English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ L ] / Lın

Lın traduction Espagnol

215,182 traduction parallèle
NBA Yılın En İyi Beşi ödülünü alabilecek dördüncü takım olur.
Sería el cuarto mejor equipo de la NBA si existiera.
Kralın haberi çabuk yayılır.
Los rumores sobre el alto rey se extienden rápido.
Akıl hastaları ve yavaş insanlar alınmasın.
Con perdón de los locos y los no rápidos.
Şeytanın gerçekte nasıl göründüğünü bilmek istiyor musun?
Oye, ¿ quieres saber cómo es realmente el diablo?
- Sen de iş arkadaşım sayılırsın.
- Tú eres mi compañero.
- Ben de iş arkadaşın sayılırım.
- Sí, creo que lo soy.
Amerika'nın asıl sorunu gelir eşitsizliği.
El problema de este país es la desigualdad de ingresos.
20 yıl hapis cezası yedi, ne yaptığını bilmiyorduk.
Estuvo en prisión 20 años. No sabemos qué fue lo que hizo.
20 yıldan beri işlenen 20'den fazla kadın cinayetinden sorumlu olduğuna inanılıyor.
- ¿ Cómo sabes mi nombre? - Soy tu novia. - Nunca he estado en Queens, y no te conozco.
Gecenin yarısını bunu nasıl yapacağımı düşünerek geçirdim. Ve?
Gracias por,... gracias por estar ahí para mi anoche.
Bunu nasıl yapacaksın ki?
- ¿ Y qué era Miracella? No me prediques sobre lealtad. Vamos, tío.
Ve cesedini bir çukura atacağım. Ve hala nasıl olacağını düşünmeden edemiyorum.
Mira, he estado haciendo unas investigaciones en el diácono, ¿ vale?
Demek bugün yaptığı gibi parayı alıp kaçtı. Bu Bankayı soyman gibi bir şey değil. İki yıl gizli çalıştın, sanırım baş edebilirsin.
La combinación es 91-36-95
Nasıl kullanacağını hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas de cómo se usa?
Bana bunu nasıl anlatmadın?
¿ Cómo es que nunca me contaste esto?
- Uyandın mı? - Regina, ne düşünüyordun? Onu nasıl buraya getirirsin?
- Regina, ¿ cómo pudiste traerlo aquí?
Ya kahraman olarak anılırsın... ya da sonsuza dek zaferin arefesinde kaçan... bir korkak olarak bilinirsin.
Así que, puedes ser recordado como un héroe... o como el cobarde que huyó en vísperas de la victoria.
En son yüzleştiklerinde Emma'nın parçaladığı kılıç.
- La que Emma rompió al enfrentarlo.
Anlamadım. Neden Emma'yı o kılıçla öldürmenin... kendisini Kurtarıcı yapacağını sanıyor?
No entiendo. ¿ Por qué cree que matando a Emma con esa espada será el Salvador?
O kılıcı kullanarak kahraman olacağını... düşünen ilk kişi değil.
No es el primero en creer que esgrimir esa espada lo convertirá en héroe.
Kılıcı ele geçirip tekrar Emma'nın peşine düşmeden önce... onu bulmak zorundayız.
Tenemos que encontrarlo antes que vuelva a atacar a Emma.
Onu nasıl yapacaksın peki?
¿ Y cómo piensas lograr eso?
Geldiğim yerde... koruma büyüsünün nasıl bozulacağını öğrenecek kadar... çok cadı ve büyücüden bir şeyler çaldım.
Verás, donde vivía antes... robé a tantos brujos que reconozco lo necesario para romper un hechizo.
O kılıçla Emma'yı öldürmek... seni sandığın şekilde bir... Hayır.
No.
Bunu atlatmanın tek yolu var ve o da kırk yıl önce neler olduğunu öğrenmek.
Mira, solo hay una manera de hacerlo, y es averiguar qué pasó hace 40 años.
Ellerim, bana nasıl yapıldığını öğretecek misin?
Y mis manos, ¿ vas a ayudarme o qué?
Bu anti-zombicilerin artmasını sağlayan videoyu nasıl çektirirsiniz?
¿ No había manera de haber evitado este vídeo de reclutamiento antizombi?
Ulusal Havacılık Dairesi kazanın mekanik arızadan olduğunu açıkladı.
La Administración Federal de Aviación ha declarado que el accidente fue causado por fallos mecánicos...
Toprağın 2 metre altında nasıl telefon çekiyor?
¿ Cómo coño tienes cobertura a dos metros bajo tierra?
En son karın seni bebek doğduğunda hastaneden hiddetle ayrılırken görmüş.
