseñarles a los chicos el apasionante mundo de las ciencias después de esto?
Bütün liseli çocukların gittiği bir fıskiye var.
Hay una fuente donde van todos los niños del instituto.
Bir grup liseli çocuk iyi vakit geçirmek için oraya gider. İçerler, sorumsuzlaşırlar. Kıyafetlerini kaybederler.
Los estudiantes van a divertirse, se emborrachan, cometen locuras, pierden todo.
Belki liseli çocuklardan bir kaçı yeni Gayger Sayacı'na kısa devre yaptırmışlardır.
Algún universitario debe haber cargado su flamante contador Geiger.
Aşık olduğun o liseli çocuk değilim artık.
Ya no soy la chica a la que solías enamorar en el colegio.
- Liseli kız değilim ben, öğretmenim.
Dave, no soy estudiante, soy profesora.
Sana söylemeliydim, sen bu eve gelen ilk erkeksin ve ben liseli bir kız gibi heyecanlıyım.
Mejor que lo sepa. Usted es el primer hombre que ha entrado aquí. Estoy nerviosa como una colegiala.
Dün, Dr. Humbert... siz ve ben liseli delikanlılardık... ve liseli kızların kitaplarını taşıyorduk.
Ayer, Dr. Humbert, usted y yo éramos el estudiante Jim... que le llevaba los libros a la estudiante Jane.
Kalbimi bir liseli oğlan gibi çarptırıyorsun.
Haces latir mi corazón como el de un colegial.
" Ders çalışan liseli kıza saldırı içerikli olacak.
" Chica atacada mientras estudia.
Liseli filmi tamam.
La película de colegialas está acabada.
Yahut, burjuva ebeveynleri kendilerini hapsettikleri için, sadece Bergson ve Sartre'yi bilen zengin liseli kızlar mı?
Las alumnas de San Germán que sólo estudian a Sartre porque las encierran en su casa burguesa.
Ah şu liseli çocuklar.
Son esos chicos del instituto.
O liseli kıza ne oldu sence?
¿ Qué crees que le habrá ocurrido a esa colegiala?
Hayatında gördüğü en hoş kadını arzulayan bir liseli gibi, istedim seni.
Te deseaba como un joven que ha visto la mujer más deseable que puede recordar.
Düğün gününden önce liseli bir kızla yatmış olsan bile yine de iyi bir hikaye çıkmaz.
Aunque te acostaras con una colegiala la víspera de tu boda, tampoco sería una buena historia.
Bana kendimi liseli bir kız gibi hissettirdin.
Haces que me sienta como una colegiala.
Evet, liseli pislikler.
Sí, delincuentes de la secundaria.
Şey, turda 16 tane liseli kız vardı ve o üzerinde pardesüyle merdivenlerin tepesine çıkmıştı ama yağmur falan yağmıyordu.
Había un grupo de 16 colegialas de paseo... y ahí estaba él en la punta de las escaleras... con su impermeable puesto, y ni siquiera llovía.
Hatununu mu? Nesin sen be, liseli aşık mı?
¿ Qué eres, un colegial con acné?
500 tane liseli kız evime kadar yürüdü.
Quinientas chicas fueron a mi casa desde el instituto.
Şimdi liseli kız havası revaçta.
Ahora gusta el tipo estudiante.
- Liseli çocuklar gibisin.
- Ludovic, te comportas como un colegial.
Geçen yıl Liseli Şekerler'den ne kadar kazandık?
Kurt, ¿ cuánto ganamos el año pasado con Colegialas ardientes?
- 50 / 50 istiyorsan, Mike'le çalış, ya da o çok sevdiğin liseli beceriksizlerle.
- Sí quieres la mitad, llama a Mike, o a uno de esos colgados que te caen tan bien.
Liseli bir çocuk da bunu satın almak istiyor.
Uno de noveno curso la estuvo mirando ayer.
Burada tipik bir liseli kız aşkından söz ediyoruz.
Esto es el típico enamoramiento de una jovencita de instituto.
Lütfen, bunun bir liseli aşkı olduğunu söylemeyi keser misin?
¿ Quieres, por favor, dejar de decir que es un enamoramiento?
Sevgilisinden ayrılmış liseli kız gibi yüzün asık geziyorsun.
Usted ha estado en torno a moping como una escuela chica que rompió con su constante.
Liseli kızları tanıyorum.
Conozco las muchachas de la escuela.
Madeline Hutton ve Arthur Nagle liseli aşıklardı.
Madeline Hutton y Arthur Nagle salían juntos en la escuela.
Liseli bir kız bile yapar bu işi.
Lo que hacemos es de colegialas.
Selam liseli kız.
Buenos días, niña buena.
Ve hiçbir liseli çocuk bu rekorunu kıramaz.
Y ningún chico de secundaria lo podrá superar.
Liseli erkeklerden vaz geçtiniz sanıyordum.
Creía que ya pasabas de los chicos de instituto.
Bayan Rhoades'un yüzü liseli öğrenci gibi kıpkırmızı oluyor.
La se ~ ora Rhoades esta sonrrojada como una colegiala.
Dinle beni, kızlarla gidersen, böyle bir şey yaparsan eğer bir grup liseli kız aşık oldukları çocuğu görmeye gidiyormuş gibi görünür.
Si vas con tus amigas, parecerá que vais detrás de él.
- Evet, liseli sevgililerdik.
- Sí, fuimos novios en la secundaria.
- Birkaç liseli çocuk...
- No. Algún colegial...
Biz liseli haylazlarız
Somos fieras del secundario
Oh, biz liseli sevgililerdik.
Éramos novios en la secundaria.