Media traduction Espagnol
20,400 traduction parallèle
Bir adamın sesi bomba dedi binada söner yarım saat içinde.
Un hombre dijo que una bomba estallaría en el edificio en media hora.
Tam bir aileye sahip olamadım. Ama bu yarım aile beklenmedik bir şekilde çıktı karşıma... Ne olur, onu benden alma!
Una familia completa es algo que no puedo conseguir, pero esta media familia que llega inesperadamente... por favor, no me la quites.
Arka tarafta yarım saat fazla kaldın.
Te pasaste media hora ahí atrás.
Bir saat içinde, eğer her şey yolunda giderse, Apollo 11 astronotları Armstrong, Aldrin ve Collins ped 39'dan, insanlığın hep hayalini kurduğu sefere çıkacak.
En solo una hora y media, si todo sale bien, los astronautas del Apolo XI, Armstrong, Aldrin y Collins, despegarán de la plataforma 39-A en el viaje con el que el hombre siempre ha soñado.
Defalarca polisi aradı, kısıtlayıcı isteklerle..
Llamó a la policía media docena de veces, presentó una orden de restricción.
Demografinin tam ortasındayım.
¡ Estoy justo en la media demográfica!
Büyük olasılıkla son yarım saat içinde buraya geldi.
Probablemente haya venido hace media hora.
Charly, seni duymadık Son yarım saatte,
Charly, no te hemos... oído en la última media hora,
Başlarda olaya çok bilimsel yaklaştım, hatta onu ölçtüm bile çünkü ortada şüpheye mahâl veren bir şey olmadığından emin olmak istedim.
Fui muy científica al comienzo, incluso lo media. Porque quiero estar segura que cuando pase, no haya duda alguna.
- Aslında açmamıza yarım saat var ama şansınıza amcam Marty çocukları çok sever.
Realmente no abrimos hasta en media hora, pero, suerte para Uds., mi tío Marty ama a los niños.
Şunu yarım saatte bir yapın.
Que sea cada media hora.
Dört buçuk.
Cuatro y media.
Ortaokuldan mezun olamadım.
Nunca me gradué de la escuela media.
Carlos Davila beni yarım saat haşladı.
Carlos Davila me ha estado reprendiendo durante media hora.
Bu maldan yarım kilo mu?
¿ Ahora media libra de eso?
Bir buçuk saate kalmaz orada olurum.
Estaré allí en una hora y media.
- En az bir buçuk saat.
- Por lo menos es hora y media.
Buradan Quincy'ye uzay mekiği ile bile yarım saatte gidemezsin.
- No llegas de aquí a Quincy en media hora si vas en una nave espacial.
En azından yarım saat onunla takılsan ben de iki saniyede bir annesi kapıyı çalmadan Sandy ile baş başa kalsam?
¿ Puedes quedarte con ella media hora así puedo estar a solas con Sandy sin que su madre toque la puerta cada 20 segundos?
Yarım saattir konu açmaya çalışıyorum.
He intentado conversar durante media hora.
Yarım saat sıkıcı şeylerden konuşamaz mısın ya?
¿ No puedes hablar de cosas aburridas por media hora?
Orta sınıflı ülkeler hoşuma gidiyor.
Me gustan los países con clase media.
9 : 30. Kütük gibi uyudun.
Las nueve y media.
Yarım saati içinde hepsi zil zurna sarhoştular.
- En media hora ya estaban ebrios.
Hayır, hayır. İki saat kadar, bilemedin iki buçuk saat.
No, son dos horas, dos horas y media como mucho.
Yarım saat içerisinde mahkemede olmalıyım yoksa hakim kellemi vurur.
Debo estar en la corte en media hora o el juez me matará.
Hepsini yetiştirmek için tam beş buçuk saatimiz var. O kadar büyük alanı kontrol altına almak için hemen yola koyulmak gerek.
Tenemos cinco horas y media para poner todo en su sitio, aquellos con una distancia más grande a cubrir, deben irse ahora.
Adres buradan yarım saat uzaklıkta.
La dirección queda a media hora.
Adam sabah adliyeye gelir, yarım düzine dosyayı rastgele seçer, her müvekkiliyle en fazla yarım saat görüşüp, hakim karşısına çıkar. Hakimin teklif ettiği ilk şeyi hemen kabul eder.. Daha sonra Starbucks'a gidip sütlü kahvesiyle geri gelir, sıradaki dosyayı açar ve bire bir aynı şeyleri tekrarlar, altı defa daha.
... un tipo que empieza el día en la corte sacando media docena de expedientes de una canasta se reúne con sus clientes un rato antes de ir ante el juez, acepta el primer acuerdo va a comprarse un café, abre el siguiente expediente y así seis veces al día, todos los días.
Bay Frazer, Bay Godfrey, geri dön!
¡ El Sr. Frazer, Sr. Godfrey, media vuelta!
Biz yemi yutana kadar uzaktan takip ediyor olmalı.
Debe habernos seguido a media vela hasta que mordimos el anzuelo.
Bu akşam gösterdiğiniz İki buçuk saatlik performans, yorgunluğunuzu açıklayabilir.
Las dos horas y media de... coloratura que ha realizado esta tarde... podrían explicar el cansancio.
İlk bir buçuk saat çok önemli kuralı işte.
Es la "Hora y media dorada". Es la regla.
- En az yarım saat.
- Al menos media hora.
Prens ve adamları geri dönmüş.
El príncipe y sus hombres han dado la media vuelta.
Olaydan yarım saat sonra beni telefonla aramaya başladılar.
La gente comenzó a llamarme media hora después de que pasó.
Yarım saatse bırak, kalsın, zahmete değmez.
Media hora : "Olvídalo, mucho problema".
Bana yarım saat ver.
Denme media hora.
İbadete maruz kaldığın süre bir saat ayrıca tüm bu zaman burnundan soluyarak geçer sonrasında bir yarım saat daha sızlanmayı sürdürürsün.
Una hora sometido a la capilla... y conociéndote, tú estarías hirviendo de rabia todo el tiempo, y es probable que estuvieras otra media hora en plena ebullición.
Şimdiye kadar torbanın yarısını..... doldurmuş olurdum.
A esta hora estaría dos filas abajo, y con media bolsa llena.
Çorabımı çıkarabilirsin.
Puede quitarme la media.
Evet, aslında bebeğim, bir kaç saat önce, Yüzüne doğru bakan yarım düzine - silikon meme yoktu.
Sí, bueno bebé, hace unas horas, no había media docena tetas de silicona... mirándote en tu cara.
Hayır, 4 tane part time çalışanımız bir kocam bir de ben varız, Çavuş.
No, tenemos cuatro a media jornada y mi marido y yo, sargento.
Önceki mesaideki herkese ulaşıldı... ve yarım saat içinde burada olmalılar.
Todos desde el cambio de turno han sido contactados y deberían estar en el edificio en media hora.
Ne? Onu Brentwood'tan getirmek için Neden 3 buçuk saate ihtiyacın var?
¿ Por qué necesitas de tres horas y media para traerlo de Brentwood?
6 numara ve tavuk kanatları gerekiyor.
Necesitamos una entrega de seis y media alas de pollo.
Yarım düzine geçiş yaptım ve hâlâ hiçbir şey yok.
He hecho media docena de pasadas y aún nada.
Ve yarım kredi kartın var.
Y tienes media tarjeta de crédito.
- Daha en az bir buçuk saatin var.
Tienes por lo menos hora y media.
Saat altıdan gece yarısına kadar yayındayız.
Desde las seis hasta media noche.
Diğer sıraya mı geçmeliyim?
Llevamos media hora aquí.