Mağara traduction Espagnol
1,981 traduction parallèle
O zaman mağara burada değil demek.
Eso significa que la cueva no está acá.
İşte mağara. Bu olmalı.
Ésa tiene que ser.
O mağara onun mağarası.
Esa cueva es su cueva.
Ve mağara, hoş olmayan bir gurup haramiyi ortaya çıkartarak, açıldı.
Y la cueva se abrió... para revelar la más repugnante colección... de bandidos "
Orada bir mağara, onları kendi dünyalarından buraya getiren ender bir yarık keşfettiler.
Ahí encontraron una cueva, un abismo que los trajo acá de su mundo.
Yılda iki gün, burası bir mağara.
Dos días del año es una cueva.
Ne tür bir mağara?
- ¿ Qué clase de cueva?
Sihirli mağara.
Una cueva de fantasía.
- Peki bu mağara nerede?
- ¿ Y dónde está la cueva?
Mağara hikâyesini mi anlattı?
- ¿ Te contó lo de la cueva?
Ya mağara açıldıysa?
¿ Y si la guarida fue perturbada? ¿ Si la bestia despertó antes?
Ama eğer mağara açıldıysa kasabayı yaratıktan korumak için adağımızı hemen sunmalıyız.
Si la guarida fue perturbada... debemos hacer el sacrificio para evitar que venga por nosotros.
Bu mağara değil.
No se trata de una caverna.
Bu geçitler genelde bir mağara ya da çukurmuş.
Por lo general, esas puertas eran una caverna o un pozo.
- O mağara yaratıkları Turok için geldi.
Los habitantes de las cavernas vinieron por culpa de Turok.
İçinde biraz mağara adamlığı var.
Sabes que, es un poco cavernícola.
Mağara adamları gibi homurdanarak anlaşacağız gecenin kalanını ise, sızana kadar ormanda geçireceğiz.
Nos comunicaremos con gruñidos, como hombres de las cavernas, hasta que pasemos al bosque.
Bugün, o bildiğimiz ve sevdiğimiz, kadın düşmanı mağara adamı kimliğin lazım bize.
Hoy, necesitamos que seas el misógino Neanderthal imbécil que conocemos y amamos.
Beyinlerinizin kalan kısmı o kadar küçük ki, bundan sonra, mağara adamı gibi konuşacağım.
Y como los demás tienen tan poco cerebro, de ahora en adelante hablaré como un cavernícola.
Kristal nehrinin, çok derin bir nehir olduğu, ayrıca altındaki kayalıklarda birçok mağara olduğu konusunda bilgilendirildik. Bu nedenle ceset bu mağaraların içerisinde, uzun bir süre takılı kalmış olabilir.
bueno, nos han informado que Crystal River es un rio muy profundo... con muchos huecos entre las rocas... asi que su cuerpo podria estar debajo de alguna roca por un buen tiempo.
Önce gördüğüm hayal, sonra mağara.
Primero, la visión, luego la cueva.
İki gün önce bir mağara gezisi düzenlediniz. ve hiçbiriniz geri gelmedi.
Hace dos días se fueron en una expedición de cuevas y nunca regresaron.
Bi keresinde o ve iki dostu tüm mağara sistemini keşfetti.
Una vez, él y dos amigos hallaron todo un nuevo sistema de cuevas.
Altı kız bu mağara indi.
Seis chicas bajaron a esta cueva.
Bu mağara düşündüğümden daha güzelmiş.
Esta cueva es más fría de lo que pensé.
Burada içine giremediğim bir mağara var. Ama bir ceset görüyorum, insan iskeleti.
Aquí hay una cueva en la que no se puede entrar pero veo un cadáver, un esqueleto humano.
Eskiler der ki, eğer bir taşa atıp üç kayayı da vurursan içi altınla dolu bir mağara açılırmış.
Los antiguos decían que si tiras una piedra y tocas a las tres, debajo de ti se abre una gruta llena de monedas de oro.
Mağara adamı kılıklı salak.
Idiota con cara de retrasado.
Büyükçe bir mağara.
Algún tipo de cueva.
- Mağara Adamı gibi çenesi var!
- ¡ Tiene la mandíbula como un Cro-Magnon!
İnsan, Tanrı'nın yarattığı bir varlıktı ve bunu sorgulamak da yasaktı... 30.000 yıl önce mağara adamı yok oldu ve homosapienler dünyada yaşamayı sürdüren tek insan türü olarak kaldı.
Dejando sin argumentos a la creación de Dios... Por lo tanto hace unos 30.000 años el hombre del Neandertal desapareció y el Homo Sapiens prevalece como la especie humana sobre la tierra.
Bu kesinlikle bir mağara adamı...
Aunque tenemos un cráneo de Neandertal...
Adeta mağara adamının farklı evrimleşmiş bir versiyonu...
Pero debo decir que todas las características,... del Neandertal están acentuadas...
Buraya gelin! Bir mağara var.
Vengan aquí, hay una cueva.
Gerçekten de bir zamanlar mağara adamlarının yaşadığı bir yerdeyiz.
Todo esto es parte de los Neandertales.
Mağara adamları bizim tahmin ettiğimizden de uzun süre yaşadılar.
Que el hombre del Neandertal sobrevivió mucho más de lo que creemos.
Orta Çağda mağara adamı kalıntıları buldunuz yani?
¿ Bueno dices haber encontrado un neandertal de menos de mil años?
Yani Orta Çağda hala yaşayan mağara adamları vardı öyle mi?
¿ Tratas de decirme que todavía existen hombres del Neandertal?
Mağara tepenin güneyinde.
- Las cuevas del acantilado sur.
Her yer mağara adamıyla dolu.
Hay miles de trogloditas como él.
Bazıları mısır yiyor, bazıları dümdüz ileri bakıyor ve mağara adamları gibi ağızlarından nefes alıyorlar.
Algunos comen palomitas, otros están mirando fijamente respirando por sus bocas como neandertales.
Bu muhafazakâr mağara adamına?
¿ Este republicano neandertal?
Niye vampirler saklı bir şehrin altına mağara inşa etmişler?
¿ Por qué los vampiros construirían una caverna por debajo de una ciudad oculta?
O ise gittikçe derinleşen kocaman bir mağara gibiydi.
Pero el era como una grande y profunda caverna. Mas y mas profunda...
Mağara adamının kur yapması. Hayır.
Cortejo cavernícola.
Mağara düşündüğümdende derin.
La cueva es más profunda de lo que pensaba.
Bu konuşma beni iyice azdırdı. Mağara adamı gibi konuşmana bayılıyorum. Aslında Kızılderililer gibi konuştum sevdiğim.
toda esta conversación de sexo me tiene con ganas me encanta cuando hablas como un cavernícola eso fue indio, amor, no, no seas tonto, los indios son mas...
Ama geri geldiğimde ve benim mağara adamı beynim o küçük Hornberger alınlı bebekleri gördüğünde, yerine oturdu.
Y cuando mi cerebro de cavernícola vio a esos bebés con esas pequeñas frentes de los Hornberger me hizo un click.
Ponyo, burası bir mağara.
Ponyo, es una cueva.
Şurada bir mağara var.
Hay una cueva.
- Mağara da şuralarda bir yerlerdeydi.
La cueva de Harir está por aquí. ¿ Y David?