English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ M ] / Matan

Matan traduction Espagnol

4,167 traduction parallèle
Saldırılar artarken yalnız aşırı sağcılar değil sağcılar da sokaklara dökülerek Oslo anlaşmasını protesto etti.
RABIN, LAS ARMAS QUE LES DISTE NOS MATAN Mientras los ataques aumentaban, los de derecha, y no solo los radicales, protestaban en las calles contra los Acuerdos de Oslo.
- Yapma şunu. - Ya bizi öldürürlerse?
- No hagas eso - ¿ Qué pasa si nos matan?
İğrenç suçlardan hüküm giymiş insanları öldüren iki kadın olduklarını düşünüyoruz.
Creemos que estos su-des son dos mujeres que matan personas condenadas por crímenes atroces.
Ama kesin öldürürler.
Pero seguro que matan.
Yiyecek bir şey yokken birbirlerini öldürüyorlar.
Se matan unos a otros si no hay nada que comer.
Ne yazık ki köpeklerin mide bulandırıcı zevkleri için kediler birbirini öldürmeyecek.
Lástima que los felinos no se matan unos a otros para el placer algunos perros enfermos.
Ama yapmazsam beni öldürecekler.
Pero mira, si no lo hago, ellos me matan.
Askerler geri dönmezler ve masum insanları öldürürler.
Los soldados no regresan y matan a gente inocente.
Neredeyse Lydia'yı da öldürüyorlardı.
Casi matan a Lydia.
- Aaahh. - Belki de Cornell'de herkesin kendini öldürmesinin sebebi budur.
Tal vez esa es la razón por la que se matan en Cornell.
Tören, Coyotlların köpekleri ve küçük hayvanları katlettikleri şölenle başlıyor.
Toda la ceremonia comienza con un banquete ritual donde los Coyotls matan perros y otros animales pequeños.
Bütün erkekler sevdikleri şeyleri öldürür derler.
Dicen que todos los hombres matan las cosas que aman.
Bakışların öldürüyor, ölmeye hazırım.
"Tus miradas matan, Estoy listo para morir."
İnsanları öldürüyorlar.
Matan gente ahora.
O isimle kendilerine yazık etmişler. Geldiler! Geldiler!
Se matan a sí mismos con ese nombre. ¡ Están aquí, están aquí!
Efsaneye göre seni öldürdüklerinde göreceğin tek şey, devin gözlerinde kendi ölümünün yansımasıymış.
Según la leyenda, cuando te matan lo último que ves es tu muerte, reflejada en sus ojos.
Onları Seoul'da öldürüp cesetlerini buraya gömmüşler.
Matan en Seúl y arrojan los cuerpos aquí.
Belki birini ayarlamaya çalışıyordu, bilirsin büyük balığı yakalamak için plan yapmalar falan işler tersine gidince öldürülmüş olabilir, bilemiyorum.
Podría estar tendiéndole una trampa a alguien, sabes. plantando evidencia para atrapar a un pez gordo, las cosas van al sur, le matan, no lo sé.
En kötü halde daha akıllı çıkar ve hepimizi öldürürler.
En el peor escenario, se vuelven listos y nos matan.
Öldürücü mermilerle dolu bir tabancayla.
Una pistola llena de balas, balas que matan.
Beyin manyağı değil misin, dal bakalım.
Ustedes cerebros de monos me matan. Sumérgete.
Tabii, bazen yeni kurdu öldürüp yerler ama iyi şanslar.
Claro que a veces matan al lobo nuevo y se lo comen, pero... buena suerte.
Gölgelerle dövüştüm ve neredeyse bir makine tarafından öldürülüyordum.
He luchado contra sombras, y unas máquinas casi me matan.
Oliver, annen neredeyse öldürülüyordu.
Oliver, casi matan a tu madre.
Annen vuruldu, neredeyse ölüyordu hatta senin için bu şoku atlatmanın en iyi yolu bir mafyaya gizli olarak girmek midir?
Le han disparado a tu madre, casi la matan, y tu forma de procesar emocionalmente esto es infiltrarte en la mafia.
üç, öldürülür.
Tres... lo matan.
Askerler insanları öldürür.
Los soldados matan gente.
- Askerler insanları öldürür.
Los soldados matan personas.
Ama... Böcekler insanları öldürmezler.
- Pero los escarabajos no matan gente.
Bu adamlar insan öldürüyor Kim o?
llamamos a la policia - no no no no que la cagamos, estos matan gente..
Neredeyse ölüyordum.
Casi me matan.
Vampirler insanları öldürür.
Los vampiros matan a los humanos.
Avcılar vampirleri öldürür.
Los cazadores matan a los vampiros.
Vampirler insanları öldürür.
Los vampiros matan personas.
Bu kadroyla her gün biri ölür.
Cualquiera pensaría que todos los días matan a alguien de su personal.
Onları yakalayıp, öldürüyorsun.
Cazan y matan a los suyos.
Onu öldürürler, kadın cesetle uzaklaşır, ve ufak Davey pisliği temizler, tıpkı Lucky'nin ona öğrettiği gibi.
Le matan, ella se va con el cuerpo, y el pequeño Davey limpia el desastre, justo como Lucky le enseñó.
Matan Brody, Sayın Yargıç, Cook İlçesi Savcı Yardımcısı.
Matan Brody, señoría, de la fiscalía del condado Cook.
Matan burada, savunmaya yardım ediyor.
Matan está aquí, ayudando a la defensa.
Kampüs kantinindeki kahve, öğle yemeğinde vücuduna girmiş olabilecek bakterileri muhtemelen tamamıyla ortadan kaldırır.
El café de las cafeterías de los campus matan cualquier bacteria que hayas consumido en tu almuerzo.
Az daha kızımın babasını öldürtecektim. Kocam beni terk etmek istiyor ve şimdi de hayatımın tehlikede olabileceğini öğrendim.
Casi matan al padre de mi hija, mi marido quiere dejarme ¿ y ahora me entero de que mi propia vida podría estar en peligro?
Küçük siyah taneler yer sincaplarını uyutuyor, böylece acı çekmiyorlar. Beyaz taneler de onları öldürüyor. Ama beyaz taneleri hep çıkarırım.
Los perdigones negros pequeños... les dejan inconscientes para que no sufran, cuando los blancos pequeños los matan, pero, mira, siempre quito los perdigones blancos pequeños.
Kaptan ailelerimizi öldürmelerine izin vermez, öyle değil mi?
El capitán no es el ir justo dejar que ellos matan a nuestras familias, es verdad?
Oraya gittim ve öldürüldü.
Llego y lo matan. ¡ Usa la cabeza!
Biri kendi yaşamına son verirse, bu hiç kimsenin umurunda olmaz.
A nadie le importa incluso si todos ustedes se matan.
Hayatta kalmak için ölsem de canlanıyor olsam bile yine de ben bir insanım!
Incluso si deja algo fuera, como que no me muero cuando me matan... ¡ Aún así son una persona!
Öldürün beni hadi, bakalım kilometrelerce mesafede düğüne birini bulabilecek misiniz!
Si me matan no tendrán a nadie que celebre una boda en kilómetros.
Geceleri taksiciler vuruluyor.
Cada noche matan a un taxista.
Onlar öldürmüyor.
Ellos no matan.
Kadınlar da öldürür.
Las mujeres también matan, ya lo sabes.
Matan.
Matan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]