Mâlum traduction Espagnol
49 traduction parallèle
Ayrıca, bunları uydurmadığın ne mâlum?
¡ Nunca sé si es un cuento tuyo!
- Onu görmek isteyen senden başka kim olabilir. - Benim olduğum ne mâlum?
- ¿ Y por qué me miras a mí?
Küçük prens benimle kalacak siz mâlum önemli işinizin icâbına bakarken,
El principito esperará aquí conmigo, ¿ verdad? mientras Vd. resuelve sus importantes asuntos... igual que todos los jueves...
Dinleseler bile umursadıkları ne mâlum?
¿ O que incluso les importe?
Mâlum!
¡ Típico!
Çölde yetişmiyor mâlum.
No crecen en el desierto.
Bu da Gondor'un helakı olacak, mâlum.
Será el fin de Gondor tal y como lo conocemos.
- Aynı Efendi Denethor'a mâlum olduğu gibi.
- Tal y como el Sr. Denethor predijo.
- Evvelden mâlum olmuştu bu akıbet ona.
- Largo tiempo presintió esta maldición.
- Mâlum oldu ve kılını kıpırdatmadı.
- ¡ Aun previsto nada se ha hecho!
- 70 kutu Marlboro, 66 Lucky Strike 16 ismi mâlum, 7 Çinli ve 9 Kürt.
- Dime. - 70 cartones de Marlboro, 66 de Lucky Strike, 16 de cómo-se-llamen, 7 chinos y 9 kurdos.
Doğru erkek, doğru yemekler, sonrası mâlum.
El tipo correcto, la cena correcta, y luego de eso....
Mâlum günlerinde karnına kramplar girer.
Le dan unos calambres terribles cuando está en esa época del mes.
Önüne çıkan ilk fırsatta beni öldürmeyeceğin ne mâlum?
¿ Qué impedirá que me mates cuando tengas la oportunidad?
Bu şeyi yaptıktan sonra aynı kalacağımız ne mâlum?
¿ Cómo sabemos que va a ser igual después?
Onlara yaptığımın aynısını sana yapıp buradan çekip gitmeyeceğim ne mâlum?
¿ Qué te hace creer que no te haré lo mismo y me largaré de aquí?
- Bize saldırmayacağı ne mâlum?
- ¿ Cómo sabemos que no nos atacará?
Diğer mâlum özel kişiyi getiriyor musun?
¿ Tú llevarás a tu media naranja también?
Bebeği öldürmeyeceği ne mâlum?
¿ Qué nos asegura que no matará al bebé?
Mâlum piyasa rekabetçi.
Hay mucha competición ahí fuera.
İş mâlum...
Negocios.
Ne mâlum sırada senin olmadığın?
Como sabes que no eres el siguiente?
Mâlum onunla aramız pekiyi sayılmaz.
El y yo no quedamos exactamente en buenos términos.
Mâlum nedenlerle, Shaina ve Max bu çocuğu kamuoyundan sakladılar.
Shaina y Max mantuvieron a este niño lejos de los ojos del público por razones obvias.
Yani, senin arkadaşlarınla arası iyi ama sen ne yapıyorsun, onu bırakıyorsun. Böyle giyinmiş gecenin bir yarısı bir yerleri keşfe çıkmayacağı ne mâlum? Okula gitmiyor.
Es decir, está todo bien y es bueno que tengas a tus amigos, pero, ¿ qué estás haciendo, dejándola salir vestida así, y una noche descubres que no va a la escuela?
Mâlum, binalardan atlamaya talimli insanlar yani.
Ya saben, gente entrenada para saltar desde edificios.
- Şu mâlum kızlardan değildir diye umuyorum.
No una chica rescatada, espero.
- Şu mâlum kızlardan mı?
No es una "chica salvada", ¿ verdad?
Peki geceleri Spearmint Rhino'da kıç sallamayacağınız ne mâlum?
¿ Pero cómo sé que en las noches no va a menear la cola en el'Spearmint Rhino'?
Benjamin Lee'nin adamımızı öldürüp sonra kaçmadığı ne mâlum.
O, si fue el mismo Benjamin Lee quien mató a nuestros hombres y huyó...
Mâlum sebep hariç tabii ki.
Aparte de la razón obvia.
Neymiş o mâlum sebep?
¿ y cuál es la razón obvia?
Aslında kancamı tercih ederdim ; ama bulamıyorum mâlum.
Preferiría mi garfio, pero ahora no lo encuentro.
Benim nasıl da güzel bir anne olduğum mâlum zaten.
Y tu sabes que fui una gran madre.
O ne yapıyor peki? Mâlum, siz ikiniz? ..
¿ Qué estáis haciendo ahora chicos que estáis, eh...?
Şimdilik bu adamın mâlum yerin bir çeşit ajanı olup olmadığını bulalım, bunu da sonra teslim ederiz.
Vamos a averiguar si este hombre es algún tipo de agente de ya-sabes-qué, y luego nos giramos.
Mâlum, artık senin şey olmadığını bildiğimize göre... Merhaba.
Ya sabes, ahora que sabemos que no estás...
Mâlum mesele hakkında.
Se trata de ese asunto.
Mâlum meseleden ötürü.
Eso es todo...
Mâlum, gençleşmiyorsun.
Tú sabes que no te estás poniendo más joven.
Yani kötü koktuğu herkesçe mâlum.
Quiero decir, todos sabían que sus obras apestaban.
Bir dahakine mızmızlanmaya olan eğilimini ve Penny'nin lıkır lıkır götürdüğü mâlum içeceği ele alalım mı?
Oigan, para seguir, ¿ por qué no abordamos tu inclinación al lloriqueo y el amor de Penny al viejo glu-glu?
Rebekah'yı Eva Sinclair'den kurtardığıyla övünüyor ama en başta o şeytanı uyandıranın Freya olmadığı ne mâlum?
¿ cómo sabemos que no tuvo algo que ver con despertar a este a este demonio en primer lugar?
Tek bir sorun var. Tam da aynı saatte Audrey'in Sirley Temple elemesi için Burbank'e gitmesi gerek. - Mâlum eleme.
El único problema es, que es a la misma hora que la audición de Audrey para hacer de Shirley Temple en Burbank, la gran audición.
Kötü koşullar altında, tek bacakla yaşadığı herkesçe mâlum.
Y para que conste esas piernas que le han quedado están en malas condiciones.
Leydi Mary'nin de durumu mâlum. Ama bu sizin için uygun mu?
¿ Pero es adecuado?
Böyle insanları tanıdığım ne mâlûm?
¿ Qué les hace pensar que yo conocería gente así?
Bana yalan söylemediğin ne mâlûm?
¿ Cómo sé que no mientes ahora?