English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ M ] / Marius

Marius traduction Espagnol

292 traduction parallèle
Bay Marius içeride mi?
¿ Está Monsieur Marius?
Marius, dinle.
Marius, escucha.
Yarın, Marius.
Mañana, Marius.
Peki ya Marius'a yazdığım mektup?
Y la carta- - la carta a Marius.
Ya Marius?
- ¿ Y Marius?
- Nerede olduğumu bilmiyor ve... - Kim? Marius.
- Marius.
Marius?
¿ Marius?
Ama görmüyor musun, Marius'la olan bambaşka bir şey.
Pero con Marius es distinto.
- Marius'dan.
- De Marius.
- Marius mu?
- ¿ Marius?
Marius denen bu çocuk, şu an nerede?
¿ Dónde está este muchacho Mar- -? ¿ Dónde está Marius? ¿ Dónde?
Ama ona, Marius'un nerede olduğunu söylersek yanına gitmek isteyecektir.
Pero si le decimos dónde está... querrá ir con él.
Cosette! - Marius'u bulduk.
Encontramos a Marius.
- Marius nerede?
- ¿ Dónde está Marius?
Öyle değil mi Marius?
¿ No es así, Marius?
Bir gün, sen ve Marius, beni ziyarete gelirsiniz.
Y algún día tú y Marius vendrán a visitarme.
Marius'la birlikte upuzun bir hayatın olacak.
Tú y Marius tienen toda su vida por delante.
Marius'un dürüstçe söylediği gibi hepsi Orinoco'nun dibine gömüldü.
Tal como Marius dijo, se encuentran en el fondo del Orinoco.
Ve şuradaki arkadaşım Marius, o da vatanseverdir.
Y mi amigo de ahí, Marius, también es patriota.
Rüşvet hakkında bilinecek ne varsa Marius bilir.
Todo lo que hay que saber de sobornos, Marius lo sabe.
Bu her şeyi değiştirir, değil mi Marius?
Eso es otra cosa, ¿ eh, Marius?
Marius planlarımızı ona iletebilir.
Marius puede contarle de nuestros planes.
Ben Marius.
Marius.
Akıllı Marius baraka nöbetçisi görevine atanmasını bile sağlamıştı.
El astuto de Marius había logrado que lo nombraran cuidador del barracón.
- Kes sesini Marius.
- Cállate, Marius.
Elinden geleni yaptın, Marius. Minnettarız.
Mario, hiciste todo lo que pudiste, y te lo agradecemos.
Bu dostum Marius.
Mi amigo Marius.
Marius'un son gördüğümden bu yana 3 çocuğu olmuş.
Marius tuvo tres hijos desde la última vez que lo vi.
Marius, Fransa'nın erkeğe ihtiyacı var diyor.
Marius dice que Francia necesita hombres.
Marius'un tüm ailesini gördüm.
Vi a toda la familia de Marius. ¡ Siete hijas!
Marius Pontmercy babasını bir daha görmeksizin büyümüştü.
Os pido perdón. No pidáis perdón, Sr. Fauchelevent.
Mösyö Marius'un dedesi Mösyö Marius'u salonda bekliyor.
Aun así... no la distraigáis de sus estudios.
Marius!
Sólo podía mostrar sus cicatrices.
Müteveffaya bakan Marius, babasının nasıl biri olduğunu o an anladı.
Nicolette, se le pagarán 50 francos al mes.
Zırhları beyaz.
Marius comprendió cómo había sido su padre.
Beş parası olmayan Marius İtalya Bariyerinin yakınında bir kulübede kalıyordu at pazarı mahallesine de yakındı.
Para mi hijo : En Waterloo, un hombre me salvó la vida. Se llama Thénardier.
Bacaklarım fena ağrıdı. Katlar indim çıktım, her yer yemek kokuyor.
Marius, muchacho insensato, eran bandidos, asesinos, gorros frigios...
Marius durumu iyi bir öğrenci arkadaşından elbise, eldiven ve şapka ödünç aldı.
Como muchos estudiantes, Marius trabajaba en Luxemburgo. Reparó en que las jóvenes le miraban.
M. Fauchelevent başka bir yol tuttu. Ama Marius onu izliyordu.
Le faltaba un botón y llevaba los zapatos sucios.
Tanrım, Kızıllar! Bütün okullara uğrayalım!
Fauchelevent cambió de paseo, pero Marius los siguió.
Onu kaybedersek, en kötüsüne hazır olalım. Her şey 1789'dan öncesine geri döner. Marius Latin Mahallesinin cömert gençleriyle arkadaşlık kurmuştu.
Marius había hecho amigos entre las juventudes del Barrio Latino, y empezó a frecuentar a los grupos revolucionarios.
Oturduğu izbede... Marius'ün hayallerine Cumhuriyetten fazla, Lüksemburg Parkında gördüğü ama ismini bile bilmediği genç kız giriyordu.
Marius soñaba menos con la República que con aquella joven cuyo nombre desconocía.
Girin.
Buenos días, Sr. Marius.
Merhaba Mösyö Marius.
¿ No me reconocéis? Yo os conozco bien.
- Mösyö Marius Pontmercy mi? - Evet. İhbarınız için teşekkürler.
Hace tiempo que buscamos a esos canallas.
Mösyö Marius, yanda sizi isteyen biri var.
Sr. Marius, preguntan por vos ahí. - ¿ Por mí? - Sí, ahí.
Loş bir odaya geldiğinde üç kişi gördü.
Marius Pontmercy se hizo hombre sin ver a su padre.
Gel Gavroche, bunu al. Ablalarım hastalandı dersin. - Olmaz.
Marius no tenía recursos y se fue a un caserón en ruinas en el barrio del mercado de caballos.
Günaydın Mösyö Marius.
- ¿ Así hablas a tu padre?
Çoğu öğrenci gibi Marius da Lüksemburg Bahçesinde çalışıyordu.
Oliendo a comida y oyendo : "Para pobres, los nuestros". Toma.
Haftalar geçti, Marius hâlâ ismini bilmediği bu genç kızı görmemişti.
- ¿ Ese joven de ahí? - Sí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]