Mentor traduction Espagnol
1,130 traduction parallèle
Bana her zaman güvenmişti. Bana yol gösterdi. Akıl hocamdı.
Me dio toda su confianza, me enseñó, fue mi mentor.
Senden geç ve hırslı olanlara öğretmen gerekir.
Es el precio que hay que pagar por ser el mentor de personas ambiciosas.
Artık suçlarla, daha değişik yollarla savaşıyor. Sanal alemlerin efendisi, akıl hocası ve kahramanların eğitmeni.
Ahora, combate el crimen de otra manera, especialista en el cyber-espacio, y mentor-entrenador para super-héroes.
O benim akıl hocam.
Es mi mentor.
Aramızda hiçbir şey olmadı ; sadece akıl hocası
Sin bromas, sólo mentor y alumna.
Senin akıl hocan onların adli bilimcisi mi?
Tu mentor es su científico forense? Si.
Bir zamanlar inanılmaz bir akıl hocam vardı. Bana inanan ve bana saygı gösteren biriydi.
Hace tiempo, yo tenía un mentor maravilloso que confiaba en mí y que me respetaba.
Bizim akıl hocamız olmak istiyor.
Quiere ser nuestro mentor.
Bunu senin akıl hocan olduğum için yapmıyorum, bunu seneler sonra "onu o zaman tanıyordum", diyebilmek için de yapmıyorum.
No hago esto porque me llene de gozo ser tu mentor... y desde luego tampoco para poder decir en unos años : "Ya le conocía yo cuando...".
Adam benim akıl hocamdı.
El hombre era mi mentor.
Babası Dickie, ben onun için nasılsam, o da benim için öyleydi.
Su papá Dickie era... Un mentor.
Baban benim için bir akıl hocası gibiydi biliyorsun.
Tu padre era como un mentor para mí.
Danışmanı ve kız arkadaşı onu reddetmişler.
Su mentor y su novia lo rechazaron.
Uzun zamandır hocan olan Albay Curtis 25 yıldır uzaylı avlamaktan çıldırdı.
Tu mentor, el coronel Curtis, ya se volvió loco después de 25 años de cazar ETs.
Çünkü yol göStericimdi.
Porque fue mi mentor.
O senin akıI hocan olacak.
ÉI será tu mentor.
Ben kötü davranmam, ben onun akıI hocasıyım.
No soy malo. Soy su mentor.
Verici değildi. Danışmanınım bana verdiği, 18 kırat altın iğneydi.
Eso no era un transmisor, era una insignia de oro de 18 quilates que me dio mi mentor.
Sevgili karım maya'ya, kendini bu işe adamış asistanıma ve babasına teşekkür etmek istiyorum. Onlar olmasa bugün burada olamazdım.
Quiero agradecer a mi amada esposa, Maya... a mi dedicada asistente Yi, y a su padre, mi mentor... el profesor Luo Dazhong.
Geçmiş zamanda Bir sanatçı yolu açtı Ama kimse anlamadı
En la antigüedad el artista era el mentor pero nadie parecía comprender...
Klasik hoca ve çömez sendromu.
Es un síndrome de mentor y discípulo.
- Mentor?
- ¿ Mentora?
- Mentor.
- Mentora.
"Mentor olmak demek maaşınız artmadan terfi almak demektir."
Mentora : un ascenso sin aumento de sueldo.
"O ana kadar düşünceli ve şevkatli bir..." "... mentor olmuştum fakat o beni pek takmamıştı. "
Había sido una cuidadosa y apasionada mentora y ella me lo echó todo en mi cara.
Büyük bir savaşçı oldu, yol göstericim Bra'tac ile geziyor, sözümüzü yayıyor.
Se ha convertido en un gran guerrero viajando con mi mentor, Bra'tac, extendiendo el mensaje de nuestra causa.
Charlie Harper, Jake'in amcası, akıl hocası ve arkadaşıyım.
Charlie Harper. Tío de Jake, mentor, colega.
Whitney'den önce hiç akıl hocam olmamıştı.
Nunca antes había tenido un mentor.
İlk hocasının hediyesiymiş.
Fue un regalo de su primer mentor.
İsmi Aymen el Zevahiri'ydi ve Zevahiri Usame Bin Ladin'in akıl hocası olacaktı.
Su nombre era Ayman Zawahiri, y Zawahiri se convertiría en el mentor de Osama bin-Laden.
Arkalarında Prestes var diyorlar.
Dicen que Prestes es el mentor.
İyi, destekleyici bir hoca olurum.
Descuiden, seré buen mentor. Le daré apoyo. Lo alentaré.
Alderman, harika bir akıl hocası.
Es un gran mentor.
Geçen ay akıl hocamı görmek için Portekiz'deydim.
El mes pasado estuve en Portugal visitando a mi mentor.
Bu benim öğretmenim, Lord Mandrake.
Él es mi mentor. Lord Mandrake.
O senin idolündü.
- Fue su mentor.
Sokak'ta Charlie Parker'ın izini buldu, ve sonraki üç sene boyunca onun çırağı oldu.
Encontró a Charlie Parker en la calle 52 que fue su mentor durante tres años.
Çocuklar, buradaki Lotte Eisner, akıl hocam.
Los niños... aquí está Lotte Eisner, mi mentor.
Sen benim hocamdın.
Tú fuiste mi mentor.
Üniversitede doktora tezimin konusu neydi biliyor musunuz? ...
¿ Sabe que e hizo mi mentor?
O tüm Luxemburg'un ruhani lideridir. Benim neye kızdığı size söyliyeyim.
Es el mentor espiritual de Luxemburgo.
İyinin ve kötünün sınırlarının çok iyi verildiği bir filmde bir büyücü ya da akıl hocası gibi erdemli bir rolü seve seve oynayacağını söyledi.
Le gustaba la idea de interpretar a un mentor o a un mago... en una obra moral... donde el bien y el mal están claramente definidos.
Eski akıl hocası, aslında.
Mi viejo mentor, en realidad.
Charlie benim akıl hocam, anne.
Charlie es mi mentor, mami.
Akıl hocamdı.
Fue un gran mentor.
Akıl hocan mı?
¿ Mentor?
Hatta akıl hocası olduğunu falan söyledi.
Hasta dice que fuiste su mentor.
O akıl hocalığı saçmalığı neydi öyle?
A propósito, ¿ qué fue esa basura sobre ser mentor?
Robert'la bana nasıl akıl hocalığı yaptı biliyor musun?
¿ Sabes cómo fue mentor para Robert y para mí?
Akıl hocası arıyorsan Dalai Lama'yı ara.
Si buscas a un mentor, llama al Dalai-lama.
- "Topshop." - "Topshop."
- Sí es importante, es mi mentor