La última vez que le vio su mujer, salió furioso de la sala de partos justo después de que naciera.
- Güvenlik yazılımını durdurup girmiş.
Oh, dios mío.
Kurbanların görünüşüne bakılırsa Ansel kara büyü kullanıyor.
Lo que tú hackeaste... Ok, bien, no exactamente.
- Kapa çeneni. Kendine güvenin öyle artmış ki güvenlik yazılımını saçmalamışsın.
Parece que no le importaba a nadie que yo era... yo era el cerebro, pero sabes yo era el cerebro detrás de todo.
Nasıl olacağını anlıyorum, Bay Banneker. Mühendis ekibiniz taşı 4 parçaya ayıracak, 3 tanesi gizlice cesur bir yurttaşa emanet edilecek.
Su equipo de ingenieros dividirá la piedra en 4 pedazos, 3 se darán en secreto a un compatriota valiente.
Washington'un taşı parçalanmadan önce kullanma niyetinde olduğunu öğreniyoruz... eğer mektupların devamını bulabilirsek, hikayenin sonunun nasıl bittiğini öğrenebiliriz.
Si podemos encontrar el resto de la correspondencia, podremos saber el propósito. Ok, la encontraremos después de encontrar la última pieza.
Tılsımın olduğu bodruma inmek için bu şeyi nasıl etkisizleştirebiliriz?
¿ Cómo le damos a esta cosa para entrar en esa cripta?
Söyle bana, vicdanında taşıyacağın lekeyle nasıl sonsuz bir hayat yaşayacaksın?
Dime, ¿ qué clase de vida eterna sería esa con esa carga en tu conciencia?
Çünkü arkadaşın ve akıl hocan, George Washington, düşünüyordu ki, tıpkı benim gibi, zor zamanlarda, en büyük iyilikler için bazı şeyleri kurban etmek gerekir.
Porque tu amigo y mentor, George Washington, él creía, como yo creo, que cuando algo se va abajo, algo debe ser sacrificado por un bien mayor.
60'lı yıllarda daha yeni kurulmuş olan NASA astronotluğa başvurmaları için test pilotlarını çağırırdı.
En los sesenta, la recién fundada Administración Nacional para la Aeronáutica y el Espacio solía ir en busca de pilotos de prueba para aplicar como astronautas.
Muhtemelen Apollo 13'teki oksijen tankı patlamasını basına nasıl açıklayacaklarını tartışıyorlardır.
Probablemente están debatiendo cómo decirle a la prensa sobre la explosión del tanque de oxígeno en el Apolo 13.
Evet, sanırım Apollo 13 astronotlarını nasıl kurtaracağını bulmalısın.
Sí, creo que tienes que averiguar cómo salvar a los astronautas del Apolo 13.
Jefferson, bütün dünya Ray'in Ay'a çakılışını dinlemek üzere.
Jefferson, el mundo entero está a punto de oír como Raymond se estrella en la luna.
Beni cadılıktan asılmak istendiğim bir zamana yolladın!
¡ Me pusiste en un período temporal donde trataron de colgarme por ser una bruja!
- Evet. Ben de o yüzden hepinizi topladım. Legion'ın eline düşmesine nasıl engel olabileceğimizi bulmak için.
Por eso he convocado esta reunión, para descubrir cómo mantenerla alejada de manos de la Legión.
Daha fazla yere bakabilmek için dağılın.
Dispersaos para cubrir más terreno.
Ya nasıl kullanacaklarını bilmiyorlarsa?
¿ Y si... y si no saben cómo usarla?
Kaç Lilian! Hanımefendi, bayılıp kalçanı kıracaksın.
Señora, se va a desmayar y a romperse la cadera.
Bunun nasıl sağlıklı seks hayatının parçası olduğunu açıklayın yoksa ikinizin de başı dertte!
O me explican cómo esto es parte de una vida sexual sana o ambas están en problemas.
Houston'a indiğini hatırlıyorsun, ama sınırı nasıl geçtiğini söylemedin.
Muy bien, entonces recuerdas haber aterrizado en Houston pero no has dicho cómo cruzaste la frontera.
Boru otu şeytan elması olarak da bilinir. Meksika kökenlidir ama asıl yetiştiği yer sınırın daha kuzeyi ya da güneyindedir.
La hierba de Jimson, también conocida como datura estramonio crece en México pero su región originaria es más al norte o al sur de la frontera.
Milyonlarca yıl geçse böyle olacağını düşünmezdim.
Nunca... ni en un millón de años hubiera imaginado que acabaría pasando esto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]