Mora traduction Espagnol
472 traduction parallèle
- Danny Mora.
- "Danny Mora".
Bunlar da Bay Jones ve Bay Mora.
Son el Sr.Jones y el Sr. Mora.
Siz de Bay Mora, bebeğin yanına oturabilirsiniz.
Y, Sr. Mora, Ud. puede sentarse junto a la nena.
Lacivert, çini mavisi ve mora çalan kırmızı.
Ultramarino, azul cobalto y bermellón mixto.
- Yüzbaşı Mora!
- ¡ Capitán Mora!
Papazın onurlu makamında sonsuza dek tek tanrılı bir dünyayı yaşatan efendimiz İsa Mesih aracılığıyla sana ve Kutsal Ruh'a ebedi dostluklarına katılabilmesi için yalvarıyoruz.
- ARMA CALIBRE.32... en el honorable oficio de sacerdote... y te suplicamos que le concedas unirse a ellos... en la perpetua hermandad por Cristo nuestro Señor... quien mora contigo y con el Espíritu Santo... en el mundo eterno.
Uykunun evini bilseydim, kapısının önünde yatardım.
Es como decir : si supiese donde mora el sueño, iría a acostarme frente a su puerta.
Her nerede ve ne uzaklıkta olursa olsun komşusunun kim olduğunu ve arkadaşı olabileceğini düşünür.
Sin embargo, por muy distante que esté, mora ese hombre al lado que es el vecino y puede ser su amigo.
Savaşların ikiye böldüğü mutsuz bir ülke.
Era una tierra desdichada, desgarrada por las guerras, Medio cristiana y medio mora.
Berberi ipeklilerimiz Hristiyan zırhınıza çok yakıştı.
Nuestra seda mora le sienta bien a las armaduras cristianas.
- Alo.. Mora Otel mi?
- ¿ La residencia Mora?
Çilek reçeli Sorren'den. Frenküzümü reçeli Cavendish'ten.
Mermelada de fresa de Sorren, mermelada de mora de Cavendish.
Gözünü ondan ayırma Mora.
Vigílalo, Mora.
Şu şarkı... İyice başımı ağrıtmıştı...
Escuchar tanta música mora me ha puesto dolor de cabeza.
Gök gürültüsünü sakladı ve yıldırımı mücevher gibi taktı.
En él mora el trueno y como joyas lleva relámpagos
Carlos ismini duyduklarına eminim ama Diego Mora ismini asla duymamışlardır.
Estoy seguro que han oído hablar de Carlos pero nunca de Diego Mora.
Şeytan'ın makamında mısın?
Dime si en tu seno mora el Príncipe de las Tinieblas.
Parti için elbisemi mora boyamayı düşünüyorum.
Pensaba teñir de púrpura mi vestido para la fiesta.
Ama ben Encolpius'un geldiğini gördüm, öfkeden mora dönmüş bir şekilde.
Pero veo venir a Encolpio, lívido de furia.
Bay Thompson, ahududuyla bana saldırın.
- Thomson. - Sr. Thompson. Atáqueme con la mora.
Şimdi, ahududuyu savurun.
- Silencio! Blanda... Blanda esa mora.
Ahududu karşısında silahsız öz savunma nasıl yapılır?
- Cómo defenderse de una mora.
Birisi ahududuyla size saldırırsa sadece kolu çekin, 16 ton ağırlık kafasına düşsün.
Si alguien les ataca con una mora sencillamente tiren de la... palanca y le caerá un peso de 1 6 toneladas sobre la cabeza.
Ahududulu katili öldürmenin sadece bir yolu.
Sólo una manera de matar al asesino de la mora.
Ona şan ve şeref ver gerçek her zaman bizimle kalsın.
Contempla este momento Contempla la verdad que mora en nosotros.
# Bir, cennetteki Tanrı'dır. #
Un Dios que mora en el cielo
# Bir, cennetteki Tanrıdır. #
Un Dios que mora en el cielo
Mora telefon numaranı alabilir miyim?
- Escucha, Mara, ¿ puedes darme tu número de teléfono?
Güzelavrat otu diyorum.
La llamo hierba mora.
Dış binaların olduğu yerde bir güzelavrat otu var.
Que hay una hierba mora mortal en esa parte.
3 litre de tıbbi alkol.
Y tres litros de brandy medicinal de mora.
Altı ay boyunca üzerime titremenden sonra bana senin çapkının teki tarafından kaçırıldığını ve helikopterle Mora'ya götürüldüğünü söylemişti.
Después de haber sido mimada por ti durante 6 meses. Me dijo que había sido secuestrada por un playboy y llevada en helicóptero al Peloponeso.
Çitin yanındaki dut için endişeleniyorum
Aún estoy preocupado por esa mora encima de la cerca trasera.
Gerçekten de sakızlarında günlük ve mürrüsafi varmış ve bolluk içinde, Tanrı'nın evinde altı ay, alınmaları için bekleyecekmiş.
Aquél que mora en la verdad tendrá incienso y mirra untados abundantemente en sus encías y habitará en la casa del Señor durante seis meses con opción de compra.
Gölet başında yaşayan adam mezarları açacak ve Roma'yı yeniden ortaya çıkaracak.
El hombre que mora al borde del agua abrirá las tumbas y dará a luz a Roma otra vez.
Para vermem gerek, fakat bu size % 18 faiz getirecek, artı gecikme masrafları.
Yo pago con retraso, pero me cargan el 18 % de interés, más los gastos por mora.
Sybil kırmızı ve yeşili denedi, ama mora dönüştü ve o da buna engel olamadı.
Sybil trató de pintarlo rojo y verde pero se puso morado... y no pudo impedirlo.
Şimdi mora yaklaşacağız.
Ahora, nos acercaremos al morado.
Karımın kıçını mora boyamak istiyorum.
Cuando acabe, ni el culo de mi mujer de violeta.
Elflerin gizli vadisi, Elrond burada yaşıyor.
El valle oculto de los elfos, donde mora Elrond.
O ölümlü vücutlarımıza kendi ruhuyla can verdi.
Y el que levantó de los muertos a Jesús, vivificará vuestros cuerpos mortales por su Espíritu que mora en vosotros.
Zenci bir kadın yaralanmış.
Una mujer resultó herida... una mora.
- Mora...
- Mora...
O adamları mora boyamalıydın.
Debiste de acribillarlos hasta ponerlos morados.
Billy sinirlendiğinde hep mora döner.
Billy siempre se pone morado justo antes de enojarse.
- Armut, elma sosu, böğürtlen reçeli.
- Las peras, puré de manzana, mermelada de mora.
Çileciler değil tabii, ama belki Aziz Thomas More.
Los ascéticos no, pero bueno, Santo Tomás Mora.
Firavunun biri, kraliçesi için bir gülü mora boyatmış..... ve efsaneye göre şimdi mezarında mor güller bitiyormuş.
Un faraón hizo pintar para su reina una rosa púrpura y se dice que ahora crecen sobre su tumba.
Vincenzo De Mora.
Vincenzo demora, alias "Ametralladora" Jack McGurn :
Vincenzo De Mora, takma adı "Makineli Tüfek" Jack McGurn... 15 Şubat 1936'da, Chicago'da bir bowling oyun alanında öldürüldü.
A Vincenzo demora, alias "Ametralladora" Jack McGurn...
Böylece muz da bitti.
Ahora la mora